Gözyaşlarımı durdurmaya çalışarak uzun süre yürüdükten sonra manzara tepesine gidip her zamanki yerime oturdum.Sabah saatleri olduğu için konuşacak yıldızlarım yoktu.Ben de gökyüzüne bakmaya başladım.
"Neredesiniz yıldızlar?Söyleyin bana?Güneş sizi de mi yedi yoksa?"
Kendi kendime konuşmam deli olduğum anlamına gelmezdi.Her insan içinde kendi kendine konuşmuyor muydu zaten?Kafasının içinde?Hepimiz illaki gün içinde bir şeyler düşünüyor ve bu konuda kendi kendimize değerlendirmeler yapıyorduk.O zaman herkes deliydi!Dünyadaki herkes!Onların farkı,bunu içlerinden yapmalarıydı.Aslında hiçbirimiz deli değildik.Demek istediğim,bir şeyleri sesli düşünmenin adı delilik olmamalıydı.
Ayrıca ben yanımda,bana gölge eden ağaca en sevdiğim şair/yazardan alıntı yapmak istemiştim.Kendi kendime konuşmuyordum,teknik olarak.Ağaçla konuşuyordum.Kim bilir?Belki o da içinden düşünen delilerdendi.
Saat 10'a gelirken susuzluktan ölüyordum.Ve sanırım altımdaki toprak parçasıyla bir bütün olmuştum bile.
Artık ağlamadığım için daha sakindim.
"Güneş yıldızları yemez.Çünkü kendisi de bir yıldızdır."
Oliver'ın sesini duyar duymaz kafamı çevirip arkama baktım.Çantasını çıkartıp benimkinin yanına bıraktı ve sonra yanıma oturdu.
"Sen garip bir kızsın."
"Defol Oliver."
Yüzüne bakmıyordum çünkü benim gibi doğuştan çirkin olan birisi,ağlarken üç kat daha çirkin görünürdü ve ayrıca,yüzlerimiz çok yakınlaştığında istemsizce tedirgin oluyordum.
"Kaba olma Pearl.Sadece kendime bir yardımcı arıyorum."
Kafamı çevirip ona baktım.
Oliver,kıvırcık saçları ve esmer teniyle oldukça tatlı sayılırdı.Gözleri elaydı ve yanakları şişkindi.Kalın kaşları,ortalama düz bir burnu ve güldüğünde sağ yanağında oluşan ufak bir dikiş çizgisi vardı.
Yine gülümsüyordu.
Elimi çizginin üstüne koydum.
"Bu ne zaman oldu?"
Yüzündeki gülümseme silindi.Bir süre sadece bana baktı.
Sonra ben utanarak elimi çektim.
"Özür dilerim.Ben,kendimde değilim ve sanırım kafamı dağıtmak için bir konu açmak istedim.Üzgünüm."
Ben kafamı tekrar manzaraya çevirince,o konuşmaya başladı.
"Küçükken oldukça yaramaz bir çocuktum.Hatta baş belasının tekiydim.Tam olarak hatırlamıyorum ama büyük ihtimalle sekiz yaşında büyükbabamın kamyonetini çalmaya çalışırken yaptığım kazadan sonra olmuştur.Ya da dur,belki de kuzenimin motorunu çalarken olmuştur.Ah, ya da üç metrelik duvardan havuza atlarken..."
Ona dönüp güldüm.
"Baş belası."
O da güldü.
"Daha önce kimse fark etmemişti.İşte,yine söylemek zorundayım ki,benden hoşlanıyorsun."
"Defol Oliver."
"Ya da,birlikte defolalım."
"Ne?"
Ayağa kalkıp arkasını silkeledi.Çantasından çıkarttığı suyu içti ve kapağı kapatırken "Bu akşamki konser için bara gideceğim." Dedi.
"Düşündüm de,bugün okula gitmeyeceğine göre bana dekorasyon konusunda yardım edebilirsin.Yoksa amacım Luhter'ın kırdığı kalbini iyileştirmek falan değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Tımarhaneden Yazıyorum..." #Wattys2018
ChickLit"Sanırım bu benim doğumumdan ölümüme kadar yaşadıklarım arasından,size anlatabileceğim en iyi beş yılım.Lise hayatında yaşadığım şeylerden rehabilitasyonda ve Newark'ta edindiğim tüm tecrübeler,kazalar,yalanlar,hisler,hüzünler ve kahkahalara kadar o...