1: Yasak

2.2K 200 130
                                    

"Hadi artık Lisa! Yemeğe oturacağız." diye bağırdı annem. Çığlık attı da diyebiliriz.

"Bir saniye, salonu bitirip geliyorum!"

"Başlatma salonuna! Çabuk buraya gel!"

Sıkıntıyla iç geçirip oyunumu kaydettim. Dizüstü bilgisayarımın kapağını kapatarak odamdan çıktım.

Yaz tatili demek benim için minimum dört saat Sims oynamaktı. Kendi yarattığım insanları kendi yarattığım evimde yaşatırken çoğu zaman gerçek hayattan daha mutluydum.

Merdivenleri inerek mutfağa indim. Annem, babam ve küçük kardeşim Sam, önlerinde yemekleri, beni bekliyorlardı. Görüş açılarına girdiğimde üçünün de gözü üzerimdeydi.

"Babanla bu durumdan çok rahatsız olmaya başladık, Lisa. Yaz tatilin, anladık. Ama az da olsa derslerine göz gezdirmen gerek. Şunun şurasında okulun açılmasına bir ay kaldı." dedi annem gergin bir ses tonuyla.

Çatalı elime alıp yanıyla köftemi ikiye bölerken gözlerimi devirdim. "Size de afiyet olsun."

"Her şeyi geçtik, altı-yedi saat bilgisayarın başından kalkmıyorsun. Gözlerin ne hale gelecek." babam, annemin başlattığı konuya devam etti. Anneme göre her zamanki gibi daha sakindi.

"Kör olmadım ya?" köfteyi ağzıma attım.

"Tavırların hoşuma gitmiyor, Lisa Frietze." annemin ses tonu öfkelenmeye başladığını ele veriyordu.

"Bakın, tamam, fazla oynuyor olabilirim ama yaz tatilim bu, değil mi? Başka yapacak neyim var? Arkadaşlarımla da buluşsam, hadi biraz daha fazla uyuyayım da desem, günün çeyreğinden fazlası kalıyor. Her gün her gün de arkadaşlarımla buluşmadığıma göre? Haftada iki gün arkadaşlarımlayım de..."

"Lisa, korkarım ki bir süre bilgisayarına el koyacağız." babam pat diye atıldığında açıklamam yarıda kesilmişti.

"H-ha-hayır. Hayır hayır." başımı iki yana salladım.

"Ukala davranışını bir kenara bırakıp en azından günde yarım saat ders çalışacağını söyleseydin böyle bir cezayla karşı karşıya kalmazdın." annem gözlerini kısıp bana baktı.

"Onun yerine beni depoya falan kilitlesenize?" dediğimde önce anneme sonra babama baktım. Öylesine ciddilerdi ki...

"Bir hafta. Aklın başına gelsin diye. Ders çalıştığını da görmem kaydıyla." dedi babam.

Sinirle masadan kalktım.

"Nereye gidiyorsun?"

"Willow Creek'e" dedim alayla. Merdivene vardığımda annem yeniden bağırdı. "Oyununu kaydetsen iyi olur. Salonunun yaptığın kısmı bari silinmesin."

"Sağol."

***

David Fox, tam anlamıyla hayallerimin erkeği. Dünyanın en kusursuz erkeğinden bile kusursuz. Babası, önünde boğularak öldüğünden beri okuluna ve derslerine daha bir bağlanmıştı. Babası gibi başarılı bir doktor olmak için elinden geleni ardına koymuyordu. Aşçılık yapan ve çok bağlı olduğu annesi ona sonsuza kadar sims oynaması konusunda tek bir laf etmiyordu.

Sinirli ve üzgündüm. Çalışma masamın rahat koltuğuna oturduğumda bilgisayarımı açtım.

David odasındaydı. Gitar üzerine okuduğu müzik kitabını boy aynasının hemen yanındaki komidine koydu. Gecenin üçüydü ve annesi çoktan uyumuştu. Kimi zaman olduğu gibi David, ben komut vermeden aynada kendi kendine konuşuyor, karizma yeteneğini geliştiriyordu.

Tam o an bir şey oldu. David'in aynadan bana baktığını farkettim.

Ah, sanırım sonunda delirmiştim.

David'in telefonu çaldığında cevaplaması için komut verdim.

"Lisa, hadi bilgisayarını toplayıp çantasına koy da buraya getir." babam salondan seslenmişti.

Bilgisayarıma baktım.

Gelen arama: Lisa Frietze. Takılmak için size gelmek istiyor.
Evet | Hayır

Garipseyerek ekrana baktım. Sanırım oyunu ilk aldığım sıralarda heveslenip kendimi yapmıştım.

"Sana diyoruz, değil mi?" annem sinirle yanıma geldiğinde ona baktım. Sertçe bilgisayarımı resetleyerek kapattı. Bilgisayarımı kablosundan çekerek aldı ve odamdan çıktı.

Ama o, bunu yapmadan hemen önce ben, Evet'e tıklamıştım.

SIMSEPTIONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin