Bölüm 12:"Büyük Holden Çiftliği"

423 26 13
                                    

Sabah 9.50'de yola çıkmamıza rağmen,unutkan Mike ve ve Sath yüzünden üç,telaşlı annem yüzünden bir ve sadece iki günlük bir tatil için bile on tane basketbol şortu almak zorunda olan Daniel yüzünden iki ve toplamda altı defa ev ile anayol arasında turladığımız için 'Coolidge Kasabası' yazısını görebildiğimizde saat 12.00'dı.

Bir saatlik yolu iki saat on dakikada gelebilmek bile bizim için bir rekordu çünkü bazen annem yolun yarısında telefonunu evde unuttuğunu fark ediyordu ve babam da ona kızamadığından geri dönmek zorunda kalıyordu.

En sonunda kasabanın ormanına en yakın yere geldik ve siyah,parlak demir kapının üstündeki yazıyı gördük.

'Büyük Holden Çiftliği'

Büyükbabam gösterişi pek sevmezdi ama onun benim büyükannem olmayan eşi bayağı süslü ve gıcık bir kadındı.

Ön bahçeyi geçtik,babam arabayı rast gele bir yere park etti ve sonra hepimiz arabadan inince,genç bir görevli babamdan anahtarları alıp arabayı garaja doğru sürdü.Tüm bunlar olurken herkes selamlaşıyordu ve ah,ben de köşede öylece duruyordum.

Bu duruşumun ve pasifliğimin sebebi Luther'a olan üzüntümle ilgili değildi.Normalde de büyükbabamla aram pek iyi sayılmazdı ki,onun beni hatırladığından bile emin değildim.

Yani,Amanda büyükbabamın beşinci karısıydı,başından çok fazla evlilik geçtiği için haliyle fazlaca çocuğu ve fazlaca torunu vardı.Ben onlar arasında dikkat çekmeyen bir taneydim.Robin ise tuhaf olandı,Daniel başarılı bir sporcu olduğu için dikkat çekiyordu ve Mike ve Sath ise her konuda dikkat çeken bir ikiliydi.Bu durumda ben,ailenin en sönük elemanı oluyordum.En azından babamın ailesinin.

Büyükbabam "Hoş geldin Pearl,görüşmeyeli uzun zaman olmuş"derken bana sarılıyordu.Yapmacık bir karşılık verdim.O sırada babam dahil herkes bize bakıyordu ve bu inanılmaz rahatsız ediciydi.Beni bu durumdan kurtaran kişi büyükbabamın onunla yaşayan tek çocuğu ve babamın da üvey kız kardeşi olan Maggie Teyzeydi.

"Hey!Şuna bakın!Dylan eve geri dönmüş!"

Maggie Teyze ve babam gülerek sarılırken büyükbabam ve ben ayrıldık.

"Çok özledim sizi Maggie."

Daha sonra Maggie Teyze anneme sarıldı ve Robin ona yaklaştığında elini Robin'in omzuna atıp "Naber ucube?"dedi.Sonra cebinden telefonunu çıkartıp "Bir fotoğraf çekilelim hadi!"dedi ve annem kolumu tutup beni kendisine çekti ve ben de yapmacık bir gülümseme ile poz verdim.

"Harika oldu!"dedi Maggie Teyze.

Onlar gülerken Amanda büyükbabamın yanında belirip "İçeri girelim,"dedi.Sonra içeri girdik.

Büyükbabamın evi biraz tuhaftı.Sanki mimar önce saray yapmaya karar vermiş sonra da vazgeçip kiliseye çevirmiş gibiydi.İki yanında uzun kuleler vardı büyükbabamın evinin.Ki çiftlikteki tek ev olmamasına rağmen eve benzeyen tek yerdi.

Evin (kilisenin ya da sarayın,her neyse) dış cephesi tamamen beyaza boyanmıştı.Büyük giriş kapısının üzerinde krem renginde bir haç işareti vardı.Evin etrafı kısa boylu ağaçlarla çevrelenmişti.Her şey o kadar kusursuzdu ki sanki bir filmin içinde gibiydik.Ama tabii ki filmlerde insanlar bu kadar doğal olmazdı ve kimsenin benim gibi bir delinin hayatını film olarak çekmeye kalkacağını sanmıyordum.

x x x

Akşam yemeği için büyük salondaki kahverengi uzun masanın etrafında oturuyorduk.

Kafamın içinde dönüp duran düşüncelere engel olmaya çalışıyordum ama onlar kafamı yumruklarcasına daha da çoğalıyorlardı.Her düşünce bir diğerini doğuruyordu ve sanki her biri bir öncekinden daha hırçındı.Keşke düşüncelerimi kısırlaştırabilseydim,diye düşündüm.Sonra kendime bile saçma gelen hayallerimin içinde yüzüp durdum.

"Tımarhaneden Yazıyorum..." #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin