Gitmeliyiz

4 0 0
                                    

Aidan'la buluşacaktık, son kez deyip duruyordu ve anlamıyordum, polislerden nasıl kaçmıştı? Buluşma noktamıza gelmiştim, gün doğumu neredeyse bitmemişti, kırmızı ve turuncuydu, demekki bugün hava kötü olacaktı. Dar bir sokaktaydım, ne yapacak bu çocuk beni tekrar mı öldürecek? Aidan'ı uzakta yürürken gördüm, koşup ona sarılmamak için zor duruyordum, ona çok sinirli aynı zamanda çok aşıktım. Biraz daha yaklaşınca savrulan saçları netleşti, buruk gülüşünü gördüm. Yanına koştum ve kollarımı boynuna doladığım amda hiç duraklamadan belime sarıldı, beni havaya kaldırdı ve döndürdü. Yere indirdiğinde kollarını belimden çekmedi, saçlarıma yüzünü gömdü. "Seni ne kadar çok sevdiğim hakkında en ufak bir şüphe olmasın içinde." diye fısıldadı. Anın tadını çıkardıktan sonra onu bıraktım. Biraz uzaklaştım. "Ama var, Aidan sana güvenip canımı emanet ettikten sonra ölmeme izin verdikten sonra bana bunu diyemezsin!" dedim.

Aidan: Yapmam gerekiyordu.

Y/n: Nasıl ya!? Açıkla, beni neden o duruma soktuğunu açıkla!

Aidan: Adamlar çoğalıyordu, kapılar açıkdıkça saldırı artıyordu, ordan çıkmamız gerekti, kaçsaydık vurulurduk ve sana anlatmaya zamanım yoktu, beni asla bırakmayacaktın, o yüzden hafifçe yanına kaydım ve eğildim ki kafama nişan alınan mermiler üstnden geçsin, kalbime nişan alınanlar ise omzuna denk gelsin ve yaşaman garanti altına alınsın. Sen yaralı düşünce seni oradan çıkarabilecektim, ekibim işlerini bitirdi ama orada başka bir hamle yapsaydım ikimiz de ölebilirdik. Seni kaybetmeyi göze alamazdım, benden nefret etmeni göze alabilirim Y/n ama seni kaybetmek sana zarar gelmesinden daha ağır ve şansa bırakamazdım. 

Y/n: Of ya! Çok mantıklı konuşuyorsun bir git de adam gibi nefret edeyim!

Aidan: (kıkırdayarak) Seni seviyorum, sana asla isteyerek zarar vermem, sana kızgın değilim, yani beni ihbar etmeseydin daha hoş olabilirdi ama sana kızgın değilim, olmaya da hakkım yok zaten, sadece gitmeliyim. Artık her şeyi biliyorlar ve kaçmam gerek. Ne seni görebilirim ne başka hiçbir şeyi. İngiltereye taşınacağım, şehirden uzak bir yerde bir hayat kurmalıyım, ama izim silindiği anda sana döneceğim, söz veriyorum elimden geleni yapacağım.

Gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum, onu o kadar özlemiştim ki kollarına dönmek için her şeyimi verirdim, affetmiştim, başıma gelenler umrumda bile değildi ama gitmesine izin veremezdim, özellikle bu benim suçumken. "Ben de geleyim seninle, özür dilerim... Ben de geleyim, beraber kaçalım, zaten ben de deli manyak damgası yedim ev hapsim var kaçalım beraber." güldü, "Ne?" dedi. "Evet, kandırdım onları ruh hastası oldum, haftada bir Elina psikolog olarak kontrolume gelmek zorunda, fark etmez kimse kaçalım beraber, Elina'yı da alırız tek kalmasın, orda köpek de alırız, bavulumu hazırlarım gel benle kaçalım."

"Y/n ne diyorsun?" dedi, şoka girmişti, ağlıyordum. "Tekrar bırakamam yapma bunu bana, seni özledim diyorum, yıllar oldu her gün kollarında olmak için çabaladım diyorum Aidan unuturum her şeyi unuturum ama seni unutamam beraber gidelim." başını salladı. "Beraber gidelim, her şeyim hazır çabuk senin evindeki eşyaları toplayalım beraber gidelim." dedi, saçlarımda ellerini gezdirdi, başımı çocuk gibi sallıyordum, heyecanlıydık, korkuyorduk ama beraberdik, sonunda. Parmak uçlarıma kalktım ve dudaklarımızın arasındaki boşluğu kapadı, Bir eli belimdeydi, diğer elini saçlarımdan çekmemişti, kollarım onun boynuna dolanmıştı. Onu öpmeyi özlemiştim, onu hayatımda özlemiştim ve sonunda geri gelmişti, bizi barıştıran şeyin bu olmasını beklemiyordum ama ne olduğu umrumda bile değildi. 

