"Aslında olabilir."dedi Luther.
"Ne olabilir?"dedim kaşlarımı çatıp hiç düşünmeden.
"Sen ve ben."dedi.
O an,gözlerine bakıp sadece "Evet," deseydim,belki de Luther ve ben bir ay ya da belki bir hafta sevgili rolü yaparak Larissa'yı kıskandıracaktık ve sonra Luther yapamadığı ve hala Larissa'ya deliler gibi aşık olduğu için beni terk edecekti.Ben de kalbi kırık bir eski en yakın arkadaş ve eski sevgili gibi bir şey olacaktım Luther'ın hayatında.Ve belki de bir daha asla arkadaş olamayacaktık.Luther eninde sonunda,yanında onu uyaracak bir Pearl olamadığı için Larissa'yı affedecek,ona inanacak ve onunla evlenecekti.Ben de düğünlerinde,kilisenin arka penceresinden içeriye bakarken ağlayan yabancı olacaktım.Ama Luther'ı kimseye kaptırmaya niyetim yoktu.Arka pencereden bakıp ağlayan kişi Larissa olmalıydı.Hatta kilisenin yanına bile yaklaşamayacak kadar uzak bir yerlere gitmeliydi.
Mesela cehennemin dibine?
Düşüncelerim gözümün önünde canlanınca bir şeyler söylemek için ağzımı açtım ve o anda George "Selam!" dedi gülerek.
İkimiz de kafamızı kaldırıp ona baktık.
"Nasıl gidiyor?"
Luther George'a iyi gittiğiyle ilgili bir şeyler söylerken ayakkabılarıma bakarak derin bir nefes aldım.
İyi kurtarıştı George,iyi kurtarıştı.
xxx
Ertesi gün okulda Luther ve ben hiç konuşmadık.Grupça oturduğumuz sırada ikimiz de konuşmalara katılıp bir şeyler söylüyorduk ama özel olarak birbirimizle hiç konuşmamıştık.
Dün yaşanan o tuhaf andan sonra kendimi onun yanında rahat hissedemiyordum.
Sırf acısından bana öyle bir şey söylediği çok belliydi.
Gün boyunca özel olarak konuşmamıştık ve ben öğleden sonra bahçedeki banklarda tek başıma otururken hala onu ve söylediği şeyi düşünüyordum.
Düşünürken bir yandan da karşımda futbol oynayan gençleri izliyordum.Aslında izlemek denilemez,onları görmüyordum bile.Ben sadece gözlerimi o yöne çevirmiştim ama gördüğüm tek şey hayallerim,planlarım ve yakışıklı en yakın arkadaşım Luther'dı.
"Hey!Baksana bir sorun mu var?!"
Gözlerimin önündeki ekran dağılınca,Oliver'ın karşıdan bana bağırdığını fark ettim.
"Benimle mi konuşuyorsun?"
"Şey,bana aşık gibi bakan sensin.O nedenle,evet.Sanırım seninle konuşuyorum."
Topu arkadaşlarına atıp "Devam edin." Dedikten sonra bana doğru yürümeye başladı.
Yanıma oturduğunda "Numaramı istiyorsan çekinme,"dedi.
"Kıvırcık saçlı esmer çocukları herkes sever.Utanmana gerek yok Pearl."
Eliyle Luther'ın bana hep yaptığı gibi kafamı küçük bir erkek çocuğuymuşum gibi okşayarak saçlarımı karıştırdı.
Dağılan saçlarım yüzüme gelince düzeltmek zorunda kaldım.
"Sana aşıkmış gibi bakmıyorum,tamam mı?Nasıl bu kadar cesur olabiliyorsun?Ya bir erkek arkadaşım varsa ve bundan rahatsız olursa?"
Güldükten sonra su şişemi açıp kafasına dikti.
Şişeyi tekrar koyarken "Eğer bir erkek arkadaşın olsaydı," dedi ve sonra kafasını daha da yaklaştırıp "...bu akşam seni Garry'nin Kahve Dükkanı'na çıkarmak istememe de kızardı." diye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Tımarhaneden Yazıyorum..." #Wattys2018
ChickLit"Sanırım bu benim doğumumdan ölümüme kadar yaşadıklarım arasından,size anlatabileceğim en iyi beş yılım.Lise hayatında yaşadığım şeylerden rehabilitasyonda ve Newark'ta edindiğim tüm tecrübeler,kazalar,yalanlar,hisler,hüzünler ve kahkahalara kadar o...