"Benim küçük bebeğim , şimdi seni anneanneye götürüyorum." Bebeğine gülümseyen kadın hazırladığı iki çantadan birini omzuna asıp ötekini de eline aldıktan sonra boşta olan koluyla bebeğini kucakladı. Kapıyı ayağıyla çekti ve kilitleme ihtiyacı duymadan evden tamamen ayrıldı. Merdivenlerden hızlıca indi. Sokaktaki arabasına yöneldi. Arka kapıyı açtı ve bebeğini çocuk koltuğuna yerleştirdi. Çantaları yanına koydu. Gülerek kendisine oyun yapan bebeğinin başına bir öpücük kondurdu. Kokusunu iyice içine çekti .Tekrar hızlı bir şekilde ön tarafa geçti ve arabayı çalıştırıp yola çıktılar. Şehrin biraz dışında oturan annesine gitmesi en fazla yarım saatini alırdı. Yarım saat dayanabilirlerdi. Orada daha gerçekçi bir plan yapabilmek için biraz vakit kazanırlardı. Bomboş caddede süratle ilerliyordu.
Yolculuğun ilk yarısı bitmişti. Annesinin evine varmasına az kalmıştı. Peşlerinde kimse yoktu. Rahatladı. Arabanın farlarının aydınlattığı kadar görebildiği yolda eski hızını keserek gitmeye başladı. Artık bulunduğu yolun çevresinde mısır tarlaları vardı. Başka bir araba veya insan belirtisi yoktu. Radyoyu açtı. Çalan müzik hakkında hiç bir fikri yoktu. Zaten dinlemiyordu. Amacı kafasını dağıtmak olsa da bunu başaramıyordu. Acaba kaç trafik levhasını karanlıkta bir meleze benzetip yüreği çıkmıştı? Direksiyonu sıkıca kavradı. Dönüp arka koltukta uyuyan bebeğine baktı. Gerçekten o bir melekti. Şeytanın soyunu devam ettirmişte olsa bu masum bebek kötü olamazdı. Yeni yeni çıkmış saçları , küçücük elleri ve uzun kirpikli siyah çekik gözleri... "O benim bebeğim "diye geçirdi içinden. "İki salak melez bozuntusu onu benden asla alamayacak."
Arabanın sağ tekerleğine bir şey çarptığını düşünmüştü. Ancak daha sonra direksiyonu da kontrol edemediğini fark etti. Ve arabanın tavanından delice bir ses duyuldu.Bir kaç saniye sonra ön camdan kendisine acımasızca gülümseyen Lucas ile göz gözeydi. "Hayır ,hayır , hayır ..." Lucas ise daha çok gülümseyerek kafasını salladı. Ön cama bir yumruk attı. Andrea ellerini yüzüne siper edip bir çığlık kopardı. Patlayan cam parçalarından kollarına saplananlar vardı. Bacaklarından birine saplanan büyük parçayı eliyle çıkardı ve acıdan bağırdı. Kafasını çevirip bebeğine baktı. Arka camda bir başka melez vardı. Yüzünü seçemiyordu. Bebeği uyanmış ve gürültüden korktuğu için ağlamaya başlamıştı. "Onu alamayacaksınız " diye bağırdı çığlıklarının arasından. Lucas Andrea' ya eğildi. Araba hala gidiyordu. Annesinin evini geçmişlerdi.
"Bu yolun sonunu biliyorsun Andrea. Bebeği almamıza gerek yok. Amacımıza ulaşacağız zaten ." Andrea'nın kan olmuş yanağını sıktı. Ve kendini kenara attı. Andrea deli gibi frene basıyordu. Ama arabanın kontrolü kesinlikle kendisinde değildi. Ağaçların arasına dalan araba uçurumun kenarına geldiğinde Andrea" bebeğimm" diye çığlık attı. Ona uzanamıyordu bile. Araba aşağı uçarken düşme hızının yavaşladığını ve hatta arada sırada taşlara çarptıklarını fark ettiğinde tekrar arkasını döndü. Dev kanatları gördüğünde kocası sanmıştı. Ancak gelen melekti , tam anlamıyla bir melek. Yine de arabanın yere sakince inmesinin imkanı olmadığı belliydi. "Kızımı kurtar lütfen "diye bağırdı.
Melek arka kapıyı açıp kıza uzandığında araba yine hızla yere çakılmak üzereydi. Bebeği kurtardıktan sonra Andrea için dönecek zamanı olmayacaktı. Onu en azından araba patlamadan önce çıkarabildi. Andrea ağır yaralıydı ve kan içindeydi. Alex onun canını kurtarmıştı ama Andrea bir daha asla eski Andrea olamayacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LUCIFER
FantasyBabamı hiç tanımamıştım.Ancak yatalak olan anneme göre ben tam bir hayal kırıklığıyım. Ben Lucy Thomson ve inanın ki şeytanın aşık olabileceğini hiç tahmin etmezdim..