Yazar'dan;
Kardeşinin odasının önüne gelip kapıyı iki kez tıklattı Atlas. Ardından hafifçe aralayıp kafasını gösterdi..
"Gelebilir miyim müsait misin?"
"Geldin mi? Gelsene çok merak ettik seni." Odaya adımlayıp yatakta moralsizce oturan kardeşinin yanına oturdu Atlas.
"Annemle babama söylediklerini duydum."
"Duydun mu? Sen orda mıydın?"
"Yeni gelmiştim kapıda ayakkabılarımı çıkarırken sesiniz kapının oraya geliyordu. Ben de kulak misafiri oldum diyelim.."
"Ben eğer seni üzecek birşey söylediysem özür dilerim abi. Ama tutamadım işte kendimi daha fazla."
"Asıl benim sana teşekkür etmem gerek. İstesem bu kadar iyi bir şekilde konuşamaz, hissettiklerimi dile getiremezdim."
Yıllardır ne yaşadığını kimsenin bilmediğini, tahmin etmeye çalışmadığını düşünmüştü Atlas. Oysa kardeşi, abisinin içinde kopan fırtınaları en iyi gören kişiydi.
"Birde ben bilmiyordum beni bu kadar iyi gözlemlediğini. Bunun için de ayrıca teşekkür ederim çünkü yaşadıklarımı birinin görüyor olması bana şuan o kadar iyi geliyor ki..Hele üstelik bu kişinin kardeşim olduğunu bilmek..Biliyorum son beş senede belki sana iyi bir abi olamadım sana ama seni çok sevdiğimi biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum tabii ki. Ayrıca abilik yada kardeşlik zaman aşımına uğrayabilen bir şey değilki. Ben hep buradayım ve senin de orada olduğunu biliyorum.."
"Okul ve dersler yolunda gidiyor mu bakayım?"
"Yolunda her şey abiciğim. Sen iyi ol da birde bizi merak etme."
"Bana iyi ol demeyi bırakabilir misiniz artık lütfen? Ben olabildiğim en iyi halimdeyim..Elimden ancak bu kadarı geliyor."
"Peki abi kusura bakma." Dedikten sonra kısa bir sessizlik çöktü ortama. Fakat İrem'in sürekli huzursuzca kıpırdanışları Atlas'ın gözünden kaçmadı.
"Hadi söyle."
"N-nasıl? Anlamadım."
"Söyle söyle. Bir şey söylemek istiyorsun belli deminden kıpırdanıp duruyorsun."
"Ne kadar da iyi tanıyorsun beni." Dedi gülümseyerek.
"Herhalde kızım. O kadar da değil.."
"Ya aslında söylemek değilde sormak istediğim bir şey var"
"Hadi sor bakalım neymiş."
"Abi."
"Dinliyorum canım."
"Gerçekten Ilgaz abiyi görüyor musun? Konuşuyor musun onunla?"
"Konuşuyorum." Dedi gayet normal bir şeyden bahseder gibi. Aslında Atlas'a göre bu o kadar normaldi ki..Fakat ailesinden kimsenin bunu anlayacağını düşünmüyordu.
"Rüyanda falan mı- Yani nasıl görüyorsun?"
"Rüyamda da görüyorum. Her bir anında yanımda Ilgaz hiç bırakmıyor ki beni."
"Peki gerçekten annemin seni gördüğü gibi gündüz vakti konuştun mu Ilgaz abi ile."
"Konuştum. Hatta bu durum yıllardır devam ediyor."
"............."
"Sana çok karmaşık geliyor olabilir. Bak ben delirmedim tamam mı? Yani Ilgaz abinin öldüğünün, bir daha geri gelmeyeceğinin ben de farkındayım. Şimdi buna istersen doğa üstü bir durum de, istersen fantastik bir olay olarak değerlendir. Adına ne dersen de kısaca..Ama ben o günden bu yana Ilgaz ile her zaman konuşuyorum. Ha dokunamıyorum, sarılamıyorum o ayrı."
"Ruhu ile konuşuyorsun yani."
"Evet. Sadece ben görüyorum çünkü benim dışımda onu bu kadar özleyen, göz yaşı hiç dinmeyen başka biri yok. Annesi de çok üzülüyor, çok özlüyor ama onun bir evladı, torunu falan var ve hayatına devam etmek zorunda..Ama ben edemedim, yapamadım işte. Ilgaz da bu yüzden gidemiyor.."
"Bir film izlemiştik hani beraber hatırlıyor musun? Çok uzun zaman önceydi..Hani kadın ölüyordu ama ruhu arafta kaldığı için eşini ve çocuklarını terkedemiyordu."
"Tam olarak öyle bir durum sanırım. Bunun Ilgaz da farkında üstelik. Burada mutlu olmadığının, ruhunun sıkışıp kaldığının farkındayım ama olmuyor, ona bir türlü veda edemiyorum..Zaten biraz toparlayabildiysem bu da Ilgaz sayesinde. O söyledi yeniden çalışmam gerektiğini, kendimi toparlamamı hatta buraya da taşınmamı."
"Peki buraya da geliyor mu?"
"Yok buraya gelmiyor. Onu sadece kendi evimizde görebiliyorum."
"Anladım."
Sıkıntılı bir nefes verip anlatmaya devam etti Atlas.
"Bilmiyorum..Uzun süre ben de yaşananların gerçekliğini sorguladım. Eğer bu delirmemem için beynimin kendini korumak adına uydurduğu bir savunma mekanizması ise yine de bitsin istemedim. Ama sonra yalnız olmadığımı, köpeğimizin de onu gördüğünü anladım. Yani bu durumda bir zihinim bir oyunu olamaz."
"Ama Ilgaz abinin ruhu gerçekten sıkışıp kalmışsa böyle devam edemezsinki. Onun da huzura ermesi gerekmez mi? Seneler oldu bak."
"Peki ben nasıl devam edeceğim onu özgür bırakırsam? Bencilce mi? Evet bencilce. Ama ben onun içinde olmadığı bir hayatı hayal etmedim ki onu tanıdığım günden bu yana." Yine ağlamaya başlarken öne doğru bir hamle yapıp abisinin boynuna sıkı sıkı sarıldı İrem.
Söylenecek hiç bir sözün, hiç bir tesellinin bu derde derman olmayacağını ikisi de bildiğinden bir süre sarılı halde kaldılar.
Ve Atlas kardeşinin omuzunda ağlamaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Körü [bxb]
Fiksi UmumAtlas, beş senedir ölen kocasının hayaleti ile konuşuyordu. Ailesi ise onun yeni bir hayata başlaması, yeniden sevip, acılarını unutması için görücü usulü bir buluşma ayarlamıştı..🥀