14.BÖLÜM:
"JİYAN OL"
Sanırım bu sefer yayımlayı başarırsam kalkıp bu saatte halay çekeceğim.
Keyifli okumalar 🥰
Oy ve yorumlarınızı beklerim.
İnsanlar güçsüz oldukları için ağlamazlar, çok uzun zamandır güçlü oldukları için ağlarlar.
T. S. Eliot...
.....
Yaz yağmurları niye yağar ki diye düşünür dururdum bazen, yani bir kaç sene öncesine kadar. Bilimsel açıklamasını bilmeme rağmen şu an kendimden bir parça görüyor gibiyim.Sıcaklara dayanamama.
Bunalım.
Ve benden eklenen bir dayanamama içgüdüsü. Dayanmak... Ne hoş bir kelime. Dayanmak bir umuttur. Yaz yağmurunun bizi o kavurucu sıcaktan bir kaç dakika da olsa kurtarması gibi. Umut kırıntısı değil miydi bu?
Ne güzel bir benzerlik... Aslında değil. Umut bir dayanaktır. Dayanma gücüdür. İşte sen bunu başarırsan umudun işe yarar. Başaramazsan ne anlamı kalır emeğin, gücün ve dayanmanın.
Lakin başlamak zordur. Başlamak demek bunların hepsini barındırmak demek. İnanmak demek. Lakin bazen, inansan, hatta ne kadar yıpransan bile o istek ve umut içinde ukde kalır çünkü kader bazen çizgisini çeker ve tüm gücü, umudu, dayanmayı bile bir urgana geçirir, seni bir hiç eder. Kaderine mahkûm eder. Kimsesiz, öksüz ve yarı ölü bir şekilde.
Kendimi bu kadere mahkûm hissediyordum. Parmaklıklar arasına atılmış gibi hissediyorum. Belki de öyledir, belki de bu sabahın zifiri karanlığında beni kabuslar içinde uyanmama şahitlik eden bu oda, bir oda görünümlü parmaklıkların arasıdır.
Bilmiyordum. Ben hiç bir şey bilmiyordum bu ara. Belki bilseydim bu kadar inanmazdım zaten insanlara. Ya da ona...
Yattığım yerde daha fazla kalmak istemiyordum. Daha doğrusu burada kalmak istemiyordum. Yattıktan neredeyse bir iki saat sonra kabuslarla uyanmıştım. Evet, kabus. Annem ve ben. Lakin annemin ve benim elimde bir bebek vardı. Annemin kucağında olan bendim, peki benim kucağımda olan bebek kimindi?
En korkutucu olanı niye kanlar içerisindeydi? Ben niye üzülüyordum? Annem niye üzgündü ve ben niye onun kucağında ölünce, benim kucağımdaki bebekte ölmüştü? Annem buna niye mutluydu?
Evet, yine kendi kedime evhamlar ürettiğime kafayı yemeye başlamışım demek ki. Zaten kaç saattir tek yaptığım plan nasıl olacak ve ben bu süre zarfında şu an yatakta yatan mahlûkatı kendimden nasıl uzak tutacaktım?
Ben korkuyordum. Özellikle şu an annemle konuşmak istiyordum. Onun üzerinde de kan lekeleri vardı. Yoksa Defne mi doğum yapmıştı?
Sanırım hâlâ şu kabusun etkisinden çıkamadım. Bir saat sonra annemleri tekrar arayacaktım. Bu saatte belki yorgun olduğu için ya da düşündüğüm gibi eminim ki tüm gece uykusuz kalmış beni düşünmekten ve uyuyamamıştır. Acaba oralarda ne oluyor?
Derin bir nefes alarak saate baktım. Sabahın yedisiydi. Üzerimi değiştirmeden aşağıdan su almam daha iyi olurdu çünkü susuzluktan her an tahtalı köyü boylayabilirdim.
Ya da en iyisi mi buraya su getirmemekti. Belki o şahıs bana yaklaşır ve su bahanesiyle kaçardım. Bunun adı tam olarak çaresizlikti. Her şeyden korkmaktı ve ben bunu dibine kadar yaşıyordum. Korku...
![](https://img.wattpad.com/cover/360254699-288-k348952.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
URGANA GEÇİRİLEN DÜŞÜNCELER
Ficção AdolescenteHikayede kan, şiddet, vahşet, töre ve berdel gibi türlü şeyler mevcuttur!!! Direniş vardır hayatımızda. Her şeyin ne olduğunu bile bile direnmektir yaşamak bazen. 15 yaşında hayatı mahvolan bir insandı dicle. Töre adı altında umudu öldürülen insanl...