GİRİŞ

447 21 11
                                    

***DÜZENLENMİŞTİR.***


Giriş bölümü düzenlenmiş haliyle karşınızda. Çok fazla değişiklik yok ama bu şekilde daha güzel olduğunu düşünüyorum. Keyifli okumalar dilerim.




Dalgınca yürüyordum düşünceler denizinde mahkum bir şekilde. Yine pislik herif içip annemi dövmeye kalmıştı. Mehtap bir köşede ağlarken sonunda dayanamamış kafasında içki şişesi kırmıştım babam olacak herifin. Yaptıklarımın sonucuna daha sonra katlanacağımı biliyordum. Bunu bana ödetirdi. Ana caddeye çıkmıştım sonunda. Çok çabuk parlardım. Sinirlerim tepemdeydi yine. Baba demeye bin şahit isteyen adam beni sinir hastası etmişti resmen.


Gözüm hiçbir şey görmeden homurdanmaya devam ederken ayağım bir şeye takıldı ve yeri öptüm.


"Sikeyim!" Kalkıp yere baktım ve katilimin bir çanta olduğunu gördüm. Çok nadir küfrederdim ama bu sefer kendimi tutamamıştım. Canım acayip yanmıştı. Bu yüzden çantaya sinirle tekmeyi geçirdim. Nasıl bir ayılıkla vurduysam artık çarptığı yerde çanta açıldı ve ben ışığı gördüm. Allah'ım o dolar mıydı? Gözlerimde dolar işaretleri çıktığına bahse girerdim. Bu para benim okul masraflarımı karşılar ailemi de yıllarca geçindirirdi. O ayyaş herife de tekmeyi koyardık. Hemen eve gitmeliydim.


Sonuç ne oldu peki karakoldayım ve mobeselerden çantanın sahibi aranıyor. Benim geri zekâlı vicdanım rahat durmadı ki alayım paracıklarımla banyo yapayım. İçeriden çıkan polis memuru önümde durdu. Ay keşke sahibini bulamasalar. Hayır, yani bulamadılarsa ben alabilirim sonuçta. Yazık zavallılara sahipsiz kalmasınlar.


"Sahibini bulduk çantanın kendisi hastanedeymiş. Kalp krizi geçirmiş zaten o yüzden çanta orada kalmış. Şimdi birisi gelecek paraları almaya size bu örnek teşkil edecek davranışınızdan dolayı teşekkür ederiz." Tüm hayallerim suya düşmüştü. Yine bana bizim pis mahallenin yolları gözükmüştü. Hoş nasıl bir salaksam parayı karakola getirip hala paraları bana verebileceklerini düşünüyordum.


Yetersiz ışıklandırılmış sokakta yürürken düşünüyordum. Ben o eve dönersem baba denen mahlûkat beni iyice bir eller bellerdi. En iyisi Defnelere gitmemdi. Can sağlığım için bu gerekliydi sonuçta.


Kararımı vermenin rahatlığıyla Defnelerin evine yöneldim. Kapılarını çaldım. İçerden Nurten Teyze'nin kız pasaklı bak kapıya ellerim batık diye çığrışması gelince gözlerimi devirdim.


"Meyra ben de seni bekliyordum. Hasan öküzünün beynini yarmışsın sonunda!"


"Dur bir içeri gireyim konuşuruz içeride." Deyip salona daldım. Şimdi kırk saat Defne'ye laf anlatacaktım. Off yaa.


Sabah Nurten Teyze'nin bağırmasıyla uyanmak paha biçilemez bir deneyimdi doğrusu. Kadın kurulu çalar saatti mübarek. İlla uyandıracak. Kahvaltıdan sonra hemen kaçtım Defnelerden. Şayet kalsaydım eminim ki Nurten Teyze bize bütün evi temizletirdi. Kadın beni bedava çalıştırıyordu resmen. Ne zaman gitsem evi baştan aşağı temizletiyordu Defne ve bana. Acımasızlık kanına işlemişti.


Sokaktan sağa döndüm hızlıca ve eve yürümeye başladım. İnşallah ayyaş herif sızmıştır. O ne be! Bu araba gerçek mi? Bizim sokakta ne işi var? Ne işi var bizim sokakta? Sokakta ne işi var bizim? Of düşüncelerim bile saçmaladı. Derhal arabanın yanına ışınlandım. Beynim kafamın içinde BMW BMW diye haykırıyordu o dakikalarda. Adaletsiz zalim dünya ya millet nasıl arabalara biniyor.


