"Anne istemiyorum. Neden bu kadar ısrar ediyorsun anlamıyorum ki. Ayrıca İstanbul başka bir şehir farkında mısın?"dedi karşısında oturmuş onu ikna etmeye çalışan annesine bakarak.
"Bak kızım bu fırsatı kaçıramazsın. Özel bir okul da daha iyi anlarsın derslerini. Hem İstanbul o kadar da uzak değil. Bir kaç güne bende gelirim yanına. Lütfen kızım iyi düşün." derin bir nefes vererek yerinden kalktı genç kız. Anlamıyordu neden burada değilde başka bir şehre gitmesi için ısrar ediyordu ki annesi? İstemiyordu işte.
Tekrar annesine dönerek iri kahve gözlerini annesinin ela gözlerine dikti. Gözlerinin rengini kimden aldığını düşündü bir an. Babası mavi gözlüydü. Annesi de ela. Peki ya onun gözleri? İkisinde de farklıydı. Belki anne belki de baba tarafından almıştı bu özelliğini. Ama annesinin ela gözlerini almayı çok isterdi. Yeşilimsi gözler...
"Nara?" Annesinin sesiyle düşüncelerinden sıyrılıp gözlerini kırpıştırdı. Ne demek istediğini gayet iyi biliyordu. Artık bir cevap vermeliydi annesine. Tüm yaz boyunca ne kadar çok ısrar etse de annesi, genç kız bir türlü kabul etmiyordu.
"Tekrar ve iyi düşün Nara! Lütfen kızım benim için, lütfen..." Derin bir nefes verip pencerenin önüne giderek camdan dışarıya baktı. Bir karar vermesi gerekiyordu. Bu ya iyi yada kötü olacaktı onun için. Annesi genç kızın derslerinin iyi olması için herşeyi yapıyordu. Bu kızı zaman zaman boğsa da ses çıkartmayıp dediklerini harfi harfine yerine getiriyordu. Belki de gidip kendine yeni bir yol çizmesi gerekiyordu. Annesine doğru dönüp "Tamam kabul ediyorum. O okula gideceğim."dedi. Kadın önce kızının kabul etmesine şaşırsa da sonradan kendisini toparlayıp yerinden kalktı ve kızının boynuna sarıldı. Nara annesinin sarılmasına karşılık verip bir süre öyle kaldıktan sonra ayrıldı.
"Ben hemen Serhat bey'e haber vereyim." dedi ve salondan çıkarak odasına doğru ilerledi. Annesinin arkasından bakmayı kesip koltuğa oturarak kollarını dizine dayadı ve başını ellerinin arasına aldı Nara. Hepsi onun içindi. Sırf o üzülmesin diye gidecekti. Ama yine de içinde bir yerlerde korku vardı genç kızın. Hem annesini bırakmaktan hemnde tanımadığı bilmediği bir şehirde nasıl geçineceğinden dolayı korkuyordu. Annesine her ne kadar istemiyorum dese de kadın kızını ikna etmeye çalışıp durmuştu. Babası gittikten sonra evi onlara bırakıp "Sizin anılarınızın olduğu hiç bir şeyi istemiyorum." demişti. Babasından o kadar çok nefret etmişti ki eğer onu bir kez görürse içinde biriktirdiği tüm nefreti yüzüne kusmak istiyordu. Yapacaktı da. Onu bulup her şeyin hesabını soracaktı. Bırakıp gitmesinin, annesini dövmesinin her şeyin hesabını bir bir soracaktı. Küçük olduğu için annesinin dayak yemesini engelleyemiyordu ama artık büyümüştü.
Annesinin neşeli bir şekilde içeriye girmesiyle düşüncelerinden sıyrılarak kafasını kaldırıp ona baktı. "Serhat beyle konuştum okulların açılmasına 3 gün kaldığı için hemen yarın yola çıkmanız gerekiyormuş." Nara gözlerini büyütüp "Neden bu kadar erken, okula bir kaç gün geç gitsem de olur anne." dedi. Annesiyle bir kaç gün bile olsa vakit geçirmek istiyordu. Genç kadın bunun farkındaydı ama oraya ne kadar erken giderse o kadar iyiydi. Kızının her şeyi öğrenmesine ramak kalmıştı ve bu durumdan en az zararla kurtulmanın yolu, onu olayın içinde tutmaktı. 'Zaman' diye geçirdi kadın içinden 'zamanla her şey düzelecekti'.
Kızının itirazına gülümseyip ellerini tutarak yanına oturdu ve kızına doğru döndü "Ne demiş atalarımız 'Erken kalkan yol alır.' Oraya ne kadar erken gidersen alışman o kadar çabuk olur. Merak etme Serhat bey sana yardımcı olacak ayrıca ben her gün arayacağım seni. " Kollarını kızının boynuna dolayarak onu kendisine doğru çekip saçlarının arasına minik bir buse kondurdu genç kadın. Yarın her şey ikisi içinde daha farklı olacaktı.
Bavuluna, işine yarayacak olan her şeyi koyduktan sonra fermuarını kapatıp kulpundan tutarak salona doğru sürükledi. Dün annesiyle son günü olduğu için birlikte sarılarak uyumuş, sabah ise erken kalkarak banyo yapıp hazırlanmıştı. Geriye Serhat beyin gelip onu götürmesi kalıyordu. Nara vazgeçmek için nedenler arasa da bir türlü bulamıyordu. Sonunda çaresizce boyun eğerek kaderine razı oldu.
Kapının o her zaman ki klasik kuş sesi salonu doldurduğunda annesi mutfaktan ellerini önlüğüne silerek çıkıp kapıya doğru ilerledi. Kapı açılınca takım elbiseli Serhat bey yüzündeki gülümsemeyle belirdi ve karşısındaki hanım efendiye elini uzatarak selam verdi. Kısa bir nasılsınız merasiminden sonra salona geçip Nara ile de selamlaşıp koltuklardan birine oturdu.
"Naracığım hazır mısın yolculuğa?" Nara kafasını iki yana sallayarak hazır olmadığını belirtti.
"Gitmek istediğimi pek söyleyemem." dedi karşısında ki henüz 40'na girmemiş adama bakarak. Onu tanımayanlar 34-35 yaşında sanabilirlerdi. Yaşını hiç göstermiyordu ama tam yaşını vurgulayacak olgunluğa sahipti.
Serhat bey içten bir gülümsemeyle "Merak etme İstanbul'a bayılacaksın. Orası harika bir şehir."diyerek kızı rahatlatmaya çalıştı. Nara'da gülümseyerek karşılık verdikten sonra Serhat bey saatin geldiğini söyleyerek ayaklandı. Genç kız da adamla birlikte ayağa kalktı ve annesine doğru yürüyerek ona sarıldı. Annesi ile vedalaştıktan sonra herşeyin başlangıcı olacak olan İstanbul'un yolunu tutmuşlardı. Nara yol boyunca yeni okulunu düşünüp durmuştu. Nasıl alışacaktı oraya? Nasıl ayak uyduracaktı yaşam şartlarına? hiç bir fikri yoktu. Kendi ayaklarını üzerinde durması zor olacaktı elbette. Ama bunu başaracak ve kendi hayatının yönetmeni olacaktı. İstanbul'un boğaz köprüsünde ki o yoğun trafiği aşıp sonunda istenilen yere geldiklerinde Serhat beyin özel arabasından inerek bagaja doğru yöneldi ve bavulunu çıkartan şoföre teşekkür edip Serhat beyin peşine düştü. Adam bir binaya girip asansöre doğru yürüdü ve düğmeye basarak beklemeye başladı. Genç kız hızlı adımlarla adamın yanına gidip sessizce durdu. Burasının neresi olduğunu, neden buraya geldiklerini bilmiyordu. Ama içinde adama karşı bir güven duygusu belirmişti. Ve kız bu duyguya sıkı sıkıya tutunmaktan başka çare bulamıyordu. Bilmediği bu koca şehirde tanıdığı tek kişi bu adamdı. Ki annesi gelene kadar da ona güvenmek zorundaydı. Asansör bulundukları kata vardığında kapısı açıldı ve içeri girdiler.
Serhat bey ayarladığı dairenin bulunduğu kata basarak ellerini cebine soktu ve beklemeye başladı. Sessizce geçen bir iki dakikanın ardından asansör durdu ve kapıları açıldı. Adam kızdan önce çıkıp hemen sağ tarafta kalan 16 numaralı dairenin kapısını açarak kızın geçmesi için yol verdi. Genç kız içindeki şüpheyi yok sayıp derin bir nefes aldı ve içeriye girdi. Adam da girdikten sonra kapıyı ardından kapattı ve kızın durduğu, hemen karşıda bulunan salona doğru ilerledi. Koltuğa oturduktan sonra karşısındaki tekli koltuğu işaret edip "Otur."dedi genç kıza bakarak. Nara elindeki bavulu bir kenara bırakıp adamın işaret ettiği koltuğa oturdu ve bir açıklama bekler gibi adama baktı. Serhat bey arkasına yaslanarak rahat bir pozisyona girdi. " Bu ev senin. Burslu olan öğrencilere böyle imkanlar sağlıyoruz. Ayrıca her ay eline belirli miktarda para geçecek. Evine haftada iki kez temizlikçi kadın gelecek." Genç kız konuşmak için ağzını açmıştı ki adam elini kaldırıp susmasını sağladı. " Biliyorum. Bunlar sana çok saçma geliyor. Ama bu sana özel bir şey değil. Böyle imkanları her burslu öğrenciye sunuyoruz. Yanlış anla-" adamın sözünü genç kızın itirazı kesmişti. " Basit bir burs için neden bu kadar şey sunuyorsunuz. Çok saçma. Bunun altından bir şey çıkmayacağına emin misiniz?" Adam konuşmak için ağzını araladı ama salonu dolduran telefon sesi ile susmak zorunda kaldı. Telefonuna baktığında kaşları çatıldı ve sesini kesmek için aramayı sonlandırdı. Oturduğu yerden ayağa kalkarak "Gitmem gerekiyor. Okul kıyafetlerini yarın yollarım. Buz dolabında yiyecekler var. Bir sorun olursa bana ulaşabilirsin."dedi. Ceketinin cebinden çıkardığı kartı ortada duran sehpanın üzerine koydu ve kızın bir şey söylemesini beklemeden çıkıp gitti. Nara adamın arkasından şaşkınca bakarken tek düşündüğü şey bu imkanların karşılığını ağır olup olmayacağıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH (TAMAMLANDI)
Teen FictionBir çete liderinin umutsuz aşkı, genç bir kızı ayakta tutarken acımasız çetelerin oyununa gelirlerse ne olur? Asrın bir kez daha sevdiği kızı kaybetmemek için bir yol seçmek zorundadır. Ya onu bırakıp hayatının geri kalanını mutsuz geçirecek ya da a...