Bölüm 3: Korku
Bölüm Şarkısı; Kyler England- You Wait For Rain
Gözlerim bu sahneyi görmek istemiyor, beynim bunların olmadığını savunuyordu. Ellerim korkuyla titreyip beni ele verdiğinde şuan da o krizlerin gelmemesini diliyordum. Ortada yaşanan durumun gerçekliği yüzde kaçtı? Buna ben mi sebep olmuştum?
"S-sen ne yaptın?" tedirgin gözleri beni daha da korkuya salarken dizlerimin üzerine yığıldım. Bunu kaldırabilir miydim?
12 SAAT ÖNCE
Tüm gece uyumamıştım ve şimdi de uykulu gözlerle okula gidiyordum. Uykusuzluktan dolayı başımın ağrısı şiddetini arttırdı ve bende dişlerimi sıkmaktan geri kalmadım zaten havanın boğucu olması beni geriyordu. Basık sınıfa girdiğimde dünkü oturduğum yere oturup işkence derslerini çabuk bitmesini diledim. Son sınıfsanız eğer dersler size daha da işkence gelirdi. Ders zili çalıp hoca içeriye girdiğinde yanımdaki çocuk hala gelmemişti. Demek serseri bir sıra arkadaşım vardı, güzel. Dersin inkılap tarihi olmasının etkisiyle sıraya kafamı koyup kulaklarımı taktım. Gün çabuk bitmeliydi!
Derin bir rüyanın uzuvlarında gezinirken kolumun dürtülmesi ile yerimden sıçradım. Bir öğretmen vakasına yakalanacağımı düşündüğümde Lina'nın gülümseyen yüzüyle karşılaştım.
"Günaydın daha doğrusu tünaydın. Yemekhaneye gelmiyor musun?" ne zaman öğle arası olmuştu ki? Kulaklıkları çıkartıp popomun uyuştuğu sıramdan ayrıldım.
"Yemekleri güzeldir umarım." ellerini birbirine çarpıp o kocaman gülümsemesini silmedi. Bu kadar güzel gülmek diğer kızlara haksızlıktı bence. Koluma girmeye yeltendiği biraz geriledim bunlar biraz daha ortaokul yıllarında yapılan şeylerdi, bana tersti.
"Öncellikle kol kola girmeyi hiç sevmem." omuz silkip yanağıma öpücük kondurdu. Elimin tersiyle öptüğüm yeri silerken kaşlarımı çattım.
"Ve öpülmekten de." gülen suratı biraz olsun düştüğünde beni umursamadan yanımda ilerledi.
"Hep böylesin sanırım."
"Nasıl yani?"
"Bir şeylerden haz etmeden zaman geçirmek sıkıcı olmalı." yalandı ben bir şeylerden haz ederdim fakat her şeyden değildi. Büyük bir yemekhaneye girdiğimizde oluşan gürültü başımın ağrısını tekrardan tetikledi. Sıkıntıyla alnımı ovuşturup sıraya girdim. Doğrusunu söylemek gerekirse okul o kadar kalabalık değildi yemekhane bir an için bana kalabalık gelmişti.
"KES SESİNİ!" bir kabustan uyanır gibi irkildiğim de bağırış sesleri arttı önümdeki sıra biranda yok oldu. İnsanların arasından sıyrılıp yaşanan kavganın alanına girdiğimde şaşırmadan edemedim. Sevgili serseri sıra arkadaşım bir çocuğa acımadan vuruyor ve bilmediğim kelimeler sıralıyordu. Zavallı çocuk üstündekinin cüssesinden karşılık bile veremiyordu. Çember oluşturup film izler gibi kavgayı izleyen insanlara baktım sanırım bunlara alışıktılar. Arkamı döneceğim sırada görmemem gereken bir şey gördüm ve durdum. Üstteki çocuk cebinden çıkardığı bıçağı altındaki çocuğun bacağına saplayıp acı içinde kıvranmasını sağlamıştı. Duramadım. Korku ve endişeyle yerdeki çocuğun yanına çöktüğümde boynumdaki şalı çıkartıp bacağına sıkıca sardım. Birileri bir şeyler söylüyor durmam için ikaz ediyorlardı. Ondan mı korkacaktım? Yerdeki çocuk sinirle ellerimi ittirdiğinde geriye düştüm.
"Git!"
"Sana yardım ediyorum ahmak! Revire gitmeliyiz." tek kolunu kaldırıp bana tutunmasını sağladığımda bu kez diğer kolumdan çekildim ve ayağa kaldırıldım. Sıra arkadaşım bana öfkeyle bakıyor ve kolumu sıkmaktan da geri kalmıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Kasabası
FantasyBen sevdikleri için canını hiçe sayan ama ne pahasına olursa olsun onlardan vazgeçendim. Ben ihaneti hisseden, hissettirendim. Ben cenneti müjdeleyen ölüm meleği. Ben ona koşulsuzca aşık olan kız. "Cenneti müjdeleyen ölüm meleğinin ölüme giden hikay...