2.2

142 26 1
                                    

Mor ve Ötesi - Cambaz

"Madem kavgalısınız, bana neden Giray'dan için en yakın arkadaşım dedin?" Evet şuan sanki başka işim yokmuş gibi oturmuş Yağız'ı sorguya çekiyordum. Açıkcası başka işimde yoktu. Giray kavgalı olduklarını söyledikten sonra Yağız'a karşı biraz daha soğuk davranıyordum. Sebebini bilmiyordum sadece içimden öyle geliyordu.

O bankta oturuyor ben ise karşısında kollarımı göğsümde birleştirmiş, ayakta dikiliyordum. Dirseklerini dizlerin yaslayarak sıkıntıyla iç çekti. "Giray için öyle olmasa da o hâlâ benim en yakın arkadaşım. Sadece uzun zamandır kavgalıyız ve... Ben onun dostluğunu nasıl geri kazanacağımı bilmiyorum."

Omuzlarım çökerken kollarımı çözdüm. Aralarında her ne geçtiyse Yağız'ın haksız olduğu belliydi. "Ne oldu ki aranızda tam olarak?" Yanına oturduğumda doğruldu.

"Aramızda ne olduğu bizde saklı kalsın. Her şeyin yanlış anlaşılmadan kaynaklı olduğunu bil yeter."

"Ne kadar zamandır tanıyorsun Giray'ı?"

"Ben kendimi bildim bileli karşı komşumuzun oğluydu." Dudaklarımı birbirine bastırarak önüme gelen saçlarımı geriye ittim. Bu ikisinin barışması gerekiyordu. Yağız'ın bugünler de bana çok yardımı dokunmuştu. Arkadaşımdı. Bir zamanlar Giray'ın en yakın arkadaşıydı. İçimden bir ses ne olursa olsun sonunda ikisinin barışacağını söylüyordu. Tabii biraz benim katkılarımla.

Bakışlarım okul bahçesinde gezinirken, binanın kapısında dikilerek bizi izleyen Ezgi'ye takıldı. Beni izleyen Yağız'ın da bakışları ona dönmüştü. "Bu aralar seni Ezgi'nin yanında görmüyorum." Dedim merakla.

"Gidesim gelmiyor." Şaşırmıştım. Normal şartlarda bir Yağız, günde defalarca Ezgi'yle iletişime girmeye çalışırdı. "Herkese hep iyi yüzünü gösteriyordu. Herkes gibi onu çok iyi birisi sanıyordum. Ama değilmiş." Umursamazca omuz silkti. "Geçen gün koridorda nasıl üzerine kahve döktüğünü ve nasıl seni suçladığını gördüm. Bilmiyorum, benim sevdiğim kız böyle değildi. Çok değişti ve ben artık onu tanıyamıyorum."

Ben de, ben de en yakın arkadaşımı tanıyamıyorum artık.

Pardon, eski.

Bakışlarımın odağı tekrar Ezgi oldu. Gözlerinde ki o öfke aslında Yağız'a karşı boş olmadığının kanıtıydı. Fakat artık her şey için çok geçti. Yağız fark etmese de yavaş yavaş ondan vazgeçiyordu. Daha fazla bu bakışların odağı olmamak için ayağa kalktım. "Ben sınıfa gidiyorum. Öğle yemeğinde görüşürüz." Başını sallamakla yetindi.

Binaya doğru giderken her adımımda Ezgi'ye daha çok yaklaşıyordum ve bunu germek yerine sebepsizce keyiflendiriyordu. Onun bir zamanlar yüzüne bakmadığı çocuk şimdi onun yüzüne bakmayacak hâle gelmişti. Bu ise beni keyiflendiriyordu.

Hızla yanından geçip içeri girerken o da aynı hızla peşime düştü. Laf atmadan duramayacağını biliyordum. Fakat kendisi kaybetmişti, ben bir şey yapmamıştım. Sert bir biçimde kolumdan tutarak durdurduğunda öfkeli olan sadece o değildi. "Sen ne yaptığını sanıyorsun?"

"Ne yapıyormuşum ben?" Dedim sert bir sesle.

"Yağız'ın beni sevdiğini bildiğin hâlde ona yakın olma çabalarındasın. Bebeğim o sana bakmaz yanlış yoldasın." Alayla güldüm. "Bu okulda ki kimse sana bakmaz!"

"Ezgi..." Diye mırıldandım. "Sabrımın sınırlarını zorluyorsun. Önceki yaptıkların gibi sakince karşılamam!" Sinir ve alayla karışık bir kahkaha attı. Etraftakilerin gözünün bize döndüğünü biliyordum. "Ya sen sinirlensen, sabrının sonuna gelsen ne olur? Bana karşı bir şey yapabileceğini mi sanıyorsun? Yazık..."

Gözlerimi yumdum. Kendimi o kadar zor tutuyordum ki.. Çenemden kavradığında hiçbir şey yapmadım. "Sen kendini ne sanıyorsun? Bana kafa tutamazsın sen! Her zaman yaptığını yapıp kendini çok üstün görüyorsun. Ama değilsin Merve! Sok artık şunu kafana!" Alt dudağını yaladı. Bu sakinliğim beni bile ürkütüyordu. "Yağız seni sevmeyecek. Seni kimse sevmeyecek."

Yumruklarımı sıktım. "Giray da sevmiyor, sevmeyecek." Çenemdeki elini sertçe indirdim. "Giray'la alakalı tek bir kelime etme!" Giray'ın beni sevdiğini biliyorum, inanıyordum ona. Ezgi beni kışkırtmaya çalışıyordu.

"Ah kıyamam.. Sen Giray'ın seni sevdiğine gerçekten inanmışsın. Düşün biraz, Giray gibi bir çocuk neden sana baksın? Neden seni sevsin? Kandırılıyorsun aptal! Giray seni sevmiyor!" Her cümlesinin sonunda dibime kadar giriyordu. Sert bir biçimde ittirerek kendimden uzaklaştırdım.

"Ne Giray ne de Yağız... İkisi de seni sevmeyecek. Çünkü sen sevgiye değer birisi değilsin. Seni sevse sevse sadece annenle baban sever, o da çocukları olduğun için mecburiyetten."

İşte bu bardağı taşıran son damla olmuştu. Az öncekine kıyasla biraz daha hızlı omzundan ittirdiğimde, sırtı duvarla buluştu ve acıyla inledi.

"Sakın bir daha bana bulaşma!" Diye tısladım. "Yemin ederim bir dahakine bu kadarla bırakmam!" Etraftakilerin dehşet dolu bakışlarına aldırmadan, bizim sınıfa çıkan merdivenleri çıkmaya koyuldum.

Fark etmese de hep yaralı olduğum yerlerden vuruyordu. Bunu ona belli edip zafer kazanmasını da istemiyordum fakat benim de kendimi tutamadığım zamanlar oluyordu.

Sınıfa girerken bildirim gelen telefonumu cebimden çıkardım. Sinirden titreyen ellerim gözüme çarptı.

Yakışıklı Tıpçı; Tıpçı Giray, Arıza Hanım'ı özledi.

Yakışıklı Tıpçı; Akşam görüntülü konuşalım mı?

ARIZA | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin