⭐️İyi okumalar!⭐️
⭐️⭐️⭐️
Yanına gidip oturduğumda bana bakıp gülümsemişti. Telefonunu eline alıp önce ona sonra da bana bir bakış atıp kalktığında ben de kalkmıştım.
"Ben gideyim, Yiğit pek ısınamadı bana mağlum." Dediğinde ani refleksle bileğini tuttum. Bileğini tutan elime bakıp tekrar yüzüme çevirmişti bakışlarını.
"Sana oturma odasına yatak hazırladım. Gitme şimdi, burada kal istersen." Demiştim burada kalmasını çok istediğimi belli ederken. Hafif gülüp elini yukarı kaldırıp başını da kısa bir an yukarı kaldırıp indirmişti.
"Yukarı mı gitmeyeyim? Bir üst kattayım sonuçta. Yoksa burada kalmamı mı istiyorsun?" Diye sırıtarak sorduğunda gözlerimi arkasında kalan herhangi bir yere çevirdiğimde üzerime eğilmiş, fısıldayarak sormuştu.
"Hım? Utandın mı yoksa?" Dediğinde bakışlarımı hemen yüzüne çıkartmıştım. Gitmesini istemiyordum ama nasıl söyleyebilirdim ki? Hatta az önceki gibi onunla uyumak istiyordum.
"Burada kal lütfen. Yiğit'i sorun etme." Dediğimde gülümsemiş ve yatağıma bakmıştı. Yatağa oturup onaylamıştı.
"Birlikte yatacaksak kalacağım ama yoksa ne gerek var canım burada kalmaya? Sonuçta ha üst kat ha oturma odası." Diye söylenircesine konuşunca gülüp onaylamış ve beklemesini söylemiştim.
Yiğit'in odasına gidip dolabından temiz bir pijama takımı bulup masaya koymuştum. Yiğit üzerine hiçbir şey giymeden yatmış ve üzerini açmıştı. Sonbaharda ateş falan basmıştı sanırım, bu yüzden açtığı üstünü kapatıp sessizce kıyafetleri de alıp odadan çıkmıştım.
Tekrar odama döndüğümde Furkan panomdan çıkardığı tek aile fotoğrafımıza bakıyordu gülümseyerek. Eren doğduğu gün çekilmiş bir fotoğrafımızdı.
"Ah, kusura bakma. Eren'le olan fotoğraflarına bakıyordum birden karşıma çıkınca merak ettim." Demişti mahçup bir sesle. Gülümseyip sorun olmadığını söyleyip yanına gittiğimde fotoğrafı eskisi gibi diğer fotoğrafların altına saklamıştım.
"Sorun değil, pek sevdiğim söylenemez zaten." Dediğimde kaşlarını çatmıştı hafifçe.
"Neden ki? Y-yani özel bir şeyse anlatmayabilirsin tabii ki, ne zaman istersen dinlerim seni." Dediğinde yüzüm istemsizce asılmıştı.
"Beni hiç sevmezlerdi. Annem hiç gülmemiştir mesela bana. Babam da, bir kere bile sarılmamışlardır. Erkek olmadığım içindi bir de tüm bu yaptıkları. Onların yaptıkları tek güzel şey Eren." Dediğimde şefkatli bir tebessüm etmişti. Beni dövdüklerini söylememiştim.
"Eren ailesini tanıyor mu peki?" Diye ilgiyle sorduğunda bakışlarımı kaçırmıştım. Elini çeneme koyup yüzümü kaldırmış, ona bakmamı sağlamıştı.
"Bilmiyor değil mi?" Demiş, yüzümü inceledikten sonra tekrar devam etmişti. "Bilmesi gerekiyor Eylül, biliyorsun değil mi?" Dediğinde başımı sallamıştım onaylar anlamda.
"İstediğin zaman yardım edebilirim, iste yeter." Dediğinde gözlerimin dolmasına mani olamadan onaylamıştım yine.
"Teşekkür ederim." Diyebilmiştim sadece. Furkan masumca gülümseyip gözümden damlayan tek gözyaşımı baş parmağıyla silip alnıma minik bir öpücük kondurmuştu.
Heyecanlanarak kıpırdandığımda gülümseyen yüzüyle karşılaşmıştım. Sonrasında masaya bıraktığım kıyafetlere bakıp geri çekildim yavaşça.
"Sen giyin, ben de odadaki yatağı toparlayayım." Dediğimde onaylamıştı ve ben de hemen odadan çıkmıştım. Sanki bütün vücudumdaki kan yanaklarıma toplanmış gibi yanıyordu yanaklarım. Tamam biraz abartı gibi olsa da çok sıcaktı şu an.
Umursamamaya çalışarak yatağı toparlayıp yine sessizce Yiğit'in odasına girip elimdeki örtüleri yatak eşyalarının olduğu dolaba koydum. Yine aynı yavaşlıkla çıkıp kapıyı da sessizce kapatmıştım.
Odaya gitmem gerekiyordu belki ama giyinmediyse bu defa daha çok utanacaktım. O yüzden birazcık beklemeye karar verdim. Bir süre sonra odanın kapısı açılmış Yiğit'in pijamalarıyla karşımda duran Furkan'a bakınca gülmemek için zor durmuştum.
Yiğit çocuksu bir karaktere sahip olduğu için pijamaları da sevimliydi. Ve Furkan'da tam zıttı bir karakterdi, erkeksi ve yakışıklıydı. Siyah ve gri giyinirdi genelde. Bu yüzden üzerindeki mavi bulutlu pijamalarla çok sevimli olmuştu.
⭐️⭐️⭐️
⭐️Yorumlarınızı bekliyorum.⭐️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Toprak Kokusu ⭐️
Novela Juvenil"Ölmek için doğmuştur insan, o yüzden bayılır yağmur sonrası toprak kokusuna..."