Bölüm 17:ESARET, İŞKENCE ve KAÇIŞ!!!

621 52 16
                                    

Evet arkadaşlar bu bölümde Tina'nın anlatmaya önceki bölümde kaldığı yerden devam etmesini okuyacağız :))) Bu bölüm işkence sahneleri içeriyor!!! İçi kaldırmayan okumasın arkadaşlar diyeceğim yine de hafif tutmaya çalıştım işkence kısmını :)))))

Medya: Jong Shin... Geçen bölümlerde bahsedildiği üzere ailesi ile arasına mesafe koyup onlardan kopuk bir yaşam süren birisi Jong Shin. Ailesine nefret ve sevgi arasında gidip gelen duygular beslemektedir. Onların hiçbir işine bulaşmamış olsa da ailesinin işlerini bildiği halde sessiz kalmaktadır! Bu yüzden biraz da kırgın bir karakter :)))

"Bana ne kadar kötü şeyler yapabileceklerini tahmin ediyor bu durumda ne yapacağımı nasıl kurtulacağımı düşünüyordum. İşkence falan halt etmişti de en büyük korkum ve nefretim bu hayvanların vücuduma el sürmeleriydi! Yine de bir şey belli etmedim onlara! Beni nereye götürdüklerini bilmeden saçıma yapışmış sürükleyen adama ayak uydurdum. Koridorları geçişimizin ardından müziğin geldiği salona girdik. Gerçekten iğrenç ve barbarca bir sahneydi! Kucak kucağa öpüşenler zavallı masumlara tecavüz edenler... Biz girdiğimiz an müzik sustu ve tempo düştü! Etrafımdaki iğrençliğe aldırmamaya çalışarak sürüklenmeye devam ettim! Nihayet iğrençliği görmeyen daha temiz bir köşedeki masanın başına getirildim ve yere doğru itildim. Başımı kaldırdığımda o adamla karşılaştım! Jong Park Sae!!! Güvenliğin neden bu kadar çok olduğunu anlamıştım nihayet! Savaş ikizlerinden biri buradaydı! Korkum katlandı. Adam dağılmış yüzümü çenemden tutup inceledi!

'Kimsin sen küçük!' İngilizce sorusuna cevap vermedim! İbranice sordu sustum. Bildiği üç beş dilde daha sorarken yine sustum! Sinirlenip beni ayağa kaldırdığında bana ne yapacağını merak ediyordum. Sonra yanından ayırmadığı o Mark denen adamın kollarına itti beni! O zamanlar o adamın Yarı Türk olduğunu ve hakkındaki daha pek çok şeyi bilmiyordum. Bilmediklerimden biri de işkence uzmanı olmasıydı. Adam beni sürüklerken tecavüze uğrayacağımdan o kadar emindim ki!!!

Adam beni zindan gibi pis bir mahzene kapatıp beni sandalyeye bağladığında şaşırdım ve rahatladım! Sonra yumruklar ve tekmeler başladı! Tenimde sigara söndürmeler ve daha pek çok şey! Acıdan bayıldığımda kendime gelmemi bekliyor sonra tekrar başlıyordu! Sorular soruyor cevap alamadıkça tekrar tekrar vuruyordu! Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordum! Bana ne yapacaklarını bilmiyordum yine de fırsat kolluyordum!

Sonra beni sandalyeden çözdüler dışarı çıkartıp bir helikoptere sürüklerlerken beni, ne olduğunu anlamıyordum. Sonra görevimi gördüm! O ve ailesi de helikoptere benim gibi eli ayağı bağlı başlarına dayalı silahlarla bindirildi! Bu adam demek bunun için bizzat buraya gelmişti! Mühendisi götürmek için... Bir bakıma şanslı sayılırdım! Aynı yere götürülüyorduk. Hala kurtarma için şansım vardı! Şu an için mümkün olmasa da görevimi yerine getirecektim mutlaka.

Sonra helikopterin ardından bir özel uçağa bindirildik! Konuşmalardan anladığım Kore'ye gidiyorduk. Bu duruma sevinmiştim bir bakıma! Sonuçta Kore'den kaçmam İsrail'den kaçmamdan daha kolaydı! Uzun saatlerin ardından Kore'ye indik. Bayıltıldım.

Uyandığımdaysa yine mahzen gibi bir yerdeydim! İplerim yine sıkı sıkı bağlanmıştı! Yine de yaralarım daha iyiydi! Bekledim! Dakikalar geçti bekledim. Saatler geçti bekledim! Belki de günler geçmişti, açlık, susuzluk beni öldürmek üzereydi! Uyanıp tekrar uyuyordum; fakat son zamanlarda uyuyamaz olmuştum! Artık tükürük bile olmayan kuru ağzım ve boğazım birbirine yapışmıştı. Karnım kazınıyordu! İplerimin bile gevşediğini hissettim zayıflıktan!

Sonra kapı açıldı! Arkasında Mark denilen adamla Park Sae girdi. Sonra birkaç kişi de arkadan bir şeyler taşıdı içeri. Yanıma bir sandalye ve bir masa konuldu. Masanın üzeri envai çeşit işkence aletiyle donatıldı! Korkmuştum birazcık; fakat acıdan ölsem, ölmeyi dilesem yine konuşmazdım!

GİZEMLİ YABANCIM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin