3 yıl sonra
Üstüme gri bir crop, altıma siyah pantalonlarımk giyip yüzümdeki yara izini makyajımla olabildiğince kapattım, saçlarımı topuz yapıp kitaplarımın olduğu çantayı sol omzuma taktım.
Silahımı sağ cebime koydum.
Kapıda beni Elina bekliyordu, yeni apartmanımdan çıktım, beraber aşağıya indik ve kampüse doğru yürümeye başladık. Aynı üniversiteyi kazandığımıza hala inanamıyorduk ama zaten hayatımdan çıkmayacağını hissetmiştim. Seattle sokaklarında beraber yürümemiz bir rüya gibiydi. Kampüs çok da yakın değildi ama her sabah beraber yürüyeceğimize söz vermiştik, işimden kazandığım para ile bir araba alabilmiş olsam da yürümeyi seviyorduk, telefonum çaldı.
Gizli numara: 34. sokak, 7/5. kapı, akşama kadar ordalar efendim.
dedi ve kapattı, asistanım Margaret'ti, numarası takip edilmesin diye her zaman gizli numaran arardı, çok bir şey ifade etmese bile en azından şüpheyle hareket eden aptalların ulaşmasını engellerdi. "İşim çıktı, notları atar mısın?" dedim. Elina başını salladı. "Dikkat et."
Konum yakınımdaydı, koşarak sokağa girdim, sessiz olmaya özen gösterek gördüğüm yarım kapıyı dinlemeye başladım. "Peşimizde çok insan var belli edemeyiz." peşlerinde başka kim vardı ki? " Şu adamı da hallet artık kim varsa başına bela oluyor, sıradaki olmak istemiyorum!" konuşan partonlaro olabilirdi, zaman kaybetmeden kapıyı tekmeleyerek devirdim ve içeri girdim, fazla kişi yoktu, patronun konuştuğu adamı beyninden vurupmuşa çevirdikten sonra arkamdan gelen iki güvenlik kollarımı tutarken birinin ayağına sıkıp diğerinin karına tekme attım, öne eğildiği gibi kel kafasının içinden mermimi geçirdim.
"Kimden bahsediyorsunuz!?" diye sordum patronlarına yaklaşarak, az kişi olmaları benim şansımdı. "Kimseden." diye cevap verdi titreyerek, kulağının biraz üstüne silahımı dayadım, "CEVAP VER!" diye haykırdım. "Aidan- Aidan Gallagher." dedi. İsmini ağızına alması bile kekelemesine sebep olmuştu. Bu ismi uzun aylardır duymamıştım, boğazım düğümlendi ve dikkatim dağılmışken odaya 10 belki 15 kişi silahlarla girdi. Önümde titreyen adamı tekmeleyerek eğildim, mermilerden kaçarken çoğunun topuğuna sıkmayı başarmıştım ama en az 3-5 tanesi ayaktaydı. Bir yandan kaçarken bir yandan savaşıyordum ama enseme dayanmış namluyu hissettim. 3 adam kalmıştı, ikisi karşımda, biri arkamda silahını enseme dayamıştı.
"Vur." dedim gülümseyerek aam tetiği çekmedi, yavaş yavaş işimi bitirmek istiyordu, hata yaptı. Üçü de arka arkaya beynine yedikleri kurşunlarla yere savruldular. Bu benim planım değildi ama her kimse beni kurtarmıştı ama belki de öldürecekti. Arkamı döndüğüm an silahımı burnundan aşağısı bir fularla bağlı gözlüklü ve şapkalı adama döndürdüm, aynı pozisyonda o da duruyordu ama yüzümü gördüğü anda silahını indirdi.
Silahı ve gözlüklerini yere attı, Karşımda tanıdık gözler vardı ama inanamadım, daha dik durdum. "KİMSİN!?" diye bağırdım, yüzünü kaparan fuları çıkardı, şapkasını düşürdü. Onu gördüm, 3 yıl sonra...
Ellerim silahımı tutarken titremiyordu, bana şokla bakıyordu, Aidan... burda beni görmeyi beklememişti herhalde, en son beni gördüğünde ona muhtaç olan, silahları görmeye bile dayanamayan, liseli bir çocuktum. Beni mi takip etmişti? Silahımı daha sıkı tuttum.
Y/n: Ne sikim yiyorsun burda!?
Aidan: Y/n...
Y/n: Adımı ağızına alma.
Aidan: Nasıl? Nasıl burdasın? Neden?
Y/n: Beni bu hale sokan kişi mi soruyor bunu, hangi yüzle konuşuyorsun benimle?
Adian: Çok özlemişim...
Y/n: Ben özlemedim, gittin ve ben kaldım, ama peşimdeki insanlar da kaldı ve bu sefer beni koruyacak biri yoktu. Kimse senin canına kast etmiyor dedin bana, söyle şimdi o zaman neden bu haldeyim?
Y/n: Konuşsana! Sen gittin bıraktın beni sana gitme dedim! GİTME DEDİM! Kaç kere ağladım peşinden bilmiyorsun! Beni koruyacak kimse yoktu! Başıma getirdiğin yetmedi kurtarmadan gittin! Senin yüzünden düştm bu hale kendimi korumam gerekti! Senin yüzünden öğrendim silah kullanmayı! Senin yüzünden yalnız kaldım ben, kaçtım buraya taşındım niye buluyorsun ki beni tekrar? Kendimi korumayı biliyorum artık, peşimde kimse de kalmadı, çaresine sen bakıyordun heralde ama bu beni öğrenmekten alıkoymadı. Sonra herkesi korumaya başladım.
Aidan: Özür dilerim...
Y/n: Sen benimle dalga kı geçiyorsun, özür dileyince hayatım geri dönüyor mu? Ben hayatımın değişmesine hazırdım ama senle olsun istemiştim! Sen yoktun ama ortalığın içine sıçıp gittin. Şuan kendi hayatımın karşılığında senin canını almamı kim engelleyecek?
Aidan: Kimse, al intikamını, seni yüz üstü bıraktım. Yıllar boyunca sana dönmeye çalıştım, önce peşindekileri sonra kendi peşimdekiler öldürdüm, bu piyasanın yarısı benim yüzümden ölü. Kimliğimi gizledim, hayatımda hiçbir risk kalmayınca sana dönmek istedim ama gidersem seni koruyabilirim, riske atmam sandım. Sana bunu yapan bensem beni öldür. Özür dilerim sevgilim.
Y/n: Sevgilim deme bana bizi sen ayırdın! Nasıl yaparsın bunu bana!?
Aidan: Seni görmemem gerekiyordu, bu yolda seni görürsem kendimi durduramam dönerim dedim, lütfen öldür beni çünkü yıllar sonra seni görüp sana dönememek daha acılı.
Öldüremeyeceğimi biliyordum, ama silahımı indirmedim, ona doğru bir adım attım, bir tane daha, bir tane daha, o da bana doğru yürüdü. Ne yapacağımı bilmiyordum, ondan sonra kimseyi sevememiştim, sevmek de istememiştim.
Aidan: Senin peşindeki herkesi tek tek katlettim, neden hala uğraşıyorsun bunlarla, hayatını huzur içinde yaşamak varken?
Y/n: Dön istedim...
Diye fısıldadım ama duymuştu, bakışları değişti, kaşları havalandı, bana doğru yürümeye devam etti.
Aidan: Şuan bizi izleyen bir kamera var mı?
Silahımı kameraya sıktım, patladı, artık yok anlamında başımı salladım. Bana yaklaştı, silahımı yavaşça parmaklarımın arasından kaydırıp yere attım, aramızdaki bir adımı da kapattı ve belime kollarını doladığı gibi dudaklarıma yapıştı. Ona hala sinirliydim, affedemezdim ama bu hissi o kadar çok özlemiştim ki kollarımı boynuna doladım, karşılık verdim. Belimi daha çok kendine bastırdı. Arkadaki ölü adamlar be kan gölü, loş ışıklı gizli bir toplantı odası, parçalanmış eşyalar ve hiçbir şeyi düşünmeden öpüşen biz vardık. Karşılık vermiş olmamdan pişman olacağımı biliyordum ama kendimi durduramamıştım. Ona bana yaptıklarına rağmen aşıktım ama asla yaptıklarını unutmayacaktım, yanına da bırakmayacaktım.
Dudaklarımız ayrılmasına rağmen biz ayrılmadık birbirimize baktık, yakından yeşil gözlerini izledim hafif sırıttığı için gamzeleri belli oluyordu, benlerine baktım ama yuzumdeki yara izini fark edince yüzu düştü. Halimizin farkına varınca onun büyüsünün etkisinden çıkmış gibi kollarının arasından sıyrıldım ve yüzüne ağır olmayan sadece sinirimi belli edecek bir tokat atıp kapıdan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Birbirinden uzak (Aidan Ryan Gallagher)
FanfictionY/N ve Aidan Ryan Gallagher'ın hikayesi