Selamlar ve sevgiler, okuyucularım... Bu bölümün gelmesi diğer bölümlere göre daha uzun sürdü; fakat malumunuz bayram haftasındaydık. O nedenle geciktim biraz. Bu arada hepinizin geçmiş bayramını kutlarım. Eveeettt bu bölüm de karşılıklı düşüncelerini dinleyeceğiz, bakalım birbirleri hakkında ne hissediyorlar? Bu arada bana bu kitabımda ilk destek olanlardan biri olan @elfilhnnn arkadaşımıza çok ama çok teşekkür ediyor ve bu bölümü ona ithaf ediyorum :))) Keyifli okumalar ve sevgiler :)))
Unutmadan MEDYA'DAKİNİ pek çoğumuz tanıyoruz değil mi? Kitabımızda kendisini Betül Gül SOYLU yani Tina'nın(Manolya) çatlak arkadaşı ve asistanı olarak görüyoruz. Yine de sizin aklınızda daha farklı karakterler varsa onları düşünebilirsiniz. Bunlar benim hayal gücüm :))) Öpüldünüz...
Telefonun olmadık bir zamanda çalması delirmem için yetmezmiş gibi bir de arayanın ismini görmek öfkemi iki katına çıkardı. Daha bugün telefon numaralarımızı almıştık; ama saatler geçmişken rahatsız ediliyordum. Yine de açmama gibi bir durumum söz konusu olamazdı. Sonuçta bu kız şirketimize ortak olacak kişiydi. Ekranda elimi kaydırarak cevap verdim.
"Yine ne var!" Karşıdan cevap birkaç dakika geç geldi.
"Şey... ben, hımmm nasıl desem? Nara'nın telefonu kapalı olduğundan arayacak kimsem yoktu. Şey, bir konuda yardıma ihtiyacım var?" Bir türlü ne istediğini söyleyememişti.
"Eee söylesene! Ne istiyorsun?"
"Bak şimdi ben ve arkadaşım polis merkezindeyiz ve buradan çıkmak için yardıma ihtiyacımız var..." Bu kızın dediklerini kulağı duyuyor muydu acaba! Kan beynime sıçradı bir anda. Sol elimle saçımı karıştırırken sinirle bağırdım.
"Ne demek polis merkezi ha! Ne dediğinin farkında mısın sen? Ne işin var senin orda!"
"Bana bağırma! Mecbur kalmasam seni aramazdım. Küçük bir kavgaya karışmış olabilirim. Ne var bunda bu kadar bağıracak!"
"Madem polislik olman öyle basit bir mesele, niye çalışanlarından birini aramadın? Ben söyleyeyim; çünkü rezil olursun. Kavgaya karışmak nedir haa!"
"Yaa tamam, yardım edeceksen söyle, etmeyeceksen de bağırıp durma!" Telefon ile konuşurken arabanın anahtarlarını alıp garaja inmeye başladım.
"Tamam. Neredesiniz onu söyle sen." Arabaya bindiğimde çoktan söylediği yere hareket etmiştim; ama bu sinirimin geçtiği anlamına gelmiyordu. Öyle ki her an daha fazla sinirleniyordum. Böyle bir haber basına sızdığında şirketin itibarı zedelenirdi. Tabi bu durum bizi de etkilerdi; fakat küçükhanım bunu umursamayacak kadar bencildi.
Bir saate yakın süren yolculuğun ardından polis merkezinin önüne geldim. Arabayı park edip içeri girdiğimde birkaç kişiye sorarak yetkili kişiyi buldum. Karşımda suratı oldukça asık bir adam vardı. Kel kafası beni görünce kızarmaya başladı. Gerekli parayı ödediğim halde kızları çıkarmamak için bahane aramasından anlaşılan kızların adamı kendilerinden nefret ettirecek bir davranışta bulunmuş olmaları olabilirdi. Nihayet kızlar getirildiğinde arkadaşım dediği kişinin asistanı olduğunu gördüm.
Halleri büyük bir savaştan çıktıklarını gösteriyordu. Saçları karışmış, elbiseleri dağılmıştı. Yine de güzel gözüktükleri gerçeği inkâr edilemezdi. Özellikle bana öfkeli ve isyankâr gözlerle bakan Tina bu haliyle bile birçok erkeği çıldırtabilirdi. Biz birbirimizi süzerken dövdükleri iki adamda arkadaşlarına teslim edildi. Kabul etmeliydim ki kızlar adamları gerçekten iyi haşlamışlardı. Tırmalanmış kollar ve boyunlar, morarmış gözler, yırtılmış ve patlamış dudaklarla üzerlerinden dozer geçmiş gibi görünüyorlardı. Asistan kız adamlardan birine yumruk gösterirken Tina bir kadının atabileceği en korkunç bakışlarını yolluyordu. Bu görüntü yüzünden içim gülme isteği ile doldu. Nihayet merkezden çıkıp arabaya bindiğimizde kızlar sus pus olmuşlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZEMLİ YABANCIM!
Romantikİki farklı ülke, İki farklı kültür ve İki gizemli yabancı... Birbirleri ile paylaşacakları çok fazla sır, birbirlerini tanıyacak çok az zamanları vardı!!! TÜM HAKLARI BANA AİT OLUP, İZİNSİZ ÇOĞALTILMASI ve PAYLAŞILMASI YASAKTIR!!!