14.Bölüm

11 1 0
                                    

⭐️İyi okumalar.⭐️

⭐️⭐️⭐️

Sabah ilk iş, iş yerine gitmek olmuştu. Okuldan izinliydim, zaten fazla aksatamazdım, bursum yansın istemiyordum ama yapabileceğim bir şey de yoktu şu an.

Maaşlarımız yarım katı fazlasıyla verilince gerçekten çok mutlu olmuştum. Ufacık bir paraya bile ihtiyacım vardı. İş yerinden çıkıp bankanın yolunu tutmuştum.

Bankadan tüm paramı çekip hesabımı kapattırdım. Zaten pek paramız yoktu bankayla da uğraşmamak için elimde dursun istemiştim bütün paramı.

Eve dönerken bakkaldan evdeki eksikleri de almıştım ve telefonum çalmıştı, arayan Yiğit'ti. Telefonu açıp konuşmasını bekledim, cevap verecek halim yoktu.

"Neredesin Eylül sen?" Dediğinde eve geliyor olduğumu söyleyip, evde konuşalım mı diyerek kapatmıştım. Eve geldiğimde Eren'in onun elini tutarak kapıyı açmaya geldiğini görünce gülümsemiştim.

Birlikte kahvaltı hazırlarken Eren'de oyun oynuyordu. Olanları Yiğit'e anlattığımda gerçekten çok üzülmüştü.

"Eylül biliyorsun, yardım edebileceğim bir şey varsa-" Dediğinde hemen lafını kesmiştim. "Gerek yok, bankadaki para bitti sadece, Eren'in okulu için biriktirdiğim paralar duruyor onlara dokunmam zaten. Kendi okulum için ne olur ne olmaz diye biriktirdiklerim var. Sen dert etme lütfen." Dediğimde masaya reçeli koyarken gördüğüm kişiyle şaşkınca bakmıştım.

"E-Eren açtı kapıyı." Demişti hemen savunmaya geçerken. Furkan bana gözlerini dikmiş bakarken önüme Yiğit geçmiş ve ona yaklaşmıştı.

"Sen yine geldin mi?" Dediğinde Yiğit'in kolunu sertçe çimdikledim. Acıyla inleyip somurtarak bana bakmış ve oflayıp aradan çekilmişti. Furkan onu takmayıp dibimde bitmişti. Eren'i kapı açmaması konusunda tembihlemeliydim, ayrıca o kadar dalmıştık ki konuşmaya kapı sesini duymamıştım bile.

"Konuştuklarınızı duydum, Eylül izin ver yardım edeyim. Ne gereki-" Bu defa Furkan'ın lafını Yiğit kesmişti. Gözlerini dikmiş onu şüpheyle süzmüştü.

"Sen kimsin acaba da böyle özel meselelere karışıyorsun?" Demişti sakin bir sinirle. Gözlerimi yavaşça kapatıp sabır dilendikten sonra aynı yavaşlıkla açtım.

"Ben onun üstüyüm, okulda yani. Ayrıca arkadaşız da, değil mi Eylül? Sen niye buradasın asıl, yok mu okulun falan?" Diye Furkan da ona laf attığında gözlerini kısıp ayaklanmıştı Yiğit.

"Okul falan yok, bitti benim okul. İki yıllık bir okuldu, Eylül'le yaşıtım zaten. Bizden iki yaş büyüksün diye sana saygı falan duymamı bekleme tamam mı?" Diye sesini yükselttiğinde oflayıp tam bir şey söylemeye hazırlanan Furkan'ın bileğini tuttum.

"Furkan, Yiğit tamam sakin olun. İkinizden de yardım istemiyorum lütfen biraz sakin olun. Eren görürse korkar." Dediğimde ikisi de bana bakıp susmuşlardı.

Furkan'ı da çekip oturmasını söylediğimde bakışlarını uzunca bir süre suratımda gezdirmişti. Sonra da oturmuş, Yiğit'e bakmama çabasındaydı. Yiğit'te aynı şekilde elindeki çatalla masaya şekiller çiziyordu.

Sanki küçük çocuklarmış da onları azarlamışım gibi davranıyorlardı şu an ve ikisi de çok şirin duruyordu. Onları boş verip Eren'i almak için odaya gittim ve televizyonu kapatıp miniğimi kucağıma alıp mutfağa geçtim.

Kahvaltı yaparken ikilinin sürekli birbirlerine ters bakışlar atması eşliğinde Eren'i beslemiştim. İkisini bir yerde sakin tutmam zor olacaktı.

"Ben doydum, okula gelecek misin Eylül?" Furkan'a çevirdim bakışlarımı. Olumsuz anlamda salladım başımı.

"Bir hafta izinliyim, iş falan bulsam iyi olacak, aslında Eren hasta diye izin almıştım ama Eren'e sen bakarsın değil mi Yiğit, ben iş ararken?" Diyerek son cümleyi Yiğit'e söylediğimde gülerek onaylamıştı beni.

"Seve seve bakarım. Soru mu bu da?" Demişti Eren'in tombul yanaklarını sıkarak. Eren gülüp kollarını boynuma dolayıp yüzünü saklamıştı.

"Görüşürüz o zaman Eylül. Eren gel bakalım sarılalım." Eren hemen Furkan'a gitmiş ve sarılmıştı minik kollarıyla. Yiğit onu umursamadan yemeye devam etmişti. Furkan'ı uğurlayıp tekrar içeri dönmüştüm. Bu hafta gerçekten yoğun geçecek gibiydi.

⭐️⭐️⭐️

⭐️Yorumlarınızı bekliyorum.⭐️

Toprak Kokusu ⭐️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin