18.Bölüm:Anı

344 40 0
                                    

Bir insana anılarımızı aktarmak hem de hiç bir tıbbi malzeme olmadan imkansızdı ama şuan bulduğum konum bunun olabileceğinin göstergesiydi.

Umar'ın gözleri açıktı, tek bir kirpiğini bile kıpırdatmadığı gibi buzdan bir heykel gibiydi. Dışarıdan bakınca bal mumundan yapılmış bir heykele benziyordu, nefes alabildiğini düşünmüyordum. Titremeye başladığında korkuyla yutkundum ama boğazımda takılı kalan yumru buna izin vermemişti. Umar'ı daha fazla böyle görmemek için taştan elini ayırdım. Bedeni ayakta biraz daha titredi onu tutuşuma rağmen yere devrildi.

"Umar!" hızla sarsmam işe yaramıyordu. Sonuçta o doğaüstü bir varlıktı bir şey olmazdı değil mi?

Lina Çağan
 
Yaklaşık olarak beş dakikadır Buğlem'in evinin önündeydim, onlarca defa çalmama rağmen kapıyı açan olmamıştı oysa ki içeride ışıklar yanıyordu. Geriye doğru ilerleyip yukarıya doğru baktım evde yaşam belirtisi yoktu. Ormana doğru kayan gözlerim Buğlem'in oraya tek başına gitme ihtimalini ölçüyordu. Öğrendiği şeylerden sonra oraya gitmezdi değil mi? Ne yazık ki buna gitmez diyemiyordum. Buğlem'di bu ne yapabileceğini tahmin edemiyorum.

"Lina?" Sesin geldiği yöne doğru döndüğümde karşımda Kamer'i beklemiyordum.

"Ne işin var burada?"

"Umar'a ulaşamıyorum, onun burada olacağını düşünmüştüm. " bıkkınca sesli bir nefes verdim.

"Buğlem de yok, bu ikisi bir şeyler karıştırıyor." aklıma gelen fikirle gülümsedim. "Hadi şu kuçu kuçu hislerini çalıştır ve bul şunları."

Eğik başını kaldırdığında gözleri parlamaya başlamıştı. İşte onları bulmamız için bir yol bulmuştum bile çok mu zekiydim be. Kamer bana hırladıktan sonra önden yürümeye başladı biliyordum ki benden hoşlanmıyordu. Zaten bir tilki ile kurtun birbirinden haz etmesi garip kaçardı.

Kamer'in arkasından ilerlerken temkinliydim. Buralarda hava karardığında hiç istenmeyen şeyler olabiliyordu. Mesela bir insan parçalanıyor biz ise bunun bir yırtıcı tarafından yapıldığını düşünüyorduk ama olaylar bambaşka ve iç karartıcı boyuttaydi.

Kamer'in duraklaması ile bende durdum. Kendisi ekseninde dönerek çevreyi kontrol etti. Bir şey hissetmişti şuan benim korktuğumu hissetmiş olduğu gibi.

"Korkma bir şey yok Umar'ın kokusunu algılıyorum ama çok fazla etrafa dağılmış bu yüzden odaklanmaya çalışıyorum ama senin şu kokun burnuma yerleşmiş gibi ve şimdi daha da arttı. Nasıl bir doğaüstü varlıksın sen. Korkak!"

Dengesiz, Ne yapmıştım ki şimdi ben benim onun gibi dişlerim ve kaslarım yoktu. Kendimi savunurdum ama o da bir yere kadardı.

"Buldum beni takip et. "

Hızlı hızlı yürürken ayaklarıma takılan taşları es geçiyordum. Biraz daha ilerlediğimizde Buğlem'in kucağına doğru uzanmış Umar'ı gördük. Umar cansız denilebilecek bir şekilde yer de uzanırken Buğlem tepkisiz bir şekilde eli Umar'ın kalbinin üzerinde oturuyordu. Koşarak yanlarına yaklaştım.

"Ne oldu Buğlem bu hal ne?"

"Yaşadığım bir anıyı Umar'a aktardım ve bunu vücudu kaldıramadı, bayadır bu şekilde. "

"Tamam şimdi onu taşıyalım sizin eve gideriz. "Buğlem yerden doğrulup ayaklandı. Ona destek oldum. Kamer de Umar'ı sırtına atmıştı.

❄️

"Uyanmaya başladı. " hepimiz ayaklanarak Umar'ın yanına yaklaştık.

"Her şeyi gördüm ama bu uzaktan izlemek gibi değildi,Her şeyi Buğlem'in gözlerinden gördüm. Yaşanan her şeyi onun duygularıyla hissettim sanırım bu bedenimi güçsüz düşürdü. "

"Bu her şeyi açıklıyor Onun gibi baygın kaldın. " Bu konuda Kamer'e katılıyorum. Bütün hisleri Buğlem gibi işlediği için vücudu direncini yitirmişti.

"O an için benim bedenime geçmiş olman normal bir şey mi olabilir mi yani ?" Buğlem sonunda sessizliğini bozarak bize katılmıştı.

"Sen de bende normal değiliz bu yüzden böyle şeyler olabilir." Ortam tekrar sessizliğe gömülmüştü.

"O adamı sende gördün mü şu mavi gözlü olanı ?"

"Evet ama tanıdık değildi ve o da bizim gibiydi." Bizim gibi. Sanki yeterince hareketli bir hayatımız yokmuş gibi önümüze yeni engeller yeni tümsekler çıkıyordu. Bu bizi yoruyordu. Biz lise öğrencisiydik, Bizim böyle şeyler yerine derslerimizle uğraşmamız gerekiyordu.

Kamer yerinden kalkarak bana ilerlediğinde ne yaptığını anlayamadım ama sonra beni odadan çıkardığında amacını anlamıştım. Umar ve Buğlem'i yanlız bırakmak için uğraşıyordu.

Kendime bir bardak su doldurup içtim. Yorgunluk bedenime çökmüştü ve bunu rahat bir şekilde hissediyordum.

"Hadi seni evine bırakayım. Biraz dinlenmiş olursun yarın okul var." Olumsuz anlamda başımı salladım.

"Sanırım Buğlem'in yanında olsam daha iyi olacak onu tek başıma bırakamam."

" Bu kadar kısa sürede çok iyi anlaştınız."

"Buğlem çok iyi biri bunları yaşamayı haketmiyor. " Kamer kafasını salladı.

"Sen de haketmiyorsun, kendini bu kadar geri plana atma." günün sonunda Kamer'in yüzümü güldürebileceğini düşünmemiştim.

Kapının sesi ile ikimizde salona ilerledik, Buğlem kapıya bakmak için ayaklanmıştı.

Kapıyı açtığında gelen kişi hepimizi şaşkına çevirmişti. Bunca zaman sonra neden gelmişti ki. Bu şaşkınlık Buğlem de de devam etmekteydi ki ağzından farkında olmadan kelime süzülüvermişti.

"Ağabey?"

Keyifle okuduğunuz bir bölüm olmuştur umarız. Oy vermeden ayrılmayın!

Cehennem KasabasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin