Bölüm17:KAN
M
"..üreme çeşitleri ikiye ayrılır; eşeyli ve eşeysiz üreme."
"Hocam bir şey sorabilir miyim?" sıkıcı bir biyoloji dersinin arasında sınıfın haylaz çocuğundan gelen soruyla birkaç öğrenci rahat nefes almıştı. Oldukça seksi giyinmiş olan bayan hocamız sahte bir tebessüm içinde ona söz verdi.
"Şimdi eşeysiz de ürenebiliyor ki yazık değil mi onlara?" hoca anlamsızca kaşlarını çattı.
"Nasıl yani?"
"Yanisi hocam herkes eşiyle keyif sürerken onlar neden bundan mahrum kalsın? Bence haksızlık." işin boyutu sapık bir yana gitmek üzereyken yanımda oturan Umar olayı devraldı.
"Berk kapa çeneni." Berk denilen çocuk susup yerine otururken biyoloji hocası önümüze gelip durdu. Seksi bakışları Umar'ın üzerinde gezinirken saçlarını arkaya atıp gerdanını ortaya sundu. Ah, ne harika! Biyoloji hocamız dersinin hakkını sahiden de veriyordu. Neyse ki imdadıma yetişen teneffüs ziliyle yerimden hızla kalktım. Umar'ın bakışlarını üzerinde hissetsem de onu umursamadan sınıftan çıktım ve çıkmamla Akın ile çarpışmamız bir oldu. Gülerek beni tutarken aynı surat ifadesi bende de hakimdi.
"Ben de tam sana geliyordum."
"Neden?" artık kolumu bıraktığında koridorda yürümekteydik.
"Biliyorsun başımız bir türlü belalardan kurtulmadı ve buna biraz ara vermek istedim."
"Daha açık konuşabilir misin?" dirseğimden tutup beni durduğunda koridordun ortasındaydık.
"Bugün benimle sinemaya gelir misin?" peşimde canımı isteyen bir ordu, benim bir lanetli olduğumu düşünen bir ağabeyim varken sinema fikri kulağa çılgınca geliyordu.
"Seni kırmak istemem fakat bu mümkün değil." Akın elini çekip benden uzaklaştığında onu kırdığımı fark ettim.
"Kabul etmeni beklemem aptallıktı zaten." sonra arkasını dönüp gitti. Onu kırmıştım ama beni anlaması gereken oydu neler yaşadığımı canlı şahit olan insanlardandı. Sıkılgan bir halde okul bahçesine çıktığımda o karamsar hava bana eşlik etti. Bir şeyler yapmalıydım bu beladan kurtulmam lazımdı. Her ne kadar bana yardım edeceğini söyleyen birileri olsa da kimseyi tehlikeye sokamazdım. Son ders için zil tekrar çaldığında bahçe boşalıp sessizliğe gömülmüştü. Derse girmeyi boş verip banklardan birine yerleştiğimde önüme fırlatılan okul çantasıyla korkuyla zıpladım. Çantayı atan kişi beni fazla meraklandırmadan karşıma dikildiğinde Umar'ın yüzüyle karşılaştım.
"Gidiyoruz." onu dinledim bunu neden yaptım bilmiyorum fakat onunla gittim. Motoruna binip onu yine sarmaladığımda hızla gaza asılıp asfaltı ağlattı.
"Sormadan edemeyeceğim nereye gidiyoruz?"
"Keşfe." yol boyunca bir daha konuşmadık. Şaşırtıcı derece sorular sormamıştım ve Umar da neden onu sorgulamadığımı sormamıştım. Sorular sorular.. Ben adamı polise şikayet edip hapse düşmesine neden olmak üzereyken adam gelmiş beni bir yere götürüyordu. Acaba gideceği yerde mi alacaktı intikamını? Biraz da olsa korkuyu iliklerimde hissettiğimde bunların kafama yeni gelmesi hayretti. Motor hızını kesip ormanın girişinde durduğunda indim. Başımdaki kaskı çıkarıp bozulan saçımı bir şekle soktuğumda Umar çoktan ormana dalmıştı. Bu adam benim yanında olduğumu unutmuş muydu? Kaskı motorun arkasına koyup onun gittiği yolda ilerlerken etrafa bakınmaktan da kaçınmıyordum. Keşfe gideceğimizi söyleyip beni yalnız bırakması saçmaydı oldukça saçma. Önüme gelen ağaç dalını kenara çekip bir açıklığa kavuştuğum da olduğum yerde kaldım. Bu o sabah uyandığım yerdi. Umar burayı nereden biliyordu? Yoksa sadece bir tesadüf müydü?
"Buraya nasıl geldiğini hatırlamıyorsun değil mi?" Umar'ın sesinin geldiği yöne baktığımda onu bir ağacın yanında dururken gördüm.
"Ne?"
"Çok fazla şaşırıp korkuyorsun ve bu bir dezavantaj. Öncelikle korkmamayı öğreneceksin." derken ne olduğunu anlamadan onu dibimde buldum. Az önce ağacın yanında değil miydi? Şaşkın ve korkmuş suratımla öylece kalırken bu halime alay etti.
"Bundan söz ediyorum sen bir meleksin ve bir melek gibi davranmalısın."
"Umar buraya neden geldik?" aynı cevabı verdi.
"Keşfe."
"Umar buraya neden geldik?" ikimizde ciddiyete döndüğümüzde artık daha yakındık.
"O gece neler olduğunu öğrenmeye." sonra bana arkasını dönüp yine ormanın içine daldı.
Sahi o gece neler olmuştu?
Umar'ın peşine takılıp o gece geçtiğim yerleri hatırlamaya çalışırken açıkçası korkuyordum. Çünkü birinin beni bayılttığından o kadar emindim ki bunun bir doğa üstü güç yüzünden olması beni şaşırtırdı. Yine büyük bir ağacın altından geçerken bir şey fark ettim.
Kan.
Ağacın gövdesinde kurumuş bir kan.
Titreyen parmaklarımla kana dokunurken bilmediğim bir gerçeğe doğru yola çıktım.
Olayın Olduğu Gece
"Kaç.." beynim aynı cümleyi tekrarlarken enseme aldığım darbeyle bir adım sendeledim fakat bayılmadım. Vücudum da gezinen anlamsız bir güç dalgasıyla arkamı dönerken gördüğüm parlak mavilerle dondum.
Bu sokağımdaki adamdı.
Mavilerin sahibi elindeki taşa ve bana bakarken bir hayli şaşkın ve sinirliydi. Sanırım beni bayıltamamış olmasının sebebiydi bu. Anlamsız güç sayesinde adamın üzerine giderken onu daha önce tanımadığımı fark ettim.
"Kimsin sen?" mavi göz elindeki taşı havaya kaldırıp tekrar aynı girişimde bulunacakken onu durdum. Hava kalan elini sıkı sıkıya tutup onu geriye ittirdiğimde hiç beklenmedik bir şey oldu. Vücudumdaki güç çekildi, adam sert bir kayaya takılıp geriye düştü ve arkasındaki ağaca kafasını vurdu. Korkuyla ona bakarken ormanın içinde hala adımı sayıklayan sesler duyuyordum. Adamın yanına yaklaşıp nabzını kontrol etmek üzereyken kendimi geriye doğru son sürat uçarken buldum ve son gördüğüm bir kurdun uluyuşuydu.
ŞİMDİKİ ZAMAN
Elimi kandan çekip gerçeklerle baş başa kaldığımda bu kanın bana değil o adama ait olduğunu anladım. Peki beni geriye püskürten o kurt kimdi? Düşünceli bir halde yürümek üzereyken yanıma gelmekte olan Umar'ı gördüm. Benim dalgın halimi fark edip yanıma geldiğinde kolumu tuttu.
"Neyin var?" bakışlarım ağaca kaydığında kurumuş kanı göstermek istedim fakat kan yoktu. Ağacın gövdesi tertemizdi ve bu beni daha da korkutmuştu.
Neler oluyordu?
"Buğlem cevap versene!"
"B-bir şey gördüm, o geceye dair bir şey." Umar'ın dikkati bana daha da yoğunlaştığın da hala kana dair bir iz arıyordum. Kan ağaçta yoktu ama az önce görmüş olduğum taş bana hayli yardımcı olacaktı. Ağacın dibindeki taşı alıp üzerindeki kanı Umar'a gösterdim.
"Ne bu?"
"Kendin gör." yanında sallanan elini tutup kana bastırdığım da artık geçmişimin içindeydi.
-Bölüm Sonu.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Bölümde eksik veya hatalı gördüğünüz yerleri yoruma bırakırsanız çok seviniriz.
KİTAPLA KALIN!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Kasabası
FantasíaBen sevdikleri için canını hiçe sayan ama ne pahasına olursa olsun onlardan vazgeçendim. Ben ihaneti hisseden, hissettirendim. Ben cenneti müjdeleyen ölüm meleği. Ben ona koşulsuzca aşık olan kız. "Cenneti müjdeleyen ölüm meleğinin ölüme giden hikay...