Bölüm15:MELEK
Denizi gören bir uçurumun ardında duruyordum. Uçurumdan gitmem 1 saniye geriye gelmem yıllardı. Bir yerde okumuştum 'atlamaya götü yemeyen uçurumu meşgul etmesin.' diyordu ve açıkçası söz doğruydu. Birileri bir yere meşgul edip diğerlerine geç kalınmışlık yaşatıyordu.
"Buğlem" yalnız değildim. Umar bir adım arkamda duruyordu ve sanki beni kolluyor gibi bir hali vardı. Güldüm. Gülüşüm alaycı olsa da dudaklarım onlara yer verdi.
"Umar." ona seslenişimle hemen yanımda biterken dudaklarım düz haline geri döndü. Uçurumun dibinde olan bakışlarımı ona çevirip gelecek olan her şeye kendimi hazırladım.
"Beni nasıl buldun?" omuz silkti.
"Takip ettim." oysaki okuldan çıkmadan önce sınıfta gördüğümden emindim nasıl yapmıştı bunu? Aklım Lina'nın sözlerine kayarken bunun olmasının imkansız olduğunu biliyordum ama bir yanım da gerçek olabileceğini haykırıyordu.
"Bak Umar son günlerde çok saçma şeyler öğrenip yaşıyorum lütfen beni yoracak daha fazla şeyler söyleme."
"Üzgünüm Buğlem daha çok yorulacaksın." kollarımı göğsümün altına kavuşturup durdum.
"Ne demek istiyorsun? Bir şeyler mi biliyorsun?"
"Çok şey biliyorum ve senin bilmeni istemiyorum." bu nasıl çelişkiydi?
"Bu bildiklerin beni ilgilendiriyorsa bilmek zorundayım."
"Biliyorum o yüzden buraya geldik. Sen soru sormayacaksın sözümü kesmeyeceksin ben-"
"Nasıl bir şey sormayacağım ya?"
"Kesme sözümü. Ağabeyin seni o yere babanı bulmak için götürmedi seni oraya takas yapmak için götürdü." kaşlarım çatılırken kollarımı çözdüm.
"Takas mı? Daha açık konuşur musun?"
"Yani seni satacaktı, babanı almak için seni satacaktı." buna inanamazdım. Her şeye inanabilirdim olması imkansız varlıklara bile fakat bu fazlaydı.
"Aklını mı kaçırdın? Ağabeyime nasıl iftira atarsın?" sinirlenmiştim. Ağabeyim hakkında böyle ithamlarda bulunmaya hakkı yoktu.
"Ben iftira atmam. Ben olanı söylerim Buğlem bak beni tanımıyorsun ama ağabeyini de tanımıyorsun. Seni neden satmak istedi biliyor musun? Çünkü senin lanetli bir varlık olduğunu düşünüyor."
Lanetli bir varlık mı? Tanıdık gelen cümleler beni bozguna uğrattığında ne yapacağımı bilemedim.
6 YIL ÖNCE
Küçük kız yastıklardan yaptığı eviyle gülerek oynarken annesi onu uzaktan izlemekle meşguldü. Genç kadına göre Buğlem bir lütuftu. Kocasına göre lanet.. Sarmış olduğu yaprak sarmasını mutfağa götürürken kapıdan girmekte olan kocasını gördü. Yine bir dizi içki içip gelmişti asıl lanet kendisiydi haberi yok.
"Yemek hazır mı?" sakin sorusuna sakinlikle cevap verdi kadın.
"Değil ama yarım saate olur." genç adam önem vermeyip oturma odasına girdiğinde onu gördü. Güzelliğiyle büyülen küçük kız odada oradan oraya koşturup gülücükler saçıyordu.
"Dur!" küçük kız babasının emir sesiyle korkuyla dururken az daha düşecekti. Her zaman sinirli görünen babası bugün oldukça sakin ve durgundu. Ne olmuştu? Artık onu sevecek miydi? Küçük kız bulduğu minik umuda bağlanırken adam konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Kasabası
FantasiBen sevdikleri için canını hiçe sayan ama ne pahasına olursa olsun onlardan vazgeçendim. Ben ihaneti hisseden, hissettirendim. Ben cenneti müjdeleyen ölüm meleği. Ben ona koşulsuzca aşık olan kız. "Cenneti müjdeleyen ölüm meleğinin ölüme giden hikay...