5.9

128 22 0
                                    

Yine ve yine adımlarım okulun önüne geldiğinde sıkıntıyla başımı yerden kaldırdım. Bu okuldan hangi ara bu kadar nefret eder olmuştum? Üstelik bir aralar okuyacağım diyerek o insanlara kafa tutarken. Oflayarak okulun içine girdim. Gözlerim hemen giriş kapısının olduğu kısımdaki banka kaydı. Bu bir alışkanlıktı aslında.

Bankın üzerinde tek başına oturan Ezgi beni görür görmez ayağı kalkıp yanıma gelmişti. Her zaman yanında birkaç kişiyle oturduğu bankta bugün tek başına oturuyor olması beni şaşırtmıştı.

Yanıma geldiği gibi, "Selam!" demişti fakat başımı çevirip yüzüne bakma zahmetine girişmemiştim bile. Ne bekliyordu, o kadar şeyden sonra onunla konuşacağımı mı? Daha çok beklerdi. "Biraz konuşabilir miyiz?"

"Hayır." Diyerek okul binasına doğru yürümeye başladım. Peşimden geldi. "Yaptıklarım için özür dilemeyeceğim ama telafi edebilirim." Merdivenleri çıktığım sırada duraksadım ve arkamı döndüm. Ondan bir merdiven yukarıdaydım.

"Şu küstahça tavırlarından kurtul önce. Özür dilemeyecekmiş! Çok umrumdaydı sanki özür dilemen."

Okula girdiğim gibi adımlarımı yukarı katan çıkan merdivenlere yönlendirdim. "Ben küstahça davranmıyorum! Aramızı düzeltmeye çalıştıkça sen önüne engel koyuyorsun. O yorum neydi öyle? Bütün takipçilerime rencide ettin beni!" Klasik Ezgi işte. Varı yoğu, okuldaki az sayılabilecek kadar olan ünü.

"O yorum senin hak ettiğin bir şeydi. Bu yüzden beni suçlayamazsın."

Sınıfın kapısından gireceğim sırada önüme geçerek, beni omzumdan ittirdi. Sinirle okul formamın eteğini sıktım. "Seninle barışmaya çalışanda kabahat biliyor musun? Bana diyorsun ama asıl küstahça davranan sensin!"

"Çekil şuradan benim sinirimi bozma!"

"Hadi ya!" Dedi alayla. "Ne oldu prensesimizin sinirini mi bozduk? Asıl sen benim sinirimi bozma!" Bağırışmaları duyan sınıftaki öğrenciler merakla dışarıya çıktılar. "Senin yüzünden kuzenim yüzüme bakmıyor!" Beter ol.

"Sana layık olan bu." Dedim sakince.

"Senin yüzünden okuldaki arkadaş çevremi kaybettim!" Dedi ve bir kez daha omzumdan ittirdi. Bir adım geriledim. Arkadaş çevresini kaybetmesiyle ne alakam olabilirdi! İyice saçmalamaya başlıyordu. "Hayatımın içine ettin!" Bir kez daha omzumdan ittirmeye kalkıştığında kolundan tuttum ve onu geriye savurdum.

"Kendimle gurur duydum şu an. Aferin bana." Her ne kadar anlattıklarıyla bir alakam olmasa da...

Bir şey demediğinde yanına yaklaşarak bu kez ben onu ittim. "Bütün bunların hiçbiri umrumda değil. Kendi yaptıklarının bedelini biraz ötede havlayarak öde. Kulaklarım senin sesini duymak istemiyor." Omzuna çarparak geçip sınıfa girdim.

Hemen arkamda Eylül'ün varlığını hissettim.

"Ay kız ne oldu o öyle!" Yerime oturduğumda yanıma oturmuştu.

"Hiçbir şey."

"Nasıl hiçbir şey? Bağırışlarınızla bütün koridor inledi."

"Eylül!" Dedim. "Bir şey olmadı tamam mı? Sorgulamayı kes lütfen."

"Peki." Çantamdan ders programına bile bakmadan koyduğum kitaplardan birini çıkardım. Sınav haftaları yaklaşıyordu, ben ise çalışmak şöyle dursun kitabın yüzüne bile bakmıyordum. Aslında Giray'ın da dediği gibi konuları biliyordum, ufak bir tekrarla hatırlardım ama o tekrarı yapmıyordum işte.

"Neyse sana ne anlatacağım," o, bana Yağız'la İnstagram'dan konuşmaya başladıklarını, ondan çok hoşlandığını anlatırken, ufak mırıltılar ve baş sallamaları ile geçiştiriyordum onu. Yağız, Eylül'ü severse onun için mutlu olurdum. Ezgi gibi birini sevmesindense...

Hoca gelince ve Eylül yerine geçtiğinde sıranın altında telefonumu çıkarıp Giray'a mesaj yazdım.

Merve; ortalığı dağıtasım var

Yakışıklı Tıpçı; birlikte dağıtalım

Merve; ciddiyim

Yakışıklı Tıpçı; ben de ciddiyim

Merve; neden sorgulamadın

Yakışıklı Tıpçı; neyi

Merve; yani neden ortalığı dağıtacak kadar sinirli olduğumu

Yakışıklı Tıpçı; çünkü anlatmayacaksın

Yakışıklı Tıpçı; hep böyle oluyor farkındaysan

Yakışıklı Tıpçı; sana bir şey oluyor ama ben bunu başkasından öğreniyorum

Yakışıklı Tıpçı; ya da kendi yöntemlerimle

Merve; bunca zaman yaşadığım şeyleri anlatacak kimsem yoktu

Merve; alışkın değilim içimdekileri dökmeye

Yakışıklı Tıpçı; ama bu durum benim canımı sıkıyor

Yakışıklı Tıpçı; seni evlendirmek istedikleri adam karşına çıkıyor

Yakışıklı Tıpçı; ben bunu hiç sevmediğim bir insandan duyuyorum

Yakışıklı Tıpçı; oysa gelip anlatman gerekir

Yakışıklı Tıpçı; ben bunu kendime de yediremiyorum aslında

Yakışıklı Tıpçı; düşünüyorum, gelip anlatmayacağın kadar değersiz birisi miyim

Merve; saçmalama

Yakışıklı Tıpçı; o zaman sende bunları düşüneceğim şekilde davranma

Yakışıklı Tıpçı; ben her şeyimi gelip ilk sana anlatıyorum ama senden aynı karşılığı alamıyorum

Merve; peki

Merve; bundan sonra böyle olmayacak

Merve; her şeyi gelip ilk sana anlatacağım

Yakışıklı Tıpçı; emin miyiz bu konuda

Merve; evet

Yakışıklı Tıpçı; söz mü

Merve; söz

(Görüldü.)

***

Diğerbölümfinal

ARIZA | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin