(Görselde Selin var.)
Selin ne yapacağını bilemez bir halde evin içinde voltalar atıyordu. Sabah yaşadığı olay sonucu işe gidecek gücü de kendinde bulamamıştı. İş yerine telefon ederek rahatsızlandığını söylemişti. Şimdi de ev ruhunu iyice sıkmaya başlamıştı.
Nereden çıkmıştı şimdi bu? Neden Hakan onu araştırmaya girişmişti ki. Keşke ilk günden onunla konuşsaydı. Ama yapamamıştı işte. Şimdi ise Hakan büyük bir ihtimalle onu terk edecekti. Ve bunu düşünmek bile Selin'i çıldırtmaya yetiyordu.
Hakan'ı aramak istiyordu ama telefon numarası yoktu. Yanına da gidemezdi. En iyisi her gün olduğu gibi yarın da onu otobüs durağında görmeyi beklemekti tabii gelirse...
Aylardır sabahları işe gitmek için Hakan'la aynı durakta otobüs bekliyorlardı. Selin'in otobüsü Hakan'ınkinden bir kaç dakika önce geliyordu genellikle. Selin otobüse binene kadar Hakan'la bakışlarını birbirlerinin üzerinden çekmiyorlardı. Ancak o güne kadar ikisi de bir 'merhaba' bile diyememişti.
O sabah Selin ince ve zarif vücudunda oldukça şık duran siyah bir etek ve üzerine beyaz ipek bir gömlek giymişti. Her zamanki gibi durakta bulunan oturakların birine oturmuştu. Bordo renkli rugan çantasını kucağına yerleştirmiş bir yandan otobüsün geleceği yöne bakıyor, bir yandan da Hakan'ın gelmesini bekliyordu. Çok geçmeden Hakan ilerideki sokağın köşesinde görünmüştü. Selin yavaşça ayağa kalkarken yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluşmuştu. Ancak Hakan yaklaştıkça Selin'in yüzündeki gülümseme kaybolmuştu. Hakan o güne kadar hiç yapmadığı bir şekilde Selin'in yakınına kadar gelmiş ve gözlerini onun gözlerine dikmişti.
-Merhaba.
-Merhaba.
-Sizinle biraz konuşmak isiyorum.
Selin heyecanını gizlemeye çalışıyordu ancak bunu başarması imkansızdı. Titreyen bir sesle:
-Buyurun sizi dinliyorum. Dedi.
Hakan etrafına şöyle bir göz atıp kimsenin kendilerini dinlemediğinden emin olduktan sonra devam etti:
-Aslında nerden başlayacağımı bilemiyorum. Sanırım en iyisi tek seferde sorup kurtulmak.
Selin ellerinin terlediğini, kalbinin heyecanla çarptığını hissediyordu. Susup bekledi.
-Siz... Evli misiniz?
Selin önce şaşırdı sonra kelimeleri toparlamaya çalıştı ve:
-Neden soruyorsunuz? diyebildi.
-Aslında eğer sorduğum sorunun yanıtı evetse neden sorduğumun bir önemi yok. Lütfen bana cevap verin. Siz evli misiniz?
-Durun bir dakika. Neden bana bunu sorduğunuzu bilmeden cevap vermeyeceğim.
Hakan güçlü bir oflamanın ardından söze başladığında gözlerini kaçırıyordu:
-Çünkü uzun zamandır sizden etkileniyordum fakat yanınıza gelip konuşmaya cesaret edemiyordum. Ben de dün iş yerinizden sizinle ilgili ufak tefek bilgi almaya çalıştım.
Selin şaşkınlığını gizleyememişti:
-Ne! İş yerime gidip beni mi sordunuz? Nasıl? Yani ben anlayamıyorum ne dediniz insanlara?
-Sakin olun sizi kötü duruma düşürecek bir şey konuşmadım. Böyle bir şey yapmam. Şimdi soruma cevap verecek misiniz? Evli misiniz sahiden?
Selin bir an tereddüt etti fakat cevap vermezse Hakan'ı daha da meraklandırmaktan ve araştırmaya devam etmesinden korktu. Kekeleyerek:
-E...Evet. Dedi.
Verdiği cevapla karşısındaki adamın nasıl büyük bir hayal kırıklığı yaşadığını yüzünden okuyabiliyordu. Bir süre ikisi de sustular. Sessizliği ilk bozan Hakan oldu:
-Kusura bakmayın Selin hanım. Yani şey... İsminizi de öğrendim tabi ama bir daha sizi asla rahatsız etmem.
Hakan hızlı bir şekilde arkasını dönüştü ki bir ses duyduğunu sandı. Başını çevirdiğinde Selin'in kendisine birşey söylediğini anlamıştı. Tekrar yaklaştı:
-Efendim? Bir şey mi dediniz?
-Evet. Aslında beni hiç bir zaman rahatsız etmediğinizi söylüyordum.
Selin başını önüne eğerek daha alçak bir sesle devam etti:
-Ben de sizden etkilendim.
Hakan birkaç kez yutkundu. Bir şeyler söyleyecek oldu. Vazgeçti ve arkasını dönüp hızla ordan uzaklaştı.
Selin sabahki yaşananları baştan hatırlayınca evin içinde daha fazla duramayacağını anladı. Üzerini değiştirerek kendini dışarı attı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanılgı
General FictionArkadaşına onun hayatıyla ilgili tavsiyede bulunurken her şey kolay görünmüştü gözüne. Ama sözlerinin kör bir kurşun gibi hayatını delip geçeceğini tahmin edememişti.