"Hay bin kunduz arabaya bak be!" Benim saçma konuşmalarımı duysa gerek şoför yanıma geldi. Bir an yavrum sen mal mısın diyecek sandım ama demedi.


"Merhaba kızım. Meyra Solmaz'ı tanıyor musun buralarda oturuyormuş." Ne oluyor be beni ne yapacak bunlar?


"Benim bey amca hayırdır?" şaşkınlıktan gözlerimi kocaman açmıştım.


"Beni Haldun Bey gönderdi Meyra kızım. Dün çantasını bulduğun bey. Seni yanına hastaneye bekliyor konuşmak için."


****


Hastanede kapıyla bakışmam cesaretimi toplayınca son buldu. İçeri girdim ve beni tombul yanakları sıkılası bir amca karşıladı. Öyle ki bıyıkları bile ona ciddilik değil sevimlilik katmıştı.


"Hoş geldin kızım otur şuraya yanıma bakıyım." Amcanın böyle demesiyle yatağının yanındaki sandalyeye çekingence oturdum. Bey amca halimi fark etmiş olacak ki "Çekinme kızım çekinecek bir şey yapmadın ki bu bunak adamın paralarını kurtardın." Dedi. Üstüne bir de bana göz kırpınca kıkırdamamı gizleyemedim.


"Ha şöyle aferin sana." Deyip gülümseyen bey amca konuşmasına devam etti. "Kızım ben seni araştırttım. Yaşadığın sıkıntıları biliyorum. Benim sana bir teklifim var annenleri benim kızımın yanına Bursa'ya yollayalım. Annen orada çalışsın benim kızıma yardımcı olsun. Sen de burada kal benim evime taşın seni de bir dershaneye verelim. Üniversite sınavlarına hazırlan.  İyi bir öğrenciymişsin bu şekilde harcanma." Dedi.


Şoktan ne diyeceğimi bilemedim. Nasıl olurdu? Olabilir miydi böyle bir şey.


"Nasıl olur bey amca!" dedim hayretle.


"Seninle anlaşalım bana Haldun Dede de bundan sonra. Olur mu? Ayrıca bal gibi de olur. Esas neden olmasın."


Birden telefonum çalınca anın getirdiği heyecanla birlikte cebimden çıkarayım derken sandalyenin altına düşürdüm. O sırada kapının açıldığını duydum ama o sırada takoz telefonumu almaya çalıştığımdan kimin geldiğine bakamadım. Sonunda telefonumu almaya başardığımda yavaşça kafamı kaldırdım ve bir çift koyulaşmış mavi gözle karşılaştım. Oha! O taş çocuk benim popoma mı bakıyor böyle yiyecek gibi. Birkaç kere gözlerimi kapatıp açtım. Vallahi de bakıyor. Yuh be insan bir gözlerini çevirir fark ettiğimi gördüğü halde hala bakıyor. Sonunda akıl edebildiğimde hızla doğruldum. Kaşlarımı çatıp kızgınca yüzüne baktım. Ben ona böyle bakınca yüzünde alaycı bir gülüş belirdi. Tamam şimdiye kadar gördüğüm en yakışıklı erkek olabilir ama bu ona popoma yiyecek gibi bakma hakkını ona vermiyordu. Ayrıca bu utanç vericiydi.


"Bu koca beceriksiz mi bizim evde kalacak?" Ne diyor be bu? Ben çemkiremeden Haldun Dede cevap verdi.


"Emre! Düzgün konuş oğlum." dedi ve bana döndü " Bu densiz benim torunum Emre. Benimle yaşıyor o da." Nee! Şimdi ben bu taş ama su katılmamış öküzle bir evin içinde mi yaşayacağım!


"Emre bu da sana bahsettiğim Meyra!" Gözlerinin içine baktığım öküz bana dudağının bir tarafını kıvırdı ve ben beynimden vurulmuşa döndüm. Vicdansızın evladı o nasıl gülüş öyle!

ŞANS KALBİ ÇALINCA (ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin