" Savaş durrr sakinleş" diye bağırdı Arya. Ama Savaş'ın gözü dönmüş deli gibi bağırarak ameliyathaneye girmeye çalılıyordu. Hepimiz çabaladık ama sakinleşmedi. En son Ayaz Savaş' ı sertçe kolundan tuttu ve konuşmaya başladı;
" Bana bakk! Bana bak Savaş. Etrafına bi bak. Senin için deliye dönen şu 6 kıza bir bak. Sen bu haldeyken onlar nasıl kendini toparlasın he . Kendine gel Savaş. Kendine gel ki Hira uyandığında ona gülümseyen 14 kişiyi görüp toparlansın. Kendine gel ki sevgilin senin gözlerinin içine baktığında aşkınızın masumluğuyla yeni bir güne uyansın toparlan artık .Benim hayatımın aşkı Deniz'e ve senin hayatının anlamı Hira'ya bunu yapanları ödeticez. Sana söz onu bulup kendi ellerimle sana getiricem ki o pisliği gebertebilesin . Ama şimdi güçlü ol. Hem hala uyuyan Deniz için Hemde içerdeki masum beden için. Anladın mı beni . !! "
dediğinde Savaş artık kendini toparlamıştı. Evet hala ağlıyordu. Ama artık kapıları tekmelemiyor ameliyathaneye girmeye çalışmıyordu.
Derken uyandım ve bende onların yanına gittim. Beni görünce boynuma atladılar. Ayaz koluma girip yanına oturttu beni. Sağ kolum boydan boya sargılıydı. Bizimkilerin gözü arada bana kayıyordu bende onlara herşey yolunda bakışımı yolluyordum.
Sahi herşey yolunda mıydı?
Birden gelen sealere kafamı çevirdim. İnanmıyorum o dört gerizekalı bırdalar cidden canına susamışlar. Ayaz Özgür ve Savaş onlarada doğru haraket edecekken . İzin vermedim. Aslında onları gebertmeyi çok istiyorum. Ama belli ki bişey söylemek istiyorlar.
" Ne var hala ne istiyorsunuz " dedi Kayla hala ağlarken." Biz sadece özür dileriz. O adamın bıçağı olduğunu bilmiyorduk. Onlara yanlarında hiçbişey getirmemeleri söylemiştik. Adam kaçtı. Onu bulucaz merak etmeyin . Tekrar özür dileriz" dedi Kerem.
Arya birden bağırdı." Lanet olası beyinsiz. Senin özür dilemen Hira' yı geri getirmiyor. Deniz'i iyileştirmiyor " dedi avazı çıktığı kadar bağırarak .
Özgür ona sarılıp onu sakinleştirmeye çalıştı. Bu esnada Ada konuştu;
" Bu asla yanınıza kalmicak şimdi siktir olup gidin" .
Derken Toprak bana seslendi;
" Deniz biraz konuşabilir miyiz "
Ben cevap veremeden Ayaz;" Hayır . Konuşamazsınız " dedi.
Umut ekledi;
" Aldın cevabını şimdi kaybol " dedi.Gitmediler ama belli ki onlar da Hira'nın çıkmasını bekliyorlar. Artık onlara bağıracak takatimiz de kalmadı. Bişey demedik. Beklesinler ve gördükleri eserleriyle gurur duysunlar. Vicdan azabından geberip gitsinler. Derken Müdüre Poyraz ve Murat hocada geldi. Henüz aileden kimseye haber verilmedi.
Müdüre hanım sordu;
" Nasılsınız? İyi misiniz? "
" Nasıl mıyız? Sence? Birde soruyor musun? " dedi Serdar
" Sakin ol biraz" dedi Arda.
On dakika sonra o gerizekalılardan biri geldi bu kez.
" Nasılsınız " dedi o da.Kayla bağıra bağıra verdi cevabını;
" Nasılım? Nasılız? Söyleyeyim mi sana? Sevdiğin birini düşün. Canından öte hayatı için canını bile verebileceğin birini düşün. Kaybetmekten ölümüne korktuğun birini düşün. Dün sesini duyduğun, güldüğün hatta şakalaştığın ama bugün yoğun bakım ünitesinde olan vücudunda ve ağzında adını bilmediğin bir sürü kablolara bağlı derin bir uykunun içinde olan birini düşün. Düşün ki o senin kardeşin, sevdiğin biri, belki de aşık olduğun insan. Durumu berbat ötesi. Gerizekalı bıçaklı bir psikopat yüzünden içerde yatan biri.Bu ne demek biliyor musun? Şuan ince bir çizgide demek. "
dedi ve Rüzgar onun devam etmesine izin vermedi.
Bu kez Arya bağırarak döktü içini;