Öğrenmiş olmam gereken şeylerden biri de artık hayatımda şaşırmam gereken bir şey olmaması gerektiğiydi. Ama sanırım bu mümkün olamıyordu. Aklımın karmaşası midemi bulandırıyordu. Ayrıca bir şekilde neden bu kadar tepki verdiğimi bilemiyordum. Benden bir şey gizlenmesine mi kızmıştım? Melezlerin saldırısı ve annemin acınası haline mi? Yoksa annemi bana karşı bu duruma getiren ve şefkatinden uzak büyümeme sebep olan her şeye mi? Babama mı? Oturduğum yosun tutmuş kayanın üzerinden aşağıya doğru kayıp kumların üzerine yığıldım. Sırtımı kayaya yasladım. Gözlerim daldigi denizin en derininden daha derindeyken , düşünmek giderek daha da kolaylaşıyordu. Dizlerimi kendime doğru çekerek kollarımla sardım. Küçücük olmayı istedim. Andrea ' nın arabasında arkada oturan , herşeyden habersiz o bebek olmak istedim. Gözlerime dolan yaşlardan rahatsız olmuştum.
Yukarı doğru baktım. Göğe. Kararmaya başlamış hava bana ayrı bir huzur veriyordu sanki. Ama içimde bir öfke vardı. Bunu nereye kusacagimi ise bilmiyordum. Esen rüzgar kumları havalandırmaya başlamıştı. Firlayarak çıktığım evden direkt arabaya atlamistim. Arkadan yetişen Alex'e ise dediğim şeylerin tek bir kelimesini bile hatırlamıyordum. Benimle değildi ama bir şekilde beni izlediğini biliyordum. Rüzgar şiddetlendikce daha da inatla sirtimi kayaya yapistiriyordum. Artık hiçbir şey için enerjim varmış gibi hissetmiyordum. Yazı yazmaya bile halim yoktu sanki. Yani kendimi rahatlatmak için bile uğraşmak zor geliyordu. Sıcak yaşlar yanaklarımdan süzüldü. Üzerimdeki bol ceketimin koluyla yaşları sildim. Ağlamak istemiyorum dedikçe daha da fazla gelen yaşlar üzerine kafamı dizlerime gömdüm.
************************************
Bu muydu yani Lucifer'in gözdesi? Bu zayıf kız mı?
Gözyaşlarına boğulmuş Lucy 'e alay edermişçesine baktı. Dudakları küçük bir gülümsemenin etkisiyle kıvrıldı. Bu iş giderek eğlenceli olmaya başlıyordu.
Edmund durduğu ağacın kalın ve yüksek dalından bir kerede atladı ve bakışlarıyla Lucy'i tekrar buldu. Onu izlemekten sıkılmamıştı. Bu kendisi için ilginçti. Usulca ağaçların arasından yürüyerek sahile çıktı. Artık başını çevirse Lucy'nin onu görebileceği konumdaydı. Kalbi heyecanla atmaya başladı. Edmund bu seferde kendisiyle alay edercesine duraksadı. Hey hey hey Ed! Koca melez kalbin küçük kız kardeşin yüzünden mi deli gibi atıyor?
Bu sırada bir şey oldu. Lucy elini kaldırdı ve ona gel işareti yaptı. Edmund şaşkına dönmüştü. Ve Lucy'nin önüne gelene kadar yürüdü. Lucy başını kaldırmadan önce Edmund konuştu.
"Ben Alex değilim farkında mısın kardeşim ?""Farkındayım Edmund... Kardeşim. Ne için beni izlediğini de biliyorum."
************************************
Alex spor arabasını almış delicesine gaza basıyordu. Lu'nun sahile gittiğini biliyordu. Ama şimdi güvende olmadığını hissediyordu. Bu Lucy'nin melez olmasının ona sağladığı bir kolaylıktı. O da melek sayilirdi. Her ne kadar farklı bir soydan gelse de , onunla iletişim kurmak yine de kolaydı. Ve aralarındaki bağ... İşte o çok özeldi. Yıllardır anlamsızca hissettiği boşluk sonunda onun varlığıyla dolmuştu. Asla ona zarar gelmesine izin vermeyecekti. Ağaçlar, yol , diğer arabalar Alex'in hızı yüzünden bir görünüp bir kaybolurken o bunları düşünüyordu. Elini boynuna attı ve sıkıntıyla sıktı. Artık onu Lucifer'in verdiği görev için değil, kendi verdiği değer için koruyordu. Bu iş bittiğinde yapacağı daha çok şey olacaktı...En sonunda Lu'nun kırmızı kamyonetini gördüğünde hemen arkasına yanaştı. Kapıyı açtığında delice esen rüzgara karşı elini gözlerine siper etmek zorunda kalmıştı. Kumsala baktı. Ve dev kanatlarını açıp kendini Lucy'nin önüne atması belkide sadece bir veya iki saniyesini almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LUCIFER
FantasiaBabamı hiç tanımamıştım.Ancak yatalak olan anneme göre ben tam bir hayal kırıklığıyım. Ben Lucy Thomson ve inanın ki şeytanın aşık olabileceğini hiç tahmin etmezdim..