Yine ve yine adımlarım okulun önüne geldiğinde sıkıntıyla başımı yerden kaldırdım. Bu okuldan hangi ara bu kadar nefret eder olmuştum? Üstelik bir aralar okuyacağım diyerek o insanlara kafa tutarken. Oflayarak okulun içine girdim. Gözlerim hemen giriş kapısının olduğu kısımdaki banka kaydı. Bu bir alışkanlıktı aslında.
Bankın üzerinde tek başına oturan Ezgi beni görür görmez ayağı kalkıp yanıma gelmişti. Her zaman yanında birkaç kişiyle oturduğu bankta bugün tek başına oturuyor olması beni şaşırtmıştı.
Yanıma geldiği gibi, "Selam!" demişti fakat başımı çevirip yüzüne bakma zahmetine girişmemiştim bile. Ne bekliyordu, o kadar şeyden sonra onunla konuşacağımı mı? Daha çok beklerdi. "Biraz konuşabilir miyiz?"
"Hayır." Diyerek okul binasına doğru yürümeye başladım. Peşimden geldi. "Yaptıklarım için özür dilemeyeceğim ama telafi edebilirim." Merdivenleri çıktığım sırada duraksadım ve arkamı döndüm. Ondan bir merdiven yukarıdaydım.
"Şu küstahça tavırlarından kurtul önce. Özür dilemeyecekmiş! Çok umrumdaydı sanki özür dilemen."
Okula girdiğim gibi adımlarımı yukarı katan çıkan merdivenlere yönlendirdim. "Ben küstahça davranmıyorum! Aramızı düzeltmeye çalıştıkça sen önüne engel koyuyorsun. O yorum neydi öyle? Bütün takipçilerime rencide ettin beni!" Klasik Ezgi işte. Varı yoğu, okuldaki az sayılabilecek kadar olan ünü.
"O yorum senin hak ettiğin bir şeydi. Bu yüzden beni suçlayamazsın."
Sınıfın kapısından gireceğim sırada önüme geçerek, beni omzumdan ittirdi. Sinirle okul formamın eteğini sıktım. "Seninle barışmaya çalışanda kabahat biliyor musun? Bana diyorsun ama asıl küstahça davranan sensin!"
"Çekil şuradan benim sinirimi bozma!"
"Hadi ya!" Dedi alayla. "Ne oldu prensesimizin sinirini mi bozduk? Asıl sen benim sinirimi bozma!" Bağırışmaları duyan sınıftaki öğrenciler merakla dışarıya çıktılar. "Senin yüzünden kuzenim yüzüme bakmıyor!" Beter ol.
"Sana layık olan bu." Dedim sakince.
"Senin yüzünden okuldaki arkadaş çevremi kaybettim!" Dedi ve bir kez daha omzumdan ittirdi. Bir adım geriledim. Arkadaş çevresini kaybetmesiyle ne alakam olabilirdi! İyice saçmalamaya başlıyordu. "Hayatımın içine ettin!" Bir kez daha omzumdan ittirmeye kalkıştığında kolundan tuttum ve onu geriye savurdum.
"Kendimle gurur duydum şu an. Aferin bana." Her ne kadar anlattıklarıyla bir alakam olmasa da...
Bir şey demediğinde yanına yaklaşarak bu kez ben onu ittim. "Bütün bunların hiçbiri umrumda değil. Kendi yaptıklarının bedelini biraz ötede havlayarak öde. Kulaklarım senin sesini duymak istemiyor." Omzuna çarparak geçip sınıfa girdim.
Hemen arkamda Eylül'ün varlığını hissettim.
"Ay kız ne oldu o öyle!" Yerime oturduğumda yanıma oturmuştu.
"Hiçbir şey."
"Nasıl hiçbir şey? Bağırışlarınızla bütün koridor inledi."
"Eylül!" Dedim. "Bir şey olmadı tamam mı? Sorgulamayı kes lütfen."
"Peki." Çantamdan ders programına bile bakmadan koyduğum kitaplardan birini çıkardım. Sınav haftaları yaklaşıyordu, ben ise çalışmak şöyle dursun kitabın yüzüne bile bakmıyordum. Aslında Giray'ın da dediği gibi konuları biliyordum, ufak bir tekrarla hatırlardım ama o tekrarı yapmıyordum işte.
"Neyse sana ne anlatacağım," o, bana Yağız'la İnstagram'dan konuşmaya başladıklarını, ondan çok hoşlandığını anlatırken, ufak mırıltılar ve baş sallamaları ile geçiştiriyordum onu. Yağız, Eylül'ü severse onun için mutlu olurdum. Ezgi gibi birini sevmesindense...
Hoca gelince ve Eylül yerine geçtiğinde sıranın altında telefonumu çıkarıp Giray'a mesaj yazdım.
Merve; ortalığı dağıtasım var
Yakışıklı Tıpçı; birlikte dağıtalım
Merve; ciddiyim
Yakışıklı Tıpçı; ben de ciddiyim
Merve; neden sorgulamadın
Yakışıklı Tıpçı; neyi
Merve; yani neden ortalığı dağıtacak kadar sinirli olduğumu
Yakışıklı Tıpçı; çünkü anlatmayacaksın
Yakışıklı Tıpçı; hep böyle oluyor farkındaysan
Yakışıklı Tıpçı; sana bir şey oluyor ama ben bunu başkasından öğreniyorum
Yakışıklı Tıpçı; ya da kendi yöntemlerimle
Merve; bunca zaman yaşadığım şeyleri anlatacak kimsem yoktu
Merve; alışkın değilim içimdekileri dökmeye
Yakışıklı Tıpçı; ama bu durum benim canımı sıkıyor
Yakışıklı Tıpçı; seni evlendirmek istedikleri adam karşına çıkıyor
Yakışıklı Tıpçı; ben bunu hiç sevmediğim bir insandan duyuyorum
Yakışıklı Tıpçı; oysa gelip anlatman gerekir
Yakışıklı Tıpçı; ben bunu kendime de yediremiyorum aslında
Yakışıklı Tıpçı; düşünüyorum, gelip anlatmayacağın kadar değersiz birisi miyim
Merve; saçmalama
Yakışıklı Tıpçı; o zaman sende bunları düşüneceğim şekilde davranma
Yakışıklı Tıpçı; ben her şeyimi gelip ilk sana anlatıyorum ama senden aynı karşılığı alamıyorum
Merve; peki
Merve; bundan sonra böyle olmayacak
Merve; her şeyi gelip ilk sana anlatacağım
Yakışıklı Tıpçı; emin miyiz bu konuda
Merve; evet
Yakışıklı Tıpçı; söz mü
Merve; söz
(Görüldü.)
***
Diğerbölümfinal
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARIZA | Texting
Teen Fiction05***; Sesin çok güzel 05***; Zaten sana dair bildiğim tek şey sesin