9. Bölüm

813 47 11
                                    

Merhaba sevgili okurlarım bu kitabı eğlence amaçlı yazıyorum.

Elfin Defne Aslan (Karahanlı)

Artık toplantıyı bitirmek istediğim için son söyleyeceklerimi kafamda kurdum ve konuşmaya başladım. "Zaten Karhanlı'yı ya da ailesini mutlaka tanıyorsunuzdur, esas bilmeniz gereken şey kendisinin öz be öz abim olduğudur..."

Dediğim şey masaya bir bomba etkisi yaratmıştı. Sanki ortaya bir saatli bomba bırakmışım gibi bir hal vardı.

Herkes şaşkınlık ile birbirine bakıyordu. Biraz sindirmelerini bekledikten sonra elimde ki silahın kabzası ile masaya bir kez vurdum.

Ortamda yayılan tok ses ile önce herkes sessizleşti sonra ise herkesin gözü bana dönerken "Şimdi siz kafanızda bir şeyler türetmeden ben anlatayım. Babam Murat Aslan ve eşinin, küçük abim Mert Aslan'dan sonra ne yazık ki çocukları olmadığı için beni evlat ediniyorlar. Olayın esası ve derini bana kalsın, neyse bundan 2 gün önce ben öz ailem olan Karahanlı'lar ile tanıştım. Mert abim ise yaklaşık 1 ay kadar önce tesadüfen tanışmış," diyerek açıkladım.

Solumda duran Emirhan elimi tutarak "Hakkında en hayırlısı neyse o olsun Elfin'im," dedi ve bana göz kırptı.

Eli masanın üzerinde duran Mirza'ya baktığım da elinin yumruk olmuş bir şekilde Emirhan baktığını gördüm.

Kendisi fazlası ile kıskançtı.

Elimi Mirza'nın yumruk yaptığı elinin üzerine koyarak bana bakmasını sağladım. Kafasını bana çevirince göz kırptım ve nasıl bir tepki verdiğine bakmadan önüme döndüm.

Sorulan bir kaç soruyuda cevapladıktan sonra herkes kendi haline dönmüş ve masada yoğun bir sohbet havası oluşmuştu. Mirza'da sohbete katılıyordu ve bu beni oldukça mutlu ediyordu.

Yıllardır ülkelerinde olmadıkları için buranın insanı ile konuşmayı özlemiş gibiydi.

Harbiden bir insan nasıl yıllardır memleketinden uzakta yaşayabilir ki. Ben Aytaç abimi de içinde bulunduran bir şekilde nasıl vatanlarından ayrıkaldıkladırını anlayamıyorum.

Masa koyu bir sohbetin içinde olduğu halde ben onlar ile değilde iç sesim ile konuşuyordum.

İçinde bulunduğumuz odadın kocaman kapıları bir anda sesli bir şekilde açıldı, ışık hızında kafamı çevirip ne olduğuna baktığım da Serhat'ın abisi Sedat'ın bana silah doğrulttuğunu gördüm.

Yerimden hızla kalktım ve tam karşısında durdum. Silahtan korkacak son insan bile değildim.

Mirza yerinden kalktığı gibi yanıma geldi ve önüme geçmeye çalışınca elim ile durmasını işaret ettim ve karşımda ki adama dönüp "Ne oldu Sedat benim mekanıma nasıl bir şey olmuş olabilir ki böyle gitmeyi kendine hak gördün?" diye sordum.

Kırmızı görmüş bir boğa gibi ateş sanıyordu gözleri, kendisini frenlemeye çalışsa da bu pek mümkün değil gibiydi. "Elfin sen nasıl benim seferlerimi, sevkiyatlarımı, para kaynağımı askere söylersin, nasıl beni ihbar edersin?" diye bağırdı. Gözü dönmüştü.

İstediğim şeyin olması ile yavaşça yüzüme bir gülümseme yayıldı. Mekana girerken onun adamlarının birinin paltosuna takip cihazı ve ses dinleme cihazı yerleştirmiştim.

Derin bir nefes aldım ve başımı havaya kaldırıp sabır dileyerek "Bu masaya otururken benim askerler ile bağlantılı olduğumu biliyordunuz. Sadece benim değil babam ve dedem de bağlantılıydı, bunları bilerek geldiniz bu masaya," dediğimde kahkaha attı.

BercesteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin