Bölüm 7. Dolu Bir Gönül

329 35 5
                                    



Hayat bazen oldukça karmaşık olurdu. Sonrasında ise tüm düğümleri zevk alarak çözerdik. İşte en son düğümü açacağını düşünerek sonunda bitti derdin ya, ben de öyleydim. Birkaç düğümüm kalmıştı çözecek.

Sevgili gizemli mecnunumla neredeyse bir aydır mektuplaşıyordum. Bu mektubu haftanın belirli günlerine yaymıştık yoksa her gün konuşacak bir şey bulamazdık.

Birinden aptalca bir bakış, bir gülüş bekleyen kızları çok kınardım. Okulda deli gibi her gün erkekleri konuşanlara hele kıl olurdum. Öyleyse neden içim içime sığmıyordu. Rengi solmuş ayakkabım benim için kıymetli bir posta kutusuna dönüşmüştü. Öyle ki ayakkabının rengi tüm canlılığını arttırmıştı gözümde. Tıpkı canlılığı artan gönlüm gibi...

Anneme zamanında at artık şunu diye direttiğim, onun da kapının önünde dursun da ev kalabalık gözüksün diye bir türlü atmadığı o ayakkabı değerlenmişti. Şimdi atsa çok bozulurdum.

Geçen zamanda iş yerime iyice alışmıştım. Ne yazık ki en fazla bir buçuk ay daha çalışacaktım. Daha fazlasını çalışmakta istemezdim. Karnesi zayıf gelen çocukları neden sanayiye çalışmaya götürüyorlar şimdi anlıyordum. Gerçek bir hayat dersi ve tecrübe veriyordu insana. İnsanlardan daha fazla nefret etmeden bir an önce okuluma devam etsem iyi olacaktı. Gerçekten en huysuz hocaları bile özlemiştim.

Gözlerim tavanda dolaşırken kapım tıklandı. Tıpkı bir ramazan davulcusu gibi kapımı çalan Talha "Ablaaaaağ annem seni çağırıyor, ne yatıyor camış gibi dedi." diye seslendi. Arkasından gelen Tuna ise "Camış demedi abla kendi söylüyor gel ve intikamını alalım." diye ispiyonladı. Sonrası ufak bir arbede oldu çünkü pat küt sesler duyuyordum. Eh evde ikisi küçük dört erkekle yaşamanın bazı zorlukları oluyordu.

Banyoya girip işlerimi hallettikten sonra çiçekli elbiselerimden birini giydim üzerime. "Günaydın Gökkurt ailesi." diye coşkulu bir giriş yaparak oturdum sofraya.

"Günaydın benim güzeller güzeli kızım."

"Bismillah anne oluyor ateşin mi var?"

"Sus kız, fasulye gibi kırarım o bacaklarını."

"He, iyi ateşin yok. O zaman bir şey isteyeceksin."

"Bugün Hatun teyzenlerin evinde gün var oraya gideceğiz."

"Anne bir sal şu kızı izin günü ya." diyerek bana acıyan abime hüzünlü bakışlar attım. İkimiz de biliyorduk ki salmayacaktı.

"Oğlum iki insan içine çıksın karışsın kaynaşsın istiyorum fena mı? Yarın bir gün öğretmen olduğunda çocukların velileriyle de uğraşacak. Hazırlık olur."

"Anne ya, ben bu veli işini hiç düşünmemiştim bak. İşim çocuklar deyip çekiliyordum kenara."

"Ah benim aklı beş karış havada kızım. Ne diyeyim ben sana?"

"Güne gelme de..."

"Kalk bir kek yap diyeyim. Şu cevizli tarçınlı olandan. Sen çok güzel yapıyordun ya hani?"

"Anne hani güne gidiyorduk ya? Ben niye kek yapıyorum?"

"Kızım ayıp olur hem yediklerimize katık olur, çeşit olur."

"Yemin ediyorum bu evde tüm yeteneklerimi içimde tutacağım artık ya. Ne yapsam elime yapışıyor. Sen bunu güzel yapıyorsun, yap Leyla. Oh ne ala memleket." diye söylenirken Talha'nın dedikleriyle şok oldu.

"Yalan abla o işin altında yatan başka bir ima var ne safsın."

"Neymiş o ima?"

"Annem kaş göz yapsa da Talha susmadı ve "Bakın bunu da benim kızım yaptı diyerek seni övecek hamarat hamarat, damat anneleri için." dedi.

Gülveren Mahallesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin