Bölüm 12. Kalbimi Güvende Hissetmek
"Ben sana mecburum, sen yoksun..."
"Buğra abi? Korkuttun beni, niye gizli gizli geliyorsun yanıma?"
"Gizli gelmedim aslında ama sen dalgınsın sanırım. Göz çevren de kızarık gibi. Bir şey mi oldu?"
"Neler olmadı ki," dedim bıkkın bir ses tonuyla.
"Anlatmak istersen dinlerim."
Gözlerinin içine bakıp başımı salladım. "Dinleyeceğini biliyorum ama anlatasım yok. İş yerinde benimle hiç alakası olmayan konular oldu. Bazı etik değerler ve ahlaki yargılar sinirimi bozdu. Sanırım artık orada çalışmayacağım."
"Demek verdiğin sözden cayacak kadar ciddi bir konu. Rahat hissetmeyeceksen elbette çıkmalısın. Biraz evde dinlenirsin."
"Çalışmam da gerekiyor," diyerek yakınlardaki bir sandalyeye oturdum. Buğra abi ise yüzünde değişik bir ifadeyle kollarını birbirine kavuşturmuş bana bakıyordu. Söyleyeceğim sözleri yutarak anında kasaya doğru gittim. Nedense burada çalışma teklifinin geçerli olup olmadığını soracak olmak beni germişti. O da yüzüme bir şeyleri sorgular gibi bakınca konuşamamıştım.
Cebimden yeteri kadar parayı çıkarıp kasaya atıp kaçarken "Hayırlı işler," demeyi ihmal etmedim. Cam kapı tüm ağırlığıyla yavaş yavaş kapanırken üzerindeki zilin sesi bile değişik bir etki yarattı.
Mahallenin yokuşuna geldiğimde ise Erdal abiyi orada görmek tam bir zulümdü.
"Leyla? Benden neden kaçıyorsun?"
"Bu soruyu hiç kendine sordun mu Erdal abi?"
"Yoo sormadım."
"Sor o zaman ve alacağın cevap bundan rahatsızlık duyduğum olsun!"
Adımlarımı hızlandırıp arkamda bırakırken dönüp bakmadım. Gerçekten bir de bununla uğraşamazdım. Eve girdiğimde annem geldiğimi anlayınca "Kızım gel şu çorbayı karıştır," dedi.
"Anne bari bir dakika verseydin biz de insanız yorulduk ya."
"Sus kız, ben de insanım. Evde mesai yapıyorum hiç bana soran olmuyor."
Bu vicdan yükü sırtıma binerken doğruluğu beni sarstı. Gerçekten öyleydi. Gözlerim dolu dolu çorba karıştırmaya gittim bu kez. Zaten zor bir gün geçirmiştim, bir de annemi üzmek istemezdim.
"Çorbaya soğanı önceden doğradım kızım."
"Anladım anne."
"Yani gözünü yakıp seni ağlatacak bir kokusu kalmış olamaz," dediğinde kaşığı karıştıran elim duraksadı. Annelik böyle bir şeydi işte. Hislerimi seziyor bana o doğrultuda geliyordu.
"Anne," diye mırıldandığımda dokunsanız ağlarım dostlar dediğim o noktaya gelmiştik.
"Anasının kuzusu, gel bakalım."
İşte bu kadardı, onun yumuşak göğsüne yaslandığımda tüm sorunlar bitecek gibi geliyordu. Annemin kokusu, sevgisi ve sarılışı her yaşta ihtiyaç duyduğum bir şeydi. Tüm sıkıntılarım göğsüne yattığımda duruluyordu çünkü ben dokuz ay içeride bu sesle gelişip doğmuştum. doğduktan sonra ise hep burada yatırdığından bahsederdi annem. Üstelik anneannemin "Orada yatırma alışırsa hep ister," dediği anlarda bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülveren Mahallesi
Roman pour AdolescentsBir gün işe gitmek için hazırlanırken ayakkabımın içine gizlenmiş gizemli bir mektup zarfı buldum. Sonrasında ise her şey değişti.