⭐️İyi okumalar.⭐️
⭐️⭐️⭐️
Hafta boyunca bulaşıkçılık dahil her türlü iş yapmıştım ve günlük işler harici doğru düzgün bir iş bulamamıştım bile. Okuldan aldığım izin de bitmişti ve izinsiz aksatırsam bursum yanardı. Eren'e Yiğit bakıyordu ve zaten artık İstanbul'da yaşayacaktı, bu yüzden de yurt dışındaki eşyalarını benim eve getirtmişti.
O misafir odasını onun odası yapmıştık ve benim için çok iyi olmuştu bir ev arkadaşımın olması da. Mahallede bazı teyzeler birlikte yaşamamızı onaylamasa da umrumda değildi, onları takacak durumda hiç değildim.
"Çok yorgun görünüyorsun, gel yiyecek bir şeyler hazırladım sana. Senin yaptıkların kadar güzel olmasa da oldu bir şeyler işte." Demişti samimi bir şekilde gülümseyip. Geldiğinden beri bana her gün yemek hazırlıyordu ve kendini yoruyordu. Evi de temizliyordu sürekli ve bu durum hiç hoşuma gitmiyordu.
"Yiğit, gerçekten niye uğraşıyorsun? Ben geldikçe bir şeyler yaparım. Yorma sen kendini, zaten böyle sana iş yaptırıyormuşum gibi hissediyorum." Dediğimde elimi tutmuş ve gözlerime bakmıştı samimi bir şekilde.
"Eylül, asıl sen yapma böyle. Arkadaş değil miyiz biz? Sana yardımcı olmamın nesi yanlış? Ayrıca kaldığım evi temizleyip yemek yapmam yanlış bir şey mi? O zaman ben kendime başka bir ev bulayım, gideyim buradan." Dediğinde hemen itiraz etmeye başladım.
"Hayır, saçmalama ne gitmesi? Lütfen Yiğit, sadece seni yoruyormuşum gibi hissediyorum, o yüzden öyle dedim. Gitme, lütfen." Dediğimde gülümsemiş ve elimi bırakmıştı.
"Tamam o zaman, evinde kalmamın karşılığı olarak kira niyetine para istemedin bari bırak bunu yapayım." Dediğinde bıkkınca onayladım. En iyisi daha kurcalamamaktı, yoksa gidebilirdi ve ben bunu hiç istemiyordum.
"Eren'i getireyim. Sen otur." Hemen masaya oturmuş, yemeye başlamıştım. Eren'i alıp gelmiş ve yemeye başlamıştık. Güle eğlene yiyorduk ama içim bir tuhaftı. Hem iş ve para konusu vardı hem de bu hafta Furkan'ı hiç görmemiştim. Özlemiş miydim? Ya da varlığına mı alışmıştım bilmiyorum.
Yemeği yedikten sonra Eren hemen oyuncaklarıyla oynamaya gitmiş, Yiğit telefona dikkatini vermiş bir şeyler yapıyordu. Ben de masayı toparlıyordum.
"Hadi be! Ya ne lanet şeysin!" Dediğinde anlamazca ona bakmıştım. Bir sorun mu vardı? "Yiğit? Bir şey mi oldu?" Dediğimde telefonun ekranını bana çevirmişti.
"Ya şu bölümü bir geçemedim! Sen bitirmiştin bu oyunu, geçsene." Demişti çok ciddi bir şeyden bahseder gibi. Gülüp almıştım ve oynamaya başlamıştım. İlk oynayışta yanmıştım, gerçekten zor bir bölümdü.
İkinci oynayışta geçmiştim. Telefonu ona verdiğimde abartılı şaşırma sesleri çıkarıp yanağıma öpücük kondurmuştu.
Gülüp diğer leveli de geçmemi istemişti. Onda bayağı zorlanmıştım ama en sonunda geçmek üzereyken zil çalmıştı.
"Kapıya bak." Demiş ve oynamamı hiç bozmamıştım. Bölümü sonunda geçebildiğimde sevinçle "İşte bu be!" diye bağırıp telefonu masaya bırakmıştım. O sırada kimin geldiğine bakmak için salona geçecektim ki tam önümdeki bedenle irkilerek ona bakmaya başlamıştım.
Gelen Furkan'dı. Onu gerçekten özlemiştim, yokluğu o kadar net hissediliyordu ki özlemedim diye kendimi falan da kandırmayacaktım.
"Selam." Dediğinde cevap veremedim. Sadece ben ona öylece sessizce bakıyordum, o da bana aynı şekilde bakıyordu ama o gülümsüyordu. Ona gülmek çok yakışıyordu, bunu hiç söylemiş miydim?
"Sen şaşırdın tabii haklı olarak." Dediğinde bu kadar şaşırmama anlam veremesem de asıl özlediğim için konuşmadan ona bakıyordum.
Furkan'ı ilk gördüğümde ondan nefret etmiştim. Sonralardan alışmıştım ve iyi biri olduğuna kanaat getirmiştim. Şimdi ise ona çok fazla alışmıştım, çevremde onu görmeyi özler olmuştum. Yanıma gelip kollarını bana sarmış ve başını boynuma gömmüştü.
⭐️⭐️⭐️
⭐️Yorumlarınızı bekliyorum.⭐️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Toprak Kokusu ⭐️
Novela Juvenil"Ölmek için doğmuştur insan, o yüzden bayılır yağmur sonrası toprak kokusuna..."