17. Bölüm

368 31 12
                                    

Merhaba sevgili okurlarım bu kitabı eğlence amaçlı yazıyorum.

Elfin Defne Aslan (Karahanlı)

Gözlerim dolarken taşın üzerinde ki yazıyı okudum ve derin bir iç çekerek "Ben geldim babam," dediğimde bir damla yaş düştü gözümden.

Mert abim bir kaç adım arkamdaydı ama yanıma gelmemiş beni babamla baş başa bırakmıştı.

Zorda olsa bedenime yürüme komutunu verdim ve mezarın mermerine doğru ilerleyip yavaşça oturdum.

Yanımda getirdiğim Kuran-ı Kerim'i çıkarttım ve Yasin suresesi ile birlikte bir kaç dua daha okudum. Ardından ayaklarımın dibinde ki bidondan toprağı suladım ve çapaya gerek duymadan ellerim ile toprağı düzelttim.

Annemin mezarına ise yan gözle bile bakamadım. Bana yaşattığı onca şeyden sonra ona bu merhametim fazla gelirdi.

Ben o kadar merhametli bir insan değildim.

Aklımda ki kötü düşünceleri def ettikten sonra uzun bir süre babamın mezarı ile bakıştım. Hiç bir şey yapmadan öylece baktım.

Daha fazla beklemenin mantığı olmadığı için elimi babamın isminin yazdığı taşa uzattım ve fotoğrafının olduğu kısmı parmaklarım ile okşayarak "Babam, bak ben geldim, biliyorum kaç gündür gelemedim ama inan ki seni çok özledim baba. Bana bıraktığın mektubu okudum. Ben senin kızın değilmişim, biliyorum ki şuan burada olsan 'Elfin'im saçmalama sen benim kızımsın,' derdin. Ama şuan bunu bana inandıracak kimse yok ki baba. Bunu bana tane tane anlatıp saçlarımı okşayacak kimsem yok ki," dedim titreyen sesimle.

Ağlamamak için direniyordum. Lakin kendimi fazla tutabileceğimi hiç ama hiç zannetmiyordum.

Sol gözümden bir damla yaş düştü ama hızla hemen geri sildim ve "Baba aslında ben buraya senden izin almak için geldim," dedim bir anda.

Biraz daha sessizce bekleyip mezar taşına yaklaştım ve alnımı soğup mermere yaslıp sessizce "Biliyorum, benim babam sensin. Ama benim biyolojik babam çok iyi bir insan ve benim ona baba dememi hak ediyor. Ben buradan döndükten sonra onu babam olarak kabul edeceğim umarım bana kırılmazsın babam," diye fısıldadım ve bedenimi mezardan uzaklaştırdım.

Daha fazla burada duramayacağımı anlayınca olabildiğince hızlı bir şekilde ayaklandım.

Arkamı döndüm ve "Hadi gidelim," dedim Mert abimin yüzüne bakmadan. Tam yanından geçip gidecektim ki bir anda kolumu tuttu ve "Sen ağlamadan bir yere gitmiyoruz," dedi.

Bunu beni üzmek için değilde, bana iyi gelmesi için yaptığını zaten biliyordum.

Ardından bedeni hızla kolları arasına aldı ve bana sıkıca sarıldı. Ben de sanki bunu, bu anı bekliyormuşum gibi bir anda göz yaşlarımı ve hıçkırıklarımı serbest bıraktım.

Abimin kolları arasında gıçkıra hıçkıra, ağlıyordum. Mert abim saçlarımı okşuyor ve "Ağla güzelim, ağla biriciğim bu sana iyi gelecek ağla. İçin de dolan ne varsa göz yaşların ile bunları dışarıya at," diyordu.

Yaklaşık 20 dakika kadar orada öylece ağladım. Göz yaşlarım biraz dinince Abim bedenimi yürüterek mezar taşının yanına oturttu kendiside hemen arkama oturdu.

Biraz bekledikten sonra "Baba senin bu kızında hep sümüklü olmuş, bunu artık sevmeyelim," dedi gülerek.

"Abii!"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 5 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BercesteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin