Rabb 'ol' dedi,
Oluverdi ezelden ebede
türkülere ağıt olacak kaşların.
Yaratıldın sen tüm yanmaların aşkına.
Yaratıldı,
Ruhu ateşe atmalara gebe bakışların.Huzura durdu canını aşka satmışların cem'i cümlesi.
Sadakat, gözbebeklerinden öptü.
O öptükçe
biz utandık varlığımızdan.
Azap hannastan,
merhamet senden
zuhur etti,
bilmem kaç milyon yıl evvel dünyamıza.Beş vaktin beşinde baş koyunca yoluna,
Ser verip sen vermedim kimseye.
Gözü kör etse bile kirpiğin,
sakınmış,
saklamıştım seni
her şeyden herkese.Bizim senle kenetlenişimiz
günah ile tevbeydi adeta.
İkiz gibiydi,
hayallere dokunan parmak izlerimiz.
Birimiz,
birimizden biraz önce doğmuştu sadece.
Ben bir günah sen tevbeydin binlerce.Aklıma pervasızca dağıttığın ayrılık,
Nuh'un yaşı kadar günah sığdırdı ömrüme.
Bir bir birikti, gün gün arttı ah'lar.Bir zamanlar bende hüküm süren biriydin.
Derken ağır geldi yüreğim,
ağır ağır yol aldın gözbebeklerimden.
Bilsem çok sevip,
çok kaybetmezdim seni.
Gidince
Karıştın hatıralara,
başım karıştı ağrılara.Rüzgarı göç etmiş ağacın,
en kıpırtısız yaprağıyım şimdilerde. Ne dersen halim vