3.8

140 26 1
                                    

Çağan Şengül - Küçüğüm

"Günde üç kere." Diye mırıldandığında bakışlarımı elindeki kremde gezdirdim. Her gün üç kere sırtıma sürmeye üşenirdim ben onu. Zaten düzgünce sürebilmem için kafamın arkasında gözüm falan olması gerekiyordu. "Eve gidince süreriz." Dedi kremi küçük eczane poşetine koyarken. Omuz silktim. Birden gidelim dediğinde hiçbir şey düşünmeden çıkmıştım evden ama bundan sonrası için ne yapabilirim bilmiyordum.

"Annemle konuştum, benim odamda kalmak istemeyeceğini düşündüm. Ne de olsa erkek odası. Kız kardeşimin odasını hazırladı sana." Düşünceliğine gülümserken, şaşkınlıkla başımı ona çevirdim. "Kız kardeşin olduğunu bilmiyordum."

"Artık yok zaten. İki yıl önce ilik kanserinden kaybettik."

"Ciddi misin?" Dedim üzüntüyle. "Başınız sağ olsun." Dudaklarını birbirine bastırdı ve kaşlarını kaldırdı. "Keşke ciddi olmasaydım." Başını öne eğip ayakkabılarına bakmaya başladı. Elleri ise ceplerindeydi. "Ondan bahsetsene biraz."

"Bahsedecek çok bir şey yok aslında. Çok küçüktü öldüğünde... Yedi yaşındaydı. O kısa zamanlı hayatı hep hastanelerde geçti. Son zamanlarda..." Deyip duraksadı. Konuşmakta güçlük çektiğinden belliydi, çok seviyordu kardeşini. "Öleceğinin farkındaydı, o kadar olgundu. Ama yüzünden o gülümsemeyi hiç düşürmezdi. Bizim umudumuzu yitirdiğimizde bile o umut doluydu. Yaşayacağına inanıyordu hep. Ama yaşayamadı."

Gözlerim dolarken bakışlarımı önüme çevirdim. Ne ben söyleyecek bir şey bulabilmiştim, ne de o. Öylece aramızdaki hüzünlü havayla birlikte birkaç dakika sessizce yürüdük. Kısa bir yürüyüşün ardından Giray bir apartmanın önünde durduğunda başımı kaldırıp apartmana baktım. "Gelir gelmez eve uğramadan senin yanına geldiğim için annem çok kızacak." Dedi alayla. Ufak bir tebessüm ettim.

Buraya geldiğim için gergindim. Annesi süpriz yumurtadan çıkar gibi gelen misafiri istemeyebilirdi. İnsanların huzurunu bozmaya hakkım yoktu. "Giray?" Bakışlarını apartmandan bana çevirdi. "Ben gelmesem mi? Annen istemez falan, bakarım ben başımın çaresine." Göz devirerek kolumdan tutup hafifçe apartmana doğru ittirdi. "Geri zekalı mısın sen Merve? Daha konuşacaklarımız var yürü içeriye."

Benim itirazlarım, Giray'ın tabiri caizse beni kıçına takmaması ile geçen birkaç dakikanın sonunda kapılarının önünde annesinin kapıyı açmasını bekliyorduk. Gerginlikle ayağımla ritim tutmaya başladım. "Yapma şunu sinirim bozuluyor." Giray'ın inadına daha fazla yapmaya başladığımda, ayağıma hafifçe tekme attı. Kaşlarımı çatıp bende ona tekme attım. Ayağını kaldırdığı sırada kapı açılınca geri indirmek zorunda kaldı.

Kapıyı açan kırklı yaşlarda olduğunu tahmin ettiğim kadın, yüzünde büyük bir gülümseme ile oğluna sarılırken bir adım geri çekildim. "Hayırsız oğlan! Hem geliyorsun hem de haberimiz yok." Kadın henüz beni fark etmemişti ama geleceğimden haberi vardı. Giray, yoldayken aramıştı ve rahat on dakika falan konuşmuşlardı. Ne konuştuklarını bilmiyordum çünkü Giray benden uzakta konuşmuştu. "Geleceğim belli değildi çünkü."

Onlar ayrıldığında kadının bakışları bana döndü. Baştan aşağı beni süzdüğünde bir kusur bulmaması için içimden bol bol dua etmiştim. "Bu kız neden bu kadar geri de duruyor? Kendini geri çeken insanlardan hiç haz etmem." Al işte. Biliyordum, bir kusur bulacağını. "Anne." Diye mırıldandı Giray uyarırcasına.

"Geçsenize içeri." Tırsa tırsa ayakkabılarımı çıkarıp Giray'ın hemen arkasından içeri girdim. Bakışlarımı etrafta gezdirdim. Ev genellikle açık tonlarda mobilyalardan oluşuyordu. Birkaç metre ilerde ince bir koridor vardı ve karşılıklı odalar vardı. "Sana kardeşimin odasını göstereyim, geleceğim ben birazdan."

ARIZA | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin