"Kendine gelmek zorundasın, beni bu mücadelede tek bırakamazsın! Sana diyorum Alex! Aç gözlerini lütfen..."
Sesim oda da yankılanıyordu ya da bana öyle geliyordu , bilmiyordum. Artık korku yerini derin bir üzüntüye ve endişeye bırakmak üzereydi. Binlerce ses kafamda hiç durmadan çınlıyordu. Öyle ki ne düşündüğümden ben bile emin değildim. Kulaklarımda bir ugultu vardı.
Elimi hançerden çekip Alex'in çıplak gogsune koydum. Yatağın kenarında dizlerimin üzerinde duruyordum. Başımı karnının üzerine koyup gözlerimi kapattım. Neler olacağını düşünmek istemiyordum. Ne yapacağımı ya da ne için savaşmak zorunda olduğumu. Bana değer veren birisini kaybetmiştim. Artık bitmişti , bitmiştim. Göz yaşlarım yüzümü yakarak Alex'in bedenine dökülüyordu. Yavaşça doğruldum. Hıçkırıklarıma zor mani oluyordum. Bedene baktım. Öylece soluk, bitik ama hala güzel... Gerçek bir melek...
Kendimi kapıya doğru attım ama daha sonrasında koşarak banyoya gittim. Midemde ne varsa cikariyordum. Benim canım yanıyordu. Canımı yakmışlardı.
Verandanin sonunda bulunan basamaklardan birine oturdum. Başımı kolona dayadim. Ağaçları seyretmeye başladım. Öylece bakıyordum. Ve kendimden geçtiğimde de nerede olduğumdan emindim.
***Gözlerimi açtığımda gündüz ve gece birbirine karışmıştı. Soğuk tahta basamaklar yerine yumuşak kadifenin üzerindeydim. Loş ışıkları fark ettim. Salondaydim. Başımın ağrısını umursamadan hızla yerimde doğruldum. Ayak ucumds oturan Alex elindeki kahve kupasını yavaşça dudaklarına götürmüştü ki geri çekti. Tüm dişlerini göstererek gülümsedi." Günaydın Lu , benden kurtulabilecegini düşünmedin herhalde. Kupayi yavasca yere koltuğun yanina birakti. Dudaklarini kivirdi ve maddeleyecegi cumleler icin parmaklariyla saymaya basladi. Sonuçta daha tamamlamamiz gereken o kadar eğitim, çalışma, pataklamamiz gereken melezl..."
O cümlesini bitiremeden dudaklarımla onu susturmuştum.
Sadece kısacık bir an öyle kaldiktan sonra kendimi geri çektim ve "seni seviyorum" diyebildim. Karşılığında ise ancak bir meleğin verebileceği kadar güvenli olan kollara Sığındım.
"Benim nefesim sensin Lu , bunu sakın unutma. " diye fısıldadığında gülümsedim. Onun benim için ne anlam ifade ettiğinden hiçbir fikri yoktu. Henüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LUCIFER
FantasyBabamı hiç tanımamıştım.Ancak yatalak olan anneme göre ben tam bir hayal kırıklığıyım. Ben Lucy Thomson ve inanın ki şeytanın aşık olabileceğini hiç tahmin etmezdim..