13. Bölüm - Çocukluğumun Acıları

492 70 147
                                    


En büyük korkularım kâbuslarım.  Çünkü delirtebilecek kadar gerçekler....

Saçlarımı okşuyor bir el. Narin dokunuşlar ve kulağımda aşina olduğum mırıltılar. Bu narin dokunuşları ve mırıltıyı nerede olsam tanırdım. Annemin dokunuşları.... annemin mırıldandığı ninni... Çocukluğumun en güzel yanlarıydı…

Annemin "Hadi Alaca uyan kızım. Kahvaltı hazır." diyen sesi kulaklarıma doluyordu. Ama benim annem burada değildi ki. Ya da ben neredeydim?

Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda tavanda ki beyaz florans  gözlerimi acıtmıştı. Adım kadar iyi bildiğim bu yerde olmak canımı yakıyordu. Güçlerimin ortaya çıkması için eğitim aldığım depoda uyanmayı beklemiyordum. Ben neden buradaydım?

Yastıktan kalkıp oturur pozisyona geldim. Duvarda asılı duran hoparlörlerden önce cızırtı ardından  o adamın sesi boş depo da yankılanmaya başladı. “Evet Karma bugün de güçlerinden biri ortaya çıkmazsa bu depo da kalmaya devam edeceksin. Ve her kaldığın gün de Leyla ilaçlarını alamayacak. Acılar içinde kan kusmaya devam edecek." diyen buz gibi sesini duymak tüylerimi diken diken etti.

Yorganı üstümden atıp yataktan indiğimde yere olan yakınlığım da bir tuhaflık vardı. Ben neden yere bu kadar yakındım? Duvarda ki parlak fayanslardan kendime bakınca karşımda 5 yaşında ki Alaca vardı. Fayansa yaklaşıp küçüklüğüme baktım. Bakışlarına yerleşmiş korkuyu görmek, kalbimi acıtıyordu. Benim çocukluğum korku ve acılarla doluydu. Elim fayansa doğru giderken ışıklar kapandı ve her yer zifiri karanlık oldu. Bu sefer hoparlörlerden annemin acı içinde ki öğürmeleri duyulup depo da yankılanıyordu.

Karanlıkta annemi ararken                 "An...anne annemi gösterin bana anneeee!" diye boğazımı yırtarcasına bağırdım.

Işıklar tekrar yanınca yattığım yatak gitmiş yerine, üstünde annemin yattığı bir sedye gelmişti. Annem, kusmaktan sararan rengi ve ağzının etrafında ki kanlar ile her an ölecekmiş gibi görünüyordu.

Adımlarımı hızlandırarak anneme doğru koşmaya başladım. Tam anneme yaklaşmışken görünmez bir duvar bana engel oldu.

Duvara çarpıp sendelerken arkamda ki hırıltılı köpek sesini duydum. Arkamı döndüğümde 3 tane köpekle aramda neredeyse 15 metrelik bir mesafe vardı. Bağlı olmalarına rağmen onlardan korkuyordum. Çünkü bana canlı bir yemekmişim gibi bakıyorlardı. Ağızlarından akan salyada ne kadar aç olduklarının kanıtıydı. Ne yazık ki onlarla ilk karşılaşmam değildi.

Patron tekrar konuşmaya başladı      "Karma, bugün de seni biraz koşturacağız. Eğer yapmazsan ne olacağını annene bakarak hatırlayabilirsin." dedi.

Annem.... arkamı hızla dönüp annemin olduğu yere baktım ama orada yoktu. Annemi nereye götürmüşlerdi?

Patron "Koşmaya başla Karma zira köpeklerim uzun süredir açlar. Ve onlara tek silahım olanı yedirmek istemem. İpleri çözün!" diye emir verdiğinde var gücümle koşmaya başladım. İpleri çözülen köpekler büyük bir iştah ile beni kovalamaya başladılar.

Ciğerlerim acıyana kadar koştum koştum koştum ama bunun bir sonu yoktu. Gücüm her geçen saniye azalırken ayağımda bir kelepçe belirdi ve beni yere düşürdü. Kalkmaya çalıştım ama köpekler bana yetişmişti. En son hatırladığım, köpekler üstüme atlarken kendimi korumak için attığım çığlık tüm depo da yankılanmıştı.

Yine bir kâbus görmüştüm. Ben ne kadar Topluluktan kaçarsam kaçayım zihnim orada esir kalmıştı. Nefes nefese kalmış, terden saçlarım alnıma yapışmıştı. Daha iyi nefes alabilmek için yatakta diklenip birkaç dakika kendime gelmeye çalıştım. Bu kâbuslara hiç bir zaman alışamayacaktım.

KARMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin