Arkadaşlarım :))) Bu bölüm tüm kaprislerime katlanarak bana kapak hazırlayan KARANLIĞA DOKUNMAK ve DENEY kitaplarının yazarı asu_dee Özlem arkadaşıma bir teşekkür ve ithaf bölümüdür :)))) Seni çok ama çok seviyorum :))) teşekkürler :)))
Sabah beni uyandıran hıçkırık sesleri oldu. İşte bu nedenle kadınlardan hoşlanmıyordum. Bu nedenle bir kadınla evlenip yaşamaya tahammülüm yoktu.
Sinirle yataktan kalkıp hıçkırıkları takip ederek televizyon odasına gittim. Hıçkırıkların sahibi pek tabi evdeki tek misafirim Tina'nın emaneti asistan Betül'dü. Gözlerini televizyona dikmiş susmaksızın ağlıyordu. Gerçekten film izlerken ağlıyor olamazdı değil mi? Sonra televizyona baktım. Türk kanallarından biriydi ve altta yazan ALANGOYA yazısı bütün sinirimin uçup gitmesinin nedeni oldu. Telaşla Betül isimli asistan kızın yanına gittim.
"Ne oldu? Niye ağlıyorsun?" Bir yandan da ekrana bakıyordum. Ekranda dev büyüklükte yükselen alevler ve büyük bir evin enkazı vardı. Ben ekrana bakarken kız olup biteni anlattı. Henüz içeride biri olup olmadığını bilen yokmuş. Yine de kapıdaki araba Betül için çok şey ifade ediyordu. Boğazıma düğümlenen yumruyu yutmaya çabaladım; fakat başaramadım.
Şimdi ölüp ölmediğinin bilgisi kesinleştirilemeyen kadınla, kırgın ayrılmıştım. Onunla en güzel dakikalarımı geçirmiş ardından hiçbir şey olmamış gibi arkamı dönmüştüm. Böyle bir şey olacağını onun bu kadar çabuk koparılacağını bilemezdim ki!
Neşe dolu sıcacık bir kızdı. Asabiydi hırçındı ve tutku doluydu! Böyle birinin ölmesine imkan var mıydı? Böylesine hırslı bir kızın, bu kadar sessiz bir şekilde intikamını almadan gözlerini yummasına imkan var mıydı? Sanmıyordum... Öyleyse bu söylenilenler ne demek oluyordu? Doğru muydu? Olamazdı değil mi? Olmamalıydı...
***
Sinirliydim hem de çok... Kendi hazırlıklarımı yapmıştım; fakat hala teknik desteğe ihtiyacım vardı. Zafer sarhoşuyken vurmalıydım onları. Tek bir darbede kesin ve net bir şekilde vermeliydim mesajımı! Akşam altıyı vururken elime izlenemez telefonu aldım ve bana teknik destek sağlayabilecek benden çok daha üst mertebede birini aradım. Aramamı bekler bir halleri vardı.
Anne ve babamla konuştuklarını tahmin ediyor hatta içten içe biliyordum. Bana sadece teknik destek değil daha ötesini de yapıp arka çıkacaklarını söyleseler de ihtiyacım yoktu. Hepsinden öte gizli kimliğimi riske atamazdım. Oraya tek gitmeliydim! Bana telsiz ve uydu desteğini sağlamaları yeterliydi! Tabi birde kanıtların resmileştirilmesi gerekiyordu. Gerisini ben halledecektim!
Tüm hazırlıklarım bittiğinde saat gecenin geç vakitlerini gösterirken büyük sırt çantamı aldım. Kapıda öfkeli bir şekilde bekleyen dedemin yanağına bir öpücük bıraktım. Ben çıkışa yürürken kolumu yakaladı.
"Manolya bunu yapamazsın! Hayatını böyle tehlikeye atmanı istemiyorum!"
"Tam tersine dedecim, eğer şimdi müdahale etmezsem hem askeri hem sivil düşmanlarım bunu fırsat bilecek! Dua et benim için gidiyorum!" Kolumu kurtarıp beni bekleyen helikoptere bindim. İngiltere'ye öğlen inmiştim. Gerekli bağlantıları benim için buradan bir dostum sağlamıştı. Bu alçak planı yapan kişi Türk olmaktan çoktan çıkmış yıllardır yurt dışında yaşayan Türkiye'ye ayak basmamış biriydi. İki yıldır rekabetimiz her an biraz daha çirkinleşmişti; fakat bu boyuta gelebileceğini tahmin etmezdim.
Helikopter iniş yaparken geldiğimiz araziye baktım. Ormanlık bir alan! Ormanın çıkışında o lanet olası herifin evi... İngiliz aristokratları gibi yaşıyordu adam! Ailesi yoktu! Ellili yaşlarda olmasına rağmen düzgün bir hayatı yoktu. İmanı para derler ya öyleydi. Allah'tan çok, paradan korkanlardandı, ya da parasızlıktan mı demeliyim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZEMLİ YABANCIM!
Romansaİki farklı ülke, İki farklı kültür ve İki gizemli yabancı... Birbirleri ile paylaşacakları çok fazla sır, birbirlerini tanıyacak çok az zamanları vardı!!! TÜM HAKLARI BANA AİT OLUP, İZİNSİZ ÇOĞALTILMASI ve PAYLAŞILMASI YASAKTIR!!!