Yazar'dan;
"Annecim sen yine neden odaya kapattın kendini? Çizgi film açtım onu da izlememişsin."
"Canım istemiyor." Yatağın ucuna oturup oğlunun saçlarını okşamaya başladı Irmak.
"Hasta mı oluyorsun yoksa? Boğazın falan acımıyor değil mi?" Yiğit yatakta oturur pozisyona geldi hemen.
"Hayır. Ben sana küstüm aslında.."
"Baban yüzünden mi? Ama konuştuk biz o konuyu anlattım ben sana."
"Hayır. Hem ben anlıyorum babam dayımın yanına gitti ve bir daha onu göremeyeceğim ama sen benim yanımdasın ve ben bu yüzden çok mutluyum."
"E niye küssün o zaman anneye?"
"Çünkü burada hiç arkadaşım yok. Misafirlerin geldiği gün Jale abla ile tanışmıştım ama ona kızdın ve o da çıkıp gitti. Sana söyledim o kötü biri değil diye ama bana kızıp konuyu açmamamı istedin. Ben de bu yüzden sana küsüm!"
"Ama bir tanem o kadın bizim hiç bir şeyimiz değilki öyle istediğin zaman göremezsin onu."
"Özür dilemen için akrabamız mı olması gerekiyor?"
"Bak sen şu küçük prense. Büyümüşte annesine akıllar veriyor."
"Ona çok kaba davrandın anne. Bana hep nezaketli ol diyorsun ama sen tam tersini yapıyorsun. Madem büyükler kaba davranıyor çocuklar neden nezaketli olmak zorunda?"
"Hmm bak bu konuya verebilecek bir cevabı yok annenin. Çünkü küçük prens sonuna kadar haklı..Evet ben Jale ablana biraz kaba davranmış olabilirim ama bilerek yapmadımki. O an hatırlamak istemediğim bazı üzücü şeyleri hatırlamıştım ve kendimi çok üzgün hissediyordum. İnsanlar üzgün anlarındayken bazen huysuz olabiliyorlar. Hani masaldaki beyaz kedinin patisi yaralanmıştı ya bu yüzden kimseyi yaklaştırmıyordu yanına ve huysuz davranıyordu. Bana da öyle oldu işte."
"O zaman özür dilemeye gidelim Jale abladan. Hem o Atlas abimi tanıyor o yüzden onunla arkadaş olmamda bir sakınca yok bence."
"İyide oğlum o çocuk değilki benden bile büyük koca bir kadın ne konuşacaksınki onunla."
"Benimle oynayacağını söylemişti. Sen de büyüksün benden ama oynuyoruz..Jale ablayla da oyun oynayacağız. Hem ona resimlerimi gösterecektim daha."
"İyi peki madem o zaman Jale ablaya gidip ondan özür dileyelim."
"Sahiden mi?"
"Sahiden tabii. Ayrıca teşekkür ederim bana hatamı söylediğin için..
Doğru söylüyorsun o şekilde davranmamam gerekiyordu Jale ablana. Birazdan Atlas abin kahveye gelecek ondan Jale'nin evinin adresini öğrenirim sonra birlikte gideriz tamam mı? Asma bakayım sen de yüzünü.""İşte benim canım annem." Diyerek yatakta defalarca zıpladı. Ardından annesine sarıldı sıkı sıkı.
***
"Ee daha iyi misin? Cenazeden sonra pek konuşamadık."
"Kusura bakma Atlas ya seni de mahçup ettim arkadaşlarına karşı."
"Yani açık konuşacağım Jale'ye gerçekten haksızlık yaptın. Yiğit'in üzerini değiştirmesini ondan ben istedim. Havalar soğuk zaten üşütmesin dedim çocuk.."
"Biliyorum ve anlıyorum seni ama o an duygusal bir patlama yaşıyordum işte içimde. Anlatmıştım sana zaten Yiğit için duygularımı dışa vuramadım diye..Birde ne olursa olsun sonuçta yabancı birisi o ve-"
"Ve sen de Yiğit'i Jale'ye karşı korumak istedin bunu da anlıyorum. Ama Jale Yiğit'e zarar verecek son kişi bile değil. Neden biliyor musun? Çünkü bir zamanlar o da bir anneydi. Çocuğunu doğuramamış olabilir, belki bir daha anne olma şansı bile olmayabilir ama bu onun bir çocuğu isteyerek yada istemeyerek zarar vereceği anlamına gelmiyor. Her doğuranın anne olmadığı gibi her doğuramayana da anne değil gözüyle bakamayız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Körü [bxb]
General FictionAtlas, beş senedir ölen kocasının hayaleti ile konuşuyordu. Ailesi ise onun yeni bir hayata başlaması, yeniden sevip, acılarını unutması için görücü usulü bir buluşma ayarlamıştı..🥀