Bölüm 5. (Düzenlendi)

7.3K 433 7
                                    

Nara tüm dersi Asrın'ın gerçekte kim olduğunu düşünmekle geçirdi. Ya şimdiye kadar hiç açık vermeyen uzman bir hırsızdı yada gerçek kimliğini saklayan şu tanınmış insanların oğullarından biriydi. O motora sahip olmasının başka açıklaması olamazdı. Öğlen teneffüsünü bildiren zil çaldığında 4 arkadaş hep birlikte kantine doğru ilerlediler. Nara cüzdanını unuttuğunu fark edince "Siz gidin ben cüzdanımı unutmuşum alıp geleceğim."diyerek arkadaşlarının yanından ayrılıp sınıfın yolunu tuttu. Kantin bodrum katta olduğundan ve herkesin yiyecek almak için kantine inmeleriyle üst katlarda fazla insan yoktu. Merdivenlerin sonuna geldiğinde birden biri kızın kolunu ve ağzını tutarak karanlık bir odaya soktu.

Oda o kadar karanlıktı ki genç kız kendisini tutan kişinin yüzünü göremiyordu ama deterjan kokusundan temizlik odası olduğunu anlamıştı.

Işık yanınca ağzını tutan eller çekildi ve yabancı karşısına geçti. Bu Giray'dı. İyi de neden onu kaçırırmış gibi bu odaya sokmuştu? Onu neden bir köşeye çekmek yerine buraya getirmişti?

"Neden buradayız?" Giray kızın sorusunu es geçerek üzerine doğru yürüdü. Kız ister istemez gerilemek zorunda kalmıştı. Kafası karışmış şaşkınca çocuğa bakarak geri geri yürüyordu. Sırtı duvara çarpana kadar gerilemişti ve şimdi gidecek hiç bir yeri kalmamıştı. Giray, kızın önünde durdu.

Çocuğun deli bakışları altında ezilen kız uzaklaşmak istedi ama çocuk gitmesine izin vermedi.

"Çekilir misin?"dedi genç kız ve bir kez daha gitmeye yeltendi. Çocuk, kızı tek hamle de itip duvara çarpmasına neden oldu. Nara duvara çarpan sırtının sızısına yüzünü buruştururken Giray burada olma nedenlerini söyledi.

"O çocukla arkadaşlık mı ediyorsun?" Nara o an anlamıştı işin aslını. Asrın'ın çocuğu sinir etmek için yaptığı şey işe yaramıştı demek ki. Giray'ın korkunç ses tonu yerine sindirmişti kızı.

"Kiminle arkadaş olduğum neden seni ilgilendiriyor?"

"Benim düşmanımla benim okulumdan biri arkadaş olursa bu bizzat beni ilgilendiren meseledir." Bu saçma sapan düşmanlık meselesi kızın iyice sinirlerini bozmaya başlamıştı. Buraya özgür olmak için gelmişken şimdi tanımadığı biri tarafından kısıtlanmak haksızlıkdı onun için. Kiminle ne yapacağı kendinden başka kimseyi ilgilendirmezdi.

"Bu ikinizin arasında bir mesele. Benim ne yapıp edeceğim ne seni ne de bir başkasını ilgilendirir." Giray daha da sinielenmişti bu sözlerle.  Kimse ona karşı gelemezdi. Burası onun çöplüğüydü ve sadece onun kuralları geçerliydi.

"Benim çevremde düşmanımla dostluk kuran biri olamaz."

"Ben senin çevrenden biri değilim."

"Benim okulumdasın."

"Bu yapabileceğim bir şey değil. Bana senin kuralların geçmez. Üzgünüm." Çocuğun yanından geçip gidecekken kızın kolunu tuttu ve gitmesini engelledi.

"Sana sadece bir şans veriyorum. Bugünden itibaren onunla konuşmaya devam edersen olacaklardan kendini sorumlu tut." Kız kolunu çocuktan kurtarıp odadan çıktı. Bu olanları anlamlandıramıyordu. Hayatına renk katmak isterken aşırı doz da adrenalin aşılamıştı yanlışlıkla. Bunun karşılığının ağır olmasından korkmuyor değildi.

Cüzdanını alıp arkadaşlarının yanına gittiğinde Defne kız da tuhalık sezdi. Yüzü bembeyaz olmuş ve dalgın görünüyordu.

"Birşey mi oldu?" diye sordu kızın koluna dokunarak. Nara dikkatini ona verdi ve gülümsemeye çalıştı. Bir şey olmuştu ama bunu nasıl anlatacakdı ki.

Hazal kız için aldığı bir bardak çayı önüne koydu ve ikizinin yanına oturdu. O da fark etmişti Nara da olan değişikliği. Defne'ye bir bakış atıp olayı anlamaya çalıştı. O da omuz silkerek bilmediğini belirtti.

"Ne oldu?" Bu kez Mert araya girmişti. Nara olup biten herşeyi anlatmaya karar verdi. Akıl alacak, danışacak onlardan başka kimsesi yoktu çünkü. Ne yapacağına birlikte karar verebilirlerdi.

"Giray, Asrın ile olan yakınlığımı öğrendi. Yakınlık da sayılmaz aslında. Herneyse işte, beni tehdit etti. Düşmanı ile arkadaş olamazmışım."

"Giray bu, tersine gidersen kötü sonuçlanır."

"Ne yapacağım peki? Borcumu ödemem gerek. Bunun içinde iki ay Asrın'a katlanmalıyım değil mi? "

"Haklı."diyerek kıza destek oldu Defne. Dört arkadaşın da seçenek sunacak bir malzemeleri yoktu ellerinde. Giray tehlikeli bir adamdı. Arsın ile yakınlık kuranların nasıl cezalandırdığını çok iyi biliyorlardı. Diğer taraftan ise yüklü miktarda para söz konusuydu. Arkadaşlarına yardım edebilmek için hiçbiri zengin ailelerinden isteyemezlerdi ki isteseler bile vermezlerdi.

Son çare Giray'ı umursamamak ve Asrın'ın bir şekilde Giray'ın gazabından kızı korumasıydı.

Yemeklerini yemiş ve sınıflarına çıkmışlardı. Ders kimi zaman çıkış yolu düşünmekle kimi zaman Mert ile Hazal'ın didişmelerine gülmekle kimi zaman da hocanın sorularıyla geçmişti.

Son derse girmeden önce Nara camdan dışarıyı izlerken girşte duran ve el sallayan birini fark etti. Dikkatli baktığında bu kişinin Cem olduğunu gördü. Şaşkınlıkla çocuğu izlerken Cem kızın kendisi fark ettiğini anladı ve yanına gelmesi için işaret etti. Nara bir süre ne yapacağını bilemedi ama daha sonra onun orada olmasının tehlikeli olduğunu düşünerek yanına gitmeye karar verdi.

Sınıftan çıkıp hızla merdivenleri indi ve binadan ayrılarak koşar adımlarla çocuğa doğru ilerledi.

"Burada napıyorsun? Aklını mı kaçırdın? Seni burada görseler kavga çıkartırlar." Cem gülümseyip demir kapıdan elini uzatarak kızın saçını karıştırdı.

"Merak etme bücür. Biz az olaylar yaşamadık burada." Kız bozulan saçını düzeltirken gelen giden var mı diye kontrol ediyordu.

"Neden geldin?"

"Arsın hizmetçisini yanına çağırdı. Okuldan sonra gelecekmişsin." Nara gözlerini devirdi. Giray mı şımarık zengin bebesiydi Asrın mı belli değil.

"Hizmetçi demek sence de kötü bi hitap şekli değil mi? Benim bir ismim var sonuçta." Cem şirin bir gülümseme takınıp tekrar kıza uzanmak istedi ama Nara yapacağı şeyi anlayıp geri çekildi.

"Pekâlâ, isminiz nedir leydim?" Nara boğazını temizledi ve ciddi bir ses tonuyla yanıtladı.

"Nara." Çocuk memnuniyetle gülümsedi.

" Leydi Nara, Sör Asrın okul çıkışı derhal yanına gitmezseniz sizin çirkin suratınızın yerini değiştireceğini söyledi." Çocuğun tiyatro havasına bürünmesi komiğine gitse de Asrın'ın mesajı tekrar sinirlerini zıplatmıştı.

"Git söyle o Sör Asrın'a okul çıkışı kokuşmuş emrine arzedecekmiş." Arkasını dönüp okula doğru yüyürken ellerini abartı şekilde salladığı için çocuğun kahkaha atmasına sebep olmuştu.

Asrın'a daha bir gündür bile zor dayanırken nasıl iki ay şımarıklığını çekeceğini hiç bilmiyordu. Huyuna gitmeyi düşünse de herhangi bir huyu olmadığı, tamamiyle kuşbeyinli olduğu için işi de zorlaşıyordu. Zamana bırakacaktı yine hep yaptığı gibi. Zaman en büyük ilaçtı...

SİYAH (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin