Hepimizin hayatına farklı zamanlarda ve farklı şekilde dahil olan bir adam.... Bize ne yapmış olabilir?~ Alaca Çevik
Hepimiz şok olmuş şekilde karşımızda ki adama bakıyorduk. Bizi bile bizden daha iyi tanıyan bu adam hepimizin hayatına dahil olmuştu. Peki gerçekte kimdi bu adam?
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama yaşadığımız şokun etkisinden çıkıp tek bir kelime bile edemiyorduk.
Sessizliği bozan Fehmi ağabey olmuştu. Bizi adaya getiren adama dönüp "Ali, çocukların eşyalarını odalarına yerleştirin. Yemek salonunu hazırlayın. Önce yemek yiyip dinlensinler. Yarın sabah başlarız. Ne de olsa daha çok vaktimiz var." dedi.
Ali denen adamı hatırlamıştım. Topluluktan kaçarken babam, alışveriş merkezinden onun sayesinde çıkmıştı.
Ali "Ustayı duydunuz. Önce eşyaları taşıyın mutfağa haber verin." dediğinde emri alan adamlar harekete geçti.
İlk konuşan Erkut olmuştu. Yüzüne bir keç kez vurup kendine geldiğinde "Burada ne haltlar dönüyor Hoca. Ya da başka bir sıfatla mı
sesleneyim?" diye bağırdı.Demir " Evet, mesela Patron. Ya da öğretmenim, amirim, müdürüm hangisi sen seç." diye bağırdı.
Fehmi ağabey "Usta demeniz yeterli."
Demir sinirleri bozulmuş bir şekilde gülerek "Yok, sana bir sıf-" devamını getiremeden Fehmj ağabey sözünü kesmişti.
Fehmi ağabey "Usta yeterli dedim Demir. Önce bir yemek yiyip dinlenin." diğerlerini gösterdi. "Hadi siz neyse ama Alaca 21 saattir uykusuz." deyince ikinci bir şok yaşadım. Gerçekten bizi çok iyi tanıyordu. Uykusuz kaldığımı bilecek kadar. Fehmi ağabey son sözünü söyleyip içeri girmişti.
Demir yanıma yaklaşıp "Patron uykusuz olduğunu nereden biliyor diyeceğim gözlerin her şeyi açıklıyor. İnsan biraz uyurdu zombi gibisin." dedi.
Omzuna vurup "Keyfimden mi uykusuz kaldım? Uykuda gücümü kullanamıyorum." diye söylendim.
Demir omzunu ovuşturup "Tamam anladık gücünü kullanamıyorsun da niye bana vuruyorsun?"
Belgin alnını ovuşturup "Birbirinizle uğraşmayı bırakında şimdi ne yapacağız? Belli ki bu adam hepimizi kandırmış." Dedi. Belgin haklı olabilirdi ama Fehmi ağabeye babam bir kere güvenmişti.
Dora ellerini pantolonun ceplerine koyup "Buraya nasıl geldiğimizi gördünüz. Gitmek içi helikopter lazım. Bizi bırakmayacaklarına göre
içeri girmekten başka çaremiz yok." dedi.Yiğit efe Doraya hak verip "Bence de başka çaremiz yok. İçeri girelim sonra bir şekilde gitmeye ikna edelim." dediğinde hepimiz hak vermiştik.
"O zaman hanımlar önden diyerek içeri girelim bakalım." dedim ve tesise doğru yürümeye başladım beni Belgin ve Dora takip ederken diğerleride arkadan gelmeye başladı.
Tesise girdiğimizde ortada camdan bir asansör, etrafında birçok oda vardı. Sağ tarafta büyük kapıları iki tarafa açılmış yerden yemek
kokuları geliyordu orası yemek salonu olmalıydı. Kokuyu takip edip salona girdiğimizde bizi karşılayan mükellef bir sofra vardı. Hepimiz şok olmuş ve ağzımızdan sular akarken sofraya bakıyorduk. Sabahtan beri sadece kahvaltı yapmıştık ona da kahvaltı denmezdi yosun yiyip durmuştuk.Demir gözlerini masadan ayırmadan "Gitme işini biraz düşünsek mi? Mesela..... Yemekten sonra?"
Erkut akan ağzını silerken "Hak veriyorum sana kardeşim." dediğinde Demir hızla dönüp
"Kardeşim deme lan bana. Sözünü tutamayanlarla kardeş falan değilim ben." diye bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMA
Science-FictionTüm insanlardan farklı olduğunuzu hayal edin ya da KARMA olduğunuzu... Daha doğduğunuz anda yalnız kaldığınız, sizi dünyaya getiren annenizin bile istemediği bir yerde hayatta kalma savaşı. Bu savaşı veren 6 bebek ve bebeklerden biri hepsinin orta...