Bölüm şarkısı: Alan Walker- I'am not alone.
****
Şu andan itibaren ne biyolojik yönden babası olan adamı, ne de yıllarca annesi olarak bildiği ama gerçekte aralarında en ufak bir kan bağı bile olmayan kadını görmek istiyordu. Tek isteği buradan hemen uzaklaşmak ve yalnız başına kalıp kafasını dinleyebileceği bir yere gitmek. Aklına tam da istediği gibi bir yer geldiğinde çöktüğü yerden kalkarak elini tutan elleri ittirdi. Annesi yani Nurgül hanım kızının aniden ayaklanması üzerine telaşa kapıldı. Eğer onu terk etmek isterse engel olamazdı ama gitmemesi için yalvarmaya hazırdı.
Adam kızın kolunu yakalayıp "Nara, gerçekleri öğrendin artık. Hatamı kabul ediyorum. Ama kızım, seni kaybetmekten öyle çok korkuyorum ki. Lütfen affet beni. İzin ver sana yaşattığım acıları telafi edeyim." Kolunu sertçe kendisine doğru çekerek adamın elinden kurtardı genç kız. Söylediği hiçbir şey bir anlam ifade etmiyordu. Buğulu gözlerini annesi ile babası arasında gezdirdi. Dudakları burukça yukarı doğru kıvrılırken kafasını iki yana doğru sallayarak geri geri yürüdü. Onları affetmeyi bırak, bir daha yüzlerini bile görmek istemiyordu.
"İkinizde bittiniz benim için. Eskiden babm yoktu şimdi annem de yok. Karşıma çıkmaya cürret bile etmeyin. Girdiğiniz gibi çıkın hayatımdan." Arkasını dönerek evden çıktı ve asansörü beklemeden hızlı adımlarla indi merdivenleri. Babası peşinden gitmek için hamle yaptığında kadın kolundan tutarak engelledi.
"Bırak yalnız kalsın."dedi bir damla yaş gözlerinden süzülürken. Adam hiddetle kadını ittirip kırlaşmış saçlarından geçirdi elini.
"O benim kızım. Yeterince yalnız bırakmadım mı sence?"
"Çok sinirli. İzin ver yatışsın. O zaman birlikte konuşur ikna ederiz." Adam kadının söylediklerini kafasında tartarak mantık sınırını ölçtü. Doğru söylüyordu. Herşeyi bir anda anlatması kızı yeterince sarsmıştı. Şimdi üzerine gidip daha fazla bunaltmanın anlamı yoktu. Kafasını ağır ağır sallayıp "Haklısın. Biraz zamana ihtiyacı var." dedi kızı gibi iri mavi gözlerini kadına çevirip.
****
Asrın ve grubu bir saate yakın süredir aynı kafe de oturmuş Oruç'tan haber bekliyorlardı."Bir daha ara."dedi genç adam telefonunu elinde çevirip duran çocuğa bakarak. Çocuk kafasını ona çevirip "Beş dakika önce aradım abi. Biraz sabırlı olmalısın."dedi. Asrın sinirle soluyup elini yumruk yaptı. Sözünün ikiletilmesinden nefret ederdi.
"Sana ara dedim Serdar." Dişlerinin arasından tıslaması çocuğun oturduğu yere sinmesine neden olmuştu. Telefonun kilidini açıp en son aranan numaranın üzerine tıklayarak kulağına götürdü. Serdar telefonla meşgulken genç adam bir kez daha baktı elindeki kağıda. Asrın kızın burnuna parmağını dokundurup gülerken çekilmiş bir fotoğraf vardı. Hemen altına da şöyle bir not düşülmüştü 'Büyük liderlerden birinin yeni zaafı.' Bunun anlamı çok şey ifade ediyordu. En başta da tehlike vardı.
Kızın Asrın için önemli olduğunu düşünüp çocuğu çökertmek amacıyla kıza yöneleceklerdi. Bu da kızın tehlikenin tam ortasında olduğunu gösteriyordu. Aslında kendisine sorupta cevaplandıramadığı bir soruydu bu. Nara onun zaafı haline mi gelmişti? Hayır. Bu açık ve netti. Tamam, kıza karşı bir şeyler hissediyordu ama bu aşk denecek kadar büyük bir duygu yerine sıradan bir hoşlantıdan başka birşey değildi. Hissleri değişirmiydi bilnmez bir durumdu. Ama kız onun için değerli miydi? İşte bu soru çocuğun bir türlü cevaplandıramadığı bir soruydu. Hani derler ya; elindeki'nin değerini onu kaybedince anlarsın. En çok korktuğu şeydi bu çocuğun. Zaten birini kaybetmiş yıkılmıştı. Başka birini daha kaybetmek istemiyordu."Tamam kardeşim. Sağol." Serdar'ın konuşması bittiğinde genç adam konuşması için üzerine dikti yeşilin çevrelediği gözlerini. Çocuk boğazını temizleyip "Abi Oruç çocuğu bulmuş. Batı lisesinden Furkan diye biri."dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH (TAMAMLANDI)
Teen FictionBir çete liderinin umutsuz aşkı, genç bir kızı ayakta tutarken acımasız çetelerin oyununa gelirlerse ne olur? Asrın bir kez daha sevdiği kızı kaybetmemek için bir yol seçmek zorundadır. Ya onu bırakıp hayatının geri kalanını mutsuz geçirecek ya da a...