Yazar'dan;
Atlas'ın yanından öylece geçip odasına yürüdü babası. Atlas ise sinirle salona gidip yemek masasının başına dikildi."Bu doktor mevzusu bir daha açılmayacak demedim mi ben size?"
"Atlas bir dinle annec-"
"Dinlemek falan istemiyorum! Babamı da gerip duruyorsunuz bu konu yüzünden sürekli. Bak anne ben evimizdeki hayatımızı bırakıp buraya geldim, üzülüyorsunuz, üzülmeyin dedim sizinle de yaşayayım dedim ama böyle yapacaksanız eğer ben geri döneceğim."
"Babanın ne düşündüğü benim pek umrumda değil kusura bakmasın o da. Eğer söz konusu çocuklarımsa benim ilk görevim anne olmak Atlas bunu kardeşin de sen de iyi biliyorsunuz. Ve ben bir anne olarak senin iyi olmanı istiyorum."
"Ben zaten iyiyim anne. Tamam yaşadım bir felaket ama ayağa kalktım işte. İşime geri döndüm, eski hayatıma geri dönmeye çalışıyorum, birkaç haftalıkta olsa yanınıza geldim. Benden daha nasıl bir değişim bekliyorsun Allah aşkına?"
"Bak Erol amcana bir görün en azından. Belki bir faydası-"
"Neyin faydası dokunacak Allah aşkına anne? Benim psikyatristte ne işim var deli miyim ben? Bunu mu ima etmeye çalışıyorsun nedir?"
"Hayır tabii ki oğlum ama sen de Ilgaz'ın ölümünü kabul etmediğini itiraf et artık. Susayım diyorum konuşmayayım diyorum ama öylesi de olmuyor."
"Anne, abi lütfen yapmayın."
"İrem bizi Atlas ile yalnız bırakır mısın kızım?"
"Hayır anne bırakamam. Birşey söyleyeceksin ve gidecek abim." Kardeşinin üzgün ve endişeli bakışlarına doğru bir adım atıp yüzünü avuçları arasına aldı Atlas.
"Hadi sen odana çık güzelim benim. Söz veriyorum gitmeyeceğim bir yere tamam mı? Biz annemle biraz baş başa konuşalım." Yirmili yaşlarının başındaki genç kız, abisinin söylediklerini sakince onaylayıp ayrıldı salondan.
Onun gittiğine emin olduktan sonra tekrar annesine döndü yüzünü Atlas.
"Senin için söylemesi ne kadar kolay değil mi anne? Ilgaz öldü..Evet öldü, bırakıp gitti beni. Bunu böyle süerkli dile getirince daha mı iyi hissedeceğim zannediyorsun?"
"Tek mesele bu değil. Daha demin bile bizim evimiz diye bahsettin o evden. Oysa orası sadece senin evin çünkü sen artık o evde yalnız yaşıyorsun."
"Hayır orası bizim evimiz. Çünkü biri öldü diye o hiç olmamış gibi davranamayız tamam mı? O Ilgaz değil ben de olabilirdim anne. Ne yapacaktın o zaman? Neyim var neyim yok tüm eşyalarımı toplayıp atacak mıydın, unutacak mıydın beni hemen, yok mu sayacaktın?"
"Konuyu çarpıtma Atlas, ikisi farklı şeyler. Evlat sevgisi ile aşk acısını bir tutamazsın."
"Tutmuyorum zaten. Sadece anlayış bekliyorum. Ben canımın yarısını verdim anne toprağa. Farkında değil miyim sanıyorsun berbat halimin? Beş koca sene geçmiş olabilir evet ama benim için akmıyor şu lanet zaman! Ben hâlâ o günde kaldım..Onu son kez gördüğüm, öptüğüm, ona veda ettiğim o lanet günde kaldım."
Dedi ağlayarak. Göz yaşının dindiği tek an yoktu Atlas'ın. Ve şimdi evlerinden, anılarından uzaklaşıp aile evine dönse bile yine bir şekilde onun için gözyaşları akıtmaya başlamıştı.
"Emin misin veda ettiğine?"
"Ne demek istiyorsun sen? Birşey ima ediyorsan yapma, açık açık söyle! İmaları sevmediğimi biliyorsun."
"Peki oğlum. Madem açık konuşalım istiyorsun konuşalım; Sana birkaç gün kalmaya geldiğim gün odanda seni kendi kendine konuşurken gördüm. Üstelik gülüyordun, seni çok özledim diyordun karşında biri olmamasına rağmen. Ilgazdı değil mi o? Onu görmeye başladın üzüntüden.."
"............."
"Neden susuyorsun? Madem delirmedin o zaman yalan desene hadi."
"Görmüşsün işte neyini inkar edeceğim ki?"
"Ha doğru yani. Oğlum öldü Ilgaz öldü bunun farkında mısın? Ölüler konuşamaz, gelemez, bize görünemezler bu sağlıklı bir durum değil. Sen nasıl normal bir şeymiş gibi tepkiler veriyorsun?"
"Çünkü normal bir durum ve sen bunu anlayamazsın! Eğer birini kendi canından bile çok seviyorsan görürsün! O hayattayken biz birbirimizi, birbirimizin uğruna ölecek kadar çok sevdik. O yüzden ölülerin insanlara görünmemesi ile Ilgaz'ın beni ziyarete gelmesini bir tutamazsın tamam mı? O beni bırakamadığı için geliyor..Kokusunu duymadığım her gün nefes alamadığımı bildiği için, onsuz geçen her günün cehennem azabından farksız olduğunu bildiği için geliyor. Sen ise saçma sapan anti-depresan ilaçlar ile uyuşmamı istiyorsun benden."
Bu kez Atlas konuşuyor, annesi Seray hanım ise dinliyordu araya girmeden.
"Sen benim delirdiğimi düşünüyorsun ya. Sana bir gerçekten bahsedeyim ister misin? Düşündüğünün tam aksine şuan bir tımarhane odasında yatmıyorsam eğer bu Ilgaz sayesinde. Çünkü ben yataklardan bile çıkacak gücü kendimde bulamazken bana devam etmem, ayağa kalkmam için o gücü Ilgaz verdi. Benimle konuşmaya başlamasa, benim için gelmese ben şuan aklını kaybetmiş, yaşayan bir ölüden ibaret olacaktım. Senin anlayacağın hayattayken sizin asla kabul etmek istemediğiniz o adam kurtardı oğlunuzu o kör kuyulardan. Ve her gün de kurtarmaya devam ediyor."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Körü [bxb]
General FictionAtlas, beş senedir ölen kocasının hayaleti ile konuşuyordu. Ailesi ise onun yeni bir hayata başlaması, yeniden sevip, acılarını unutması için görücü usulü bir buluşma ayarlamıştı..🥀