Merhaba sevgili okurlarım bu kitabı eğlence amaçlı yazıyorum.
Elfin Defne Aslan (Karahanlı)
Yemekten sonra hepimiz ayaklanmış ve çardağa oturmaya geçmiştik.
Hepimizden kastım gerçekten hepimiz, Ateş'ler de dahil.
Bu durum beni şaşırtırken çok umursamadım çünkü hala yemeklerin güzelliğindeydi aklım.
Anne yemeği yemiştim ben ya, çok uzun zaman sonra hemde.
Birkaç dakika sonra görevli ablalar çay servisi yapınca gözlerimde kalplerin oluştuğuna emin olarak bir bardak aldım ve içmeye başladı.
"Çaya bu kadar aşık olman hiç hoş değil!"
"Çaya bu kadar aşık olman hiç hoş değil!"
İçtiğim çay boğazımda kalırken Aytaç abim ve Mirza'ya baktım.
İkisi aynı anda aynı şeyi söylemiş ve aynı yüz ifadesi ile bana bakmışlardı.
Ben öksürüken ikisi de aynı andan sırtımı sıvazladılar. Bidaz kendime gelince "Telapati mi yaptınız siz?" diye sordum.
Hepsi bir anda gülmeye başladılar. Agah bey "Büyük abi olunca böyle oluyor demek ki," dedi.
Mirza sanki aklına bir şey gelmiş gibi bana döndü ve "Sen sabah Serhat'a ne dedin?" diye sordu.
Zamansız sorusu karşısında şaşırırken ne dediğimi düşünmeye başladım. Kötü bir şey söylememiştim ki.
"Ne söyledim ki?"
Mirza bana gülümseyerek bakarken Can "Serhat şerefsizi abin benim işimi bozdu dedi, sen de iyi yapmış benim abim dedin ya ondan bahsediyor," dediğinde o anlar aklıma düştü.
Abim demiştim ben değil mi ya, he valla demiştim.
Kendi kendime gülümserken Mirza'ya baktım "E ne var ki bunda?"
Boynunu eğdi ve "Beni abin olarak görüyorsun yani?" diye sordu. Şuan gözümün önünde 28 yaşında bir adam değilde 10 yaşında bir çocuk var gibi hissediyordum.
Bu haline gözüme fazlası ile tatlı gelmişti "Sana geçen günde söylemiştim Mirza ne olursa olsun sen ve kardeşlerin benim abimsiniz, belki ben kabul etmem belki siz ama bu abim olduğunuz gerçeğini değiştirmiyor." dedim.
Gözlerinde öyle parıltılar belirdi ki bir an yıldız yağmuru oluyor zannettim. Fazlasıyla mutlu olmuştu.
Heves ile ayağa kalktı ve beni hızlıca kolları arasına alırken "Kabul etmeyen abiyi siksinler." dedi.
Küfür ettiği için sırtına çok sert olmasa da sert olduğunu düşündüğüm bir şekilde vurdum.
Onu etkilememiş olacak ki "Sinek mi kondu sırtıma?" diye sordu gülerek. Ona öldürücü bakışlar attıktan sonra ayakta durmak garip hissettirdiği için kalktığım yere geri oturdum.
Mirza'da tabii ki hemen yanıma oturdu.
Ortamda ki herkes bizi gülümseyerek izliyordu. Tabii Ateş, Yavuz ve Yiğit dışında herkes, onlar kafalarını telefonlarına gömmüşlerdi.
Ortamda ki sessizlik beni fazlası ile germeye başlamıştı ki Aytaç abimin telefonu çalmaya başladı.
Cebinden çıkartıp baktığımda dayımın aradığını gördüm. "Efendim dayı,"
Dayım hızlı hızlı bir şeyler anlatıyordu ama çok anlaşılmıyordu "Tamam ben birazdan çıkarım, en geç 3 ya da 4 saate orada olurum."
Abim telefonu kapattıktan sonra bize baktı "Ben Elfin ile İstanbul'a dönsem bir mevzu varda."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berceste
Teen FictionElfin Defne 17 yıl sonra bulmuştu gerçek ailesini lakin abilerini bırakıp bilmediği bir aileye gitmek istemiyordu. Ama zorundaydı. Gerçek ailem, aşiret ve mafya kurgusudur.