Bölüm şarkısı : Christina Perri - Human
Saat ilerliyordu. Beynimin içinde tik taklar durmadan dönüyor , bir işkenceye davet çıkartıyordu. Düşüncelerimin içinde bir kapana sıkışmış ne yapacağımı bilmiyordum. Gecenin sessizliği şaşırtacak kadar ürperticiydi. Uykusuzluktan gözlerim sızlasada babamdan bir haber gelmesini istiyordum. Abimler evden çıktığından beri ne yaptığımı düşünüyordum, orada ne yapmıştım. Şimdiye kadar hissetmediğim bir gücün damarlarımda dolandığını hissetmiştim, beynimin içinde ki çığlıklar ile yüz yüze gelmiştim bunu biliyordum ama şimdiye kadar ortaya çıkmayan bu deli cesaret nereden çıkmıştı. Bir şeylerin doğru gelmediğinin farkındaydım ama bu kapandan kurtuluşum yokmuş gibiydi.
Yanıma koyduğum ve saatlerdir bir umut beklediğim telefon çalmıştı. Beklediğim dakikalara değmişti abim arıyordu. Ellerim titrese de telefonu düşürmeden açmayı başardım.
"Abi! Babam nasıl, iyi mi?"
"Bilmiyorum Buğlem, hiç bir açıklamada bulunmadı doktor henüz ama biliyorsun o çok... çok güçlü eminim bir kaç güne kalkacak ve senden tek bir şey istiyorum. Kendini suçlama bir şeyler oldu evet ama sen suçlu değilsin. Meleğim şimdi güzelce uyu yarın okulun var."
"Bu durumda okula gidebilir miyim sence abi?" Derin bir soluk aldığını işittim. Büyük ihtimal işi çıkmaza sürdüğüm için bana kızgındı fakat bende ona kızgındım ,beni de hastahaneye götürmesi gerekiyordu.
"Buglem, meleğim lütfen zorlama yarın eve gelince konuşalım tamam mı ? Seni seviyorum şuan kapatmam lazım. " ve sonrasında kesilen hat.
Usulca geceye doğru fısıldadım 'Bende seni seviyorum.'
❄️
Berbat geçen bir gecenin ardından neşeli bir arkadaş tavsiye etmezdim. Ağrıyan bir başı daha da katlıyordu. Kabuslarla dolu bir gece geçirmiş bütün geceyi tekrar tekrar zihnimde oynatmıştım. Lina yanımda sürekli bir şeyler anlatıyor ve gülüyordu. Onun şevkini kırmak istemediğim için arada başımı sallıyor ve dinliyor gibi gözüküyordum. Zihnimdeki düşüncelerin elverdiğince bunu deniyordum.
Sınıfımın kapısına gelinceye kadar bu böyle devam etmişti. Sonra yollarımız ayrılmış o sınıfına yol almıştı. Kapıdan içeri girdiğimde çok sevgili sıra arkadaşımın oturduğunu gördüm. Ne kadar korkmuyorum diye geçirsem de dünden beri içimde ondan ürken bir kısım vardı.
Sakin adımlarla gidip yanına oturdum. Yanıma oturmamla burnuma gelen koku başımdaki ağrının azalmasına sebep oldu. Bunun etkisiyle gözlerim istemsizce kapandı. Kollarımı birleştirip sıraya koydum, şuan bu rahatsız sıranın üstünde uyuyabilirdim fakat omzumun hızla sarsılması ile başımı serseri sıra arkadaşıma çevirdim. Sinirlendiğimi hissettim. Bu baş ağrısının üstüne damarlarımda ki kanın hızlı uğultusunu duyumsadım.
" Ne var? " kaşları umarsızca havalandı. Sanki bu çıkışı benden beklemiyormuş gibiydi.
"Dışardan pek de kibar bir şeye benziyordun halbuki." Küstah küstah sırıtması daha fazla sinirlenmeme yol açtı. Uykusuz ve açtım, Bu bünye ile onun tavırlarını kaldıramazdım.
"Değilmişim demek ki , beni rahatsız etme. " kollarımı tekrar sıraya dayayıp kafamı gömdüm ta ki tekrar sarsılıncaya kadar. Öfkeden büyük ihtimal koyulaşmış kahverengi gözlerimi ona diktim. Parmakları tavrımı önemsemeden bir tutam saçımı alıp oynamaya başladı.
"Biliyor musun, biz burada yardımsever kişileri sevmeyiz hele ki yanlış kişilere yardım edenleri. "
"Kimin yanlış kimin doğru olduğuna sen mi karar veriyorsun, söylesene sen ne kadar doğrusun?" Aralanan dudakları tekrar geriye kapandı. Buna ben sebep olmamıştım, içeriye giren keltoş bir hoca vesile olmuştu.
Sıkıcı geçen bir dersin sonunda sınıftan ilk çıkan kişi ben olmuştum. Hızla okulun arkasına doğru ilerledim. Tenha bir yer bulup sigarayla kendimi rahatlatmak istiyordum. Bugün okul yerine hastanede olmalıydım ama Buğra ikna etmek konusunda baya iyiydi.
Henüz yeni yaktığım sigaranın elimden çekilmesiyle bir hayli afalladım. Sıra arkadaşım. Hala bu çocuğa sıra arkadaşım diyordum, bir ara ismini öğrenmem gerekiyordu.
"Sen çok fazla oldun ama."
"Çok fazla cimrisin bir sigaranın lafı yapılır mı?" Bunu dedikten sonra cebinden bir paket çıkartıp bana uzattı. Her ne kadar gıcık olsam da uzatılan sigaraya asla hayır diyemezdim.
"Sence de ismini söylemen gerekmiyor mu?"
"Umar." Pekala. Kendine uyan bir isimdi dışarıdan bakınca tam olarak kelime anlamı diyebilirdim.
***
Ağacın arkasına bir gölge misali saklanan kötülük iki genci izliyordu. Son yakındı bunu hissedebilmek zor değildi üstelik bunu küçük bir beden genç ve taze bir ruh sağlayacaktı.Bu hikayede en masum zarar görecek dengeleri sarsacaktı bunun farkında olmak gölgenin ağzını sulandırdı. Yıllardır süren bu zorlu görevin sonuna gelmişti çünkü artık melek buradaydı.
Oy vermeden gitmeyelim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Kasabası
Viễn tưởngBen sevdikleri için canını hiçe sayan ama ne pahasına olursa olsun onlardan vazgeçendim. Ben ihaneti hisseden, hissettirendim. Ben cenneti müjdeleyen ölüm meleği. Ben ona koşulsuzca aşık olan kız. "Cenneti müjdeleyen ölüm meleğinin ölüme giden hikay...