Dudaklarımız ayrılınca alnını alnıma dayadı, gülümsedi, göz yaşlarımı sildi. "Seni çok seviyorum." dedi. Nefesini hissedebiliyordum. Gülümsedim, "Ben de seni çok seviyorum." dedim. Kafamı omzuna yasladım, belime sarıldı. Yıllar sonunda tekrar huzurlu hissediyordum. Beni bırakmayacak gibi olan güçlü sarılmaları geri gelmişti, alıştığım güzel kokusu geri gelmişti, onunla yaşadığım her şey geri gelmişti ve ben her şeyi o kadar çok özlemiştim ki...


Evime gelmiştik, yolda Elina'yı arayıp her şeyi anlatmıştım, birkaç gün içerisinde hayatını toparlayıp İngiltereye gelmeyi kabul etmişti ama bizim acelemiz vardı o yüzden Aidan'ın uçağıyla gidecektik, zenginliğe bak adamın uçağı var! Elimi tutuyordu bana bakıyordu, ona baktım gülümsüyordu gamzeleri belli oluyordu, hayatımda gördüğüm en güzel görüntüydü ama uzun zamanımız yoktu. Evdeki bavulları çıkarıp yerleştirmeye başladım, en sevdiğim eşyalarımı, tüm giysilerimi, neredeyse her şeyi koyuyordum. "Y/n, evi mi götürüyorsun, uçak taşımayacak." dedi. "Biraz kilo aldığını ben de fark ettim üzülme bu kadar, kocaman uçak seni mi taşıyamayacak." dedim gülerek, "Y/n" "Şaka! Kilo filan almamışsın merak etme, hatta tam tersi kas filan yapmışsın da şimdi kendini mi övdürüyorsun sen bana? Bunlar da bizimle geliyor." dedim, gülüyordu, beni izliyordu, aynı zamanda dolabımda dağıttığım eşyaları katlayarak bavula koyuyordu. 

4 bavul toplayınca işimiz bitmişti, bence fazlasıyla azdı, sonuçta taşınıyorum ne alsaydım yani? Zaten büyük eşyaları bırakmamız gerekmişti, Aidan orda yenilerini alacağına söz vermişti. Apartmandan çıktık, şoför bavulları arabaya doldurmaya başladı, saat sabah 10 olmuştu, 4 saat içerisinde hayatımın tamamen değiştiğine inanamıyordum.Sirenleri kapalı bir polis arabası gördük. "Aidan! ya bizi tanırsa!" diye bağırdım bize doğru geliyordu, Aidan hızla önüme geçti, beni apartman kapısına dayadı ve dudaklarıma yapıştı, biz gayet rahat olduğum şu halde kamufle olurken polis arabası önümüzden geçip gitti."Meraklısısın herhalde." dedim. "Bahanesi bol." dedi ve gülümsedi. Arabaya bindik.


Yolda bacaklarına kafamı koymuş yatıyordum, "Peki oraya gidince evimiz nasıl olacak, nereye yaşayacağız, nasıl bir hayatımız olacak? Artık bu işlerle uğraşmayacağız değil mi?"  diye sordum. "Evi satın alacağız, istediğini seçeriz, istediğin gibi ikimiz düzenleriz, sen nasıl istersen öyle olur, yaşacağımız yeri Edinburgh olarak düşündüm ama beğenmezsen sen nerede istersen oraya bakarız, çok şehir içi olmasın yeter, beraber bir hayatımız olacak, ayrılmayacağız, kendi yarattığımız güzel bir hayatımız olacak, ve hayır uğraşmayacağız, adımızı her yerden sildik, kimse için savaşmayacağız ve büyük olasılıkla da bize bulaşılmayacak. Ama seninle olduğumuz sürece ister çöplüğün derinliğinde, ister sarayda, istediğin ülkede istediğin  yerde istediğin şekilde yaşarım." dedi. Bana bakarken gözleri parlıyordu, aynı şekilde ona bakıyordum. "Güzelim, bunu yapmak istediğinden emin misin?" diye sordu yerimde doğruldum, "Evet, eğer şuan yeni bir hayata değil de ölüme bile gidiyor olsak gelirdim seninle, her yere gelirim, yeter ki gitme benden. Biz ne olursa olsun birbirimizi buluruz, ne yaşadığımızı unuturum, acılarımı, her şeyi unuturum seninle olabilmek için." Dedim. Yanağımı okşadı ve beni öptü. Çok tatlıydı, başımıza artık kötü bir şeyin gelmeyeceğini hissediyordum, en azından onundayken her şey doğruymuş gibi geliyordu. 

Birbirinden uzak (Aidan Ryan Gallagher)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin