Asrın, sabahın erken saatlerinde aldığı telefonla hemen yola çıkmıştı. Nara'nın kaçırılmasında babasının parmağının olduğuna emindi. Ama elinde bir delil olmadığı için herhangibi bir adım atamıyordu. Şimdi ise Ahmet beyden aldığı telefonla tezinin ne kadar doğru olduğunu kanıtlamış oldu. Verilen adrese geldiğinde arabasından inip emin adımlarla binaya doğru yöneldi. Bu işin biran önce bitmesini istiyordu artık. Uzadıkça kız daha çok tehlikeye giriyordu.
İçeriye girer girmez kapıda duran görevli koşarak yanına geldi.
"Siz Asrın bey olmalısınız?"
"Evet?"
"Beni takip edin, Ahmet bey sizi odasında bekliyor." Genç adam görevliyi kafasıyla onayladıktan sonra onu takip etmeye başladı. Adamın çalıştığı yer o kadar büyüktü ki bir insanın tek başına dolaşması kaybolmasına neden olabilirdi. Bu yüzden görevliyi gözden kaçırmamaya önem gösteriyordu. Uzun holde bir süre ilerledikten sonra karşılarına çıkan ilk dönemeçten sağa doğru dönüp iki kapılı odanın önünde durdular. Görevli üzerinde ki üniformayı düzeltip omuzunda ki hayali tozları silkeledikten sonra kapıyı iki kez tıklattı. İçeriden gelen "gir" komutu üzerine kapıyı açıp sol eli ile genç adamın geçmesini işaret etti. Asrın rahat ve cool tavrını bozmadan içeriye girdiğinde Ahmet bey ona doğru ilerleyip tokalaşmak için elini uzattı. Kısa selamlaşma faslının ardından genç adam lafı dolandırmadan konuya girdi. Şayet konu uzatıldıkça biraz daha sıkıntı ve endişe sarıyordu içini.
"Babamın bu işte parmağı olduğuna emindim."
"Yeterince zaman kaybettik. Biran önce işe koyulmalıyız." Asrın adamı kafasıyla onaylayıp babasının gidebileceği yerleri düşündü. Ondan o kadar alakasızdı ki ne yaptığını, nerelere gittiğini yada neleri sevdiğini hiç bilmezdi. Gerçi hiçbir zaman merakta etmemişti. Bu aleyhine bir durumdu.
"Gidebileceği herhangibi bir yer biliyor musun?" Adamın sorusuyla yere sabitlediği gözlerini ona çevirdi. Ne yazık ki aklına hiçbir yer gelmiyordu. Kafasını olumsuzca salladıktan sonra kendini oda da bulunan koltuklardan birine bıraktı. Tam işileri halloldu derken bir sorunun çıkmasından yorulmuştu. Sürekli uçuruma sürükleniyordu. Ve artık tutunmak için kullanacağı dalların oranı azalmaya başlamıştı. Kendini köşeye sıkışmış çaresiz bir çocuk gibi hissediyordu.
"Merak etme delikanlı, ben baban hakkında tüm bilgilere sahibim." Babacan tavırla elini çocuğun omuzuna koydu. Hiç ummadığı kadar kanı ısınmıştı bu gence. Kızı ne zaman belaya bulaşsa o, koruyucusuymuş gibi bir anda beliriyordu. Ona çok şey borçluydu aslında.
"Hadi! Daha fazla vakit kaybetmeyelim." Koltuğunun arkasında asılı olan ceketini aldıktan sonra Asrın ile birlikte Halit KARA'nın saklandığı deliği bulmak için yola çıktılar. Bu işte elbette yalnız olmayacaklardı. Farkında olmasalarda arkalarında onları takip eden bir grup olacaktı.
Güneşin doğması ile birlikte Nara için de geri sayım başlamıştı. Çünkü Halit, onun için son emrini vermiş ve kafasını dinlemek için evine çekilmişti. İşleri tam da istediği gibi yolunda gidiyordu. Hem oğlunun aklını başına getirmiş olacak hemde Ahmet'den geçmişin intikamını almış olacaktı.
'Bir taşla iki kuş.' diye geçirdi aklından. Histerik bir kahkaha attıktan sonra boynunda ki kravatı tek hamlede çıkartıp gelişi güzel fırlattı ve adımlarını mutfağa doğru yönlendirdi. Dolaptan en çok sevdiği içkiyi çıkartarak bir kadeh koydu kendine. Bugün kimse keyfini kaçıramazdı.
Nara, alıkoyan adamlar tarafından odasından çıkarılıp hiç bilmediği ormanlıkta düşe kalka ilerlerken başına geleceklerden dolayı kalbi hızla çarpıyordu. Asrın'ın hâlâ onu bulamaması kızı iyice umutsuzluğa sürüklemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH (TAMAMLANDI)
Teen FictionBir çete liderinin umutsuz aşkı, genç bir kızı ayakta tutarken acımasız çetelerin oyununa gelirlerse ne olur? Asrın bir kez daha sevdiği kızı kaybetmemek için bir yol seçmek zorundadır. Ya onu bırakıp hayatının geri kalanını mutsuz geçirecek ya da a...