15. Mektup Arkadaşı

228 28 7
                                    

15. Mektup Arkadaşı


Kanatlanıp uçmayı öğrendiğin gün gelip kalbime konman dileğiyle. Hep iyi ve mutlu ol gözümün bebeği...

Mecnunun.


Bir kelebeğe dönüşmeden önce tırtıl olup sürünmek mi zorundayız deyişimi hatırlıyorum. Ah benim kelimeleri bir balon gibi şişirip gönlüme uçuran güzel mecnunum. Önce ruhunu tanımak onun kim olduğunu bilmememe rağmen içimi huşuyla dolduruyordu. Beni önemsemesi ve kelimelerinin şifası zihinsel yorgunluklarıma ve yaralarıma iyi geliyordu.

Mektubu aldığım gibi odama çıktığım için şu an yatağımın üzerinde mektup parmaklarımın arasındayken kalbime yaslanmış bekliyordum. Onu sindirmeyi her satırını sadece zihnime değil bedenime de işlemek istiyordum. Ne olursa olsun bana bu heyecanı ve güzelliği yaşattığı için ona müteşekkirdim.

Mutfaktan gelen tıkırtılar kesilip yerini merdivenleri tırmanan terlik sesi aldığında mektubu hemen sakladım. Sanki hazırlanmak için kalkmış gibi numara yaparken annem kapıyı açtı ve söylenmek üzere olan ağzı açık kaldı. "Hayret uyanmışsın, iyi gel öyleyse aşağıya," deyip büyük bir edayla süzülerek odadan çıkarken başımı salladım. Sanki beni uyandırmak için söylenemediğinden morali bozulmuş gibiydi. Bir anda kahkaha atmaya başlayıp hazırlanmak için kalktım.

"Üzgünüm anneciğim kızın artık bir sevda kuşu öğlenlere kadar uyuyamaz."

Kullanmaya kıyamadığım parfümümden bir iki fıs sıkıp aşağı indim. Düz renk sevimli bir elbise giymiştim. annemi ocağın başında görünce yanağını şap diye öptüm. "Günaydın Reyhan sultan."

"Günaydın çocuğum hayırdır bir sıkıntın mı var senin?"

"Aa ne sıkıntım olacakmış?"

"Sabahtan kendiliğinden kalkmışsın kızım, bak bir yerin ağrıyorsa söyle?"

"Ağrımıyor anneciğim boşuna kuruntu ediyorsun. Nihayet sevdiğim bir işi yapıyorum da ondan hevesliyim elleme."

"E iyi madem."

"Günaydın Gökkurt ailesi ve onun güzel kadınları."

"Günaydın abilerin en yakışıklısı."

"Uydurma kız başka abin yok diye sallıyorsun."

Abim burnumun ucunu tutunca kurtulmaya çalıştım. Benim gözümde öyleydi işte. Kargaya yavrusu şahin gibi görünürdü ne yapalım.

"En küçük çocuk ben olmama rağmen ablamın daha çok sevildiğini düşünüyorum ve tüm aile üyelerini kınıyorum," diyen Tuna'yla birlikte hepimiz kahkaha attık. Bunun üzerine mutfağa giren babamın da yüzünde güller açtı. Tuna gözlüklü ve yaşına göre oldukça zeki bir çocuktu. Gözlüğü sayesinde bazen inek lakabını alsa da bundan memnun sayılırdı. İneklerin verimli bir hayvan olduğu konuşunda uzun bir konuşma yapmıştı. Her konuyu sürekli didiklemesi ve sorgulaması bazen tahammül seviyemizi aşıyordu. Bunun için biraz gıcık bir tip gibi de gözüküyordu. En azından çevresinde çok arkadaşı olmamasının sebebini böyle açıklıyordu. Her doğruyu uzun uzun açıklayıp başkasının fikrini kabul etmediğinden arada bir yaygara çıkıyor ve aile üyeleri tek tek okula çağırılıyordu.

Gülveren Mahallesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin