Bölüm 8:"Büyük Maç"

430 30 8
                                    

İnsanlar güvenle ilgili ne düşünüyordu bilmiyordum,nasıl birilerine ihanet ediyorlardı anlamıyordum.Güven,birinin size verebileceği en kutsal üç şeyden biriydi.

 Sevgi.

 Kitap.

 Güven.

 Bunlar insan hayatı için öyle önemliydi ki gözümde,bu üç şey olmadan insan hayatının boş olduğunu düşünüyordum.İnsanlara kolay güvenen biri değildim.Hiçbir zaman da olamamıştım.Fakat güvenimi kazanan nadir insanlardan biri de Luther’dı.Peki onun güveni,ne olacaktı?

 Larissa karşımda Charlie ile öpüşmeye devam ettiğinde sonunda Charlie koridordan yüzüne vuran ışığın vücudum tarafından kesilmesiyle birinin onları izlediğini fark etti.Beni görünce gözleri irileşti ve üzerine kapanan Larissa’yı ittirdi.Larissa tekrar hamle yaptığında Charlie endişeyle bana seslenmek ya da Larissa’yı uyarmak amaçlı adımı söyledi.

 “Pearl?!”

 Kaşlarımı çatıp onları izlemeye daha fazla devam edemeyecektim.

 “İkinizden de iğreniyorum.”dedim hızlıca.Ve sonra burnumdan soluyarak adımlarımı kafeteryaya çevirdim.Arkamdan gelen Charlie “Pearl,yalvarırım dur!”dedi.

 Bunu Luther gibi iyi bir insana nasıl yapabiliyorlardı?Larissa,onun sevgilisiydi.Ailesi kadar değer verdiği,evlilik hayalleri kurduğu tek kız oydu.Sürekli onu mutlu etmek için çabalıyordu.Ve Charlie!O da Luther’ın basketboldan takım arkadaşı ve uzun süredir komşusuydu!Bunu ona nasıl yapabiliyorlardı?

 Ne yapacağımı bilemez bir şekilde koridorda yürümeye devam ettim.Sonra Charlie beni bileğimden tutup kendine çevirdi.

 “Pearl,bekle.”

 “Bırak beni,”dedim sinirle.Bağırmamak ve o aptal serserinin suratına tükürmemek için kendimi zor tutuyordum.Bileğimi saran elinden kurtulduğumda Larissa Charlie’nin omzunun üstünden bana baktı.

 “Nereye gidiyorsun sevimli kız?”dedi o mide bulandırıcı ses tonuyla.Bana hep kibar gelen o İngiliz aksanı,Larissa’nın kirli dudaklarından çıktığında rahatsız edici bir hal alıyordu.

 “Yoksa,biricik aşkına gerçeği mi söyleyeceksin?”

 Hızlanan nefeslerimle ona doğru yürüdüm.

 “Sınırlarını zorlamak istemezsin,tiyatrocu sürtük.”

 Yapmacık bir kahkaha attı ve masum kız rolüne girerek elini Charlie’nin omzuna koydu.

 “Ah,görüyor musun Charlie?Pearl bana sürtük dedi.Ne kadar ayıp.”

 Sağ elimi yumruk yapıp sıktım.Sinirlerime hakim olursam o yumruk sadece tırnaklarımın avuç içime verdiği zararla hatırlanacaktı.Diğer ihtimalde,Larissa bu davranışlarına devam edip sinirlerime hakim olmamı zorlaştırırsa,o yumruk Larissa’nın aptal suratına koca bir darbe olarak inecekti.

Larissa şeytansı gülümsemesiyle beni süzdüğünde Charlie, “Bunu Luther’a söylemeyeceksin,değil mi?”diye sordu.Yüzündeki endişeyi görmem,ondan daha fazla iğrenmeme neden olmuştu.Benim bir şey söylememe fırsat vermeden “Yapamaz,”dedi Larissa.

 “Luther’ı fazla önemsiyor.”

 İçimdeki öfke hızla artmaya devam ederken tüm hücrelerim karşımdaki sürtüğü öldürmemi emrediyordu.

 “Senin önemsediğinden daha fazla,”dedim buruşturduğum suratımla.

 “Sen,onu hiç önemsemiyorsun!Sen koca aptal bir yalancıdan başka bir şey değilsin!Senden iğreniyorum!Bunu ona nasıl yaparsın?!”

"Tımarhaneden Yazıyorum..." #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin