Çarşamba günü Luther ve Daniel öğleden önceki derslere girmeyecekti,çünkü basketbol antrenmanları vardı.Lily ve ben o gün aynı derslere girmiyorduk,Clara gün boyu futbol kampı için Newyork'a giden Jesus'la konuştuğu ve George da Oliver'la takıldığı için yalnız kalmıştım.
Fakat öğle arasından önceki son Fransızca dersinde,tek başıma otururken dersin onuncu dakikasında Oliver sınıfa girdi,geç kaldığı için özür diledi ve her zaman Luther'ın oturduğu yere,yanıma oturdu.
Şaşkındım çünkü onun Fransızca dersi aldığını bile bilmiyordum,yani daha önce fark etmemiştim.
"İki yıl oldu."dedi çantasını sıranın üstüne bırakıp yerleşirken.
"İki yıldır Luther,sen ve ben aynı dersleri alıyoruz ama sen henüz fark edebildin."
Bunu herhangi bir sitemle değil,açıklayıcı bir tavırla söylemişti.Yine de kötü hissettiğim için "Üzgünüm,"dedim.
"Seni fark etmedim çünkü-"
Cümlemi devam ettirmeme izin bile vermedi.
"Çünkü o sırada Luther'ın gözlerinin ne kadar güzel olduğunu düşünmekle meşguldün.İki yıl boyunca.Ve belki de daha fazla."
Bayan Solange şiir okumaya başlamadan hemen önce bu ukala tavrına sinir olduğum için hızlı ve sessiz bir biçimde ona eğilerek konuştum.
"Hayır,seni aptal.Seni fark etmedim çünkü bu dersi önemsiyorum ve Bayan Solange'in güvenini boşa çıkarmamak için bu derste Fransızca'dan başka hiçbir şeyle ilgilenmiyorum."
"Luther'la ilgileniyorsun ama."
Ona aldırmadan şiirleri dinlemeye ve anlamaya çalıştım.Ama gerçekten çok uzun olan ilk şiirde yedi kelime anlayabilmiştim.Şunlardı;
"......güzel.....kalpsiz....çiçek....
....bir kız.....savaş.....kurşun...
.................................kırık........."
İkinci şiiri neredeyse anladığımı düşünüyordum ve Bayan Solange "Bundan ne anladığınızı açıklayın." Dediğinde söz hakkı isteyip ayağa kalktım ve "Bu şiirde anlatılan," derken Bayan Solange dahil tüm sınıf güldü ve Bayan Solange kendine hakim olup "Bu bir şiir değildi,Pearl."dedi.
"Bu bir düz yazıydı ama yine de ne anladığını anlatmak istersen..."
O sırada kapı çaldı.
Bayan Solange "Ah sorumsuzlar..."diye Fransızca söylendi.
Sonra İngilizce "İçeri gel,"dedi.
Beklenmedik bir şekilde,kahramanım Luther içeri girdi.Gülümseyerek Bayan Solange'ye doğru yürüdü ve "Üzgünüm Madam Solange,"dedi ellerini önünde birleştirip.
"Basketbol antrenmanları için sahadaydım ve çalışma henüz bitti.Koç Stark sizin anlayış göstereceğinizi söyledi."
Luther göz kırptı ve Bayan Solange beyaz gömleğini silkeledi.Koç Stark karizmatik bir adamdı ve orta yaşlardaydı bu yüzden dikkatimi çekmiyordu.Fakat Bayan Solange için aynı şeyi söyleyemezdim.O,Fransa'dan Amerika'ya gelmiş,talihsiz güzel bir kadındı.Annemle neredeyse yaşıt olmasına rağmen hala evlenmemişti ve tek tesellisi Koç Stark'ın onunla flörtleşmesiydi.Sanırım.
Bayan Solange düşlere dalmadan hemen önce şöyle dedi:
"Tamam Luther,otur lütfen."
Luther şımarık bir gülüşle bana doğru döndü,yürümeye başlarken bana gülümsüyordu ama gözleri bir saniyeliğine yanımdaki karartıya çevrildiğinde suratından geçen öfke dalgasını Çin'den bile hissedebilirdiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Tımarhaneden Yazıyorum..." #Wattys2018
ChickLit"Sanırım bu benim doğumumdan ölümüme kadar yaşadıklarım arasından,size anlatabileceğim en iyi beş yılım.Lise hayatında yaşadığım şeylerden rehabilitasyonda ve Newark'ta edindiğim tüm tecrübeler,kazalar,yalanlar,hisler,hüzünler ve kahkahalara kadar o...