Rüya

2.4K 143 0
                                    

"Bir rüya değildi ben bundan eminim. Artık her şeyin farkındasın Lucy. Biliyorum... Seninle asla

anne - kız gibi olmadık. Ama bundan sonrasında bana ihtiyacın olacak. "

Afallamış bir halde annemin soluk yüzüne baktım. Tahminen yıllardır yaptığımız en uzun konuşma olsa gerekti. Bal rengi gözleri kocaman açılmış geldiğimden beri hiç susmamıştı. Neler olduğunu Shaune 'ye sormadan önce direkt olarak annemin odasına dalmıştım ve onu yatakta gözleri kaygıyla açılmış bir halde bakınırken buldum. Annemin belden aşağısı tutmuyordu. Ben çok küçükken bir kaza geçirmiştik. Bende bir sıkıntı yoktu ama bu kaza sonucunda annem felç olmuştu. Koyu kahve dalgalı saçları omuzlarına dökülüyor , florasan ışığı ise soluk tenini daha da soluk gösteriyordu.Aslında gerçekten güzel bir kadındı. Ama babamın onu sevmiş olması demek onda güzellikten daha fazlası var demekti. Gerçi ben en yakınım olması gereken kişiye gayet uzaktım. Onu yeni yeni tanıyacak olmak içimde heyecan dalgaları oluşturuyordu. Sanırım bu zamana kadar gerçekten hep yalnızdım. Babam her ne kadar beni kollasa da durumuma pek yardımcı olduğunu söyleyemezdim. Annem hayatta olmasına rağmen benimle değildi. Aynı evde yabancıydık. Saçlarımı tarayıp beni usulca öperek ilgilendiğini hatırlamıyorum. Ve hayır felç olması buna engel olamazdı. Ben onun yanında olmak için hep çabalamıştım. O ise yüzüme asla sevgiyle bakmamış , iki kelimeden fazla laf etmemişti. Şimdi ise işler değişiyordu ve sebebi gördüğü bir rüya mıydı yani? O her ne kadar aksini iddia etse de bana göre durum bundan ibaretti. Ona ihtiyacımın olması... Onu tanımayı isterdim bu heyecanlandırıyordu tamam ama sanırım bunu kabul etmek bana aykırı olacaktı.

"Sana soracağım bir iki soru var sadece. Ama fazlası olamayız. Sakın arayı toparlayıp sonsuza kadar mutlu yaşadılar gibi bir şey oluşturma aklında. Anladın mı?" Aklımdan geçenler bu kadar sert olmasa da ben neredeyse kükremiş ve sinir saçmıştım.. Bal rengi gözler küçümseyici şekilde küçüldü. "Sana ihtiyacım var demedim. Tersine bana ihtiyacın olduğunu söyledim."

Alex yatağın karşısında duran dolaba yaslanmış sakince odayı izliyordu. Shaune kapının önünde duruyor ve direkt olarak bana bakıyor , gözlerini tamamen bana kenetlemişti. Yatağın öteki tarafında duran boy aynasına baktım. Kısacık bir an. Kızıl saçlarım siyah omuzları açık bluzumun üzerine dağılmıştı. Bluzum siyah dar pantolonumun üzerinden yukarı doğru kaymıştı. Darmandağınık görünüyordum her zamanki gibi. Annemden oldukça farklıydım. Kesinlikle tamamen bir insan değildim. Ve benim ne olduğum oldukça belliydi. Bende bir melezdim. İyi olmam olduğum şeyin gerçekliğini değiştirmiyordu. Annem bugüne kadar her zaman karşısında bir melez görmüştü. Asla kızını değil...

Yatağın yanına anneme doğru eğildim ve fısıldadım:

"Bugüne kadar sensiz idare ettim. Bundan sonra da edeceğim. "

Ben kızı değil bir melezdim sonuçta öyle değil mi?"

Tamamen doğruldum. Onu süzdüm ve geri çekilmek üzere hamle yaptım. Arkamı döndüğümde beni bileğimden yakaladı.

"Melezsin ama tamamen değil. Ölümsüz değilsin. Ve öleceksin Lucy, bunu anlıyor musun? Yolun sonuna geldin ama farkında değilsin. Seni korumak adına yatağa mahkum oldum. Ve şimdi kızımın aptallığından dolayı kendi canının elinden gideceğini görememesi beni deli ediyor."

"Kızın olduğum gerçeğini hatırlıyorsun hala , öyle mi anne?"

Gözleri kararmıştı , bal rengi gözleri gölgelendi. Elimdeki bileğini elimle kendimden ayırdım. Ve kapıdan çekilmeyen Sahune' ye omzumla çarpıp odadan çıktım. Evden çıkmak yerine odama geçtim ve kapımı kapattım. Penceremi yukarı kaldırıp camdan destek alarak yangın merdivenine çıkıp oturdum. Gözyaşlarım her zamanki yakıcılığıyla yüzümde dolaşıp damlayınca ağlamanın verdiği iğrenç acizliği üzerimde hissettim. Ağlamaktan nefret eden birisine göre fazla ağlayan birisi olmuştum. Shaune ile de bir ara konuşmalı ve neden doktor çağırdığını sormalıydım. Şimdi ise odaya geri dönüp Shaune'yi çağıracak kadar halim yokmuş gibi hissediyordum. Ancak daha sonra odada bıraktığım Alex aklıma geldi. Arkamdan geleceğini düşünmüştüm ancak hala ortada yoktu. Bluzumun kollarını parmak uçlarıma kadar çektim. Ve Alex'in zihnine odaklandım. Onu çağırmak isterken bambaşka bir ayrıntıyı fark ettim.

Hızla çıkmış olduğum odaya daha hızlı bir şekilde daldım.

"Siz birbirinizi tanıyor musunuz?"

LUCIFERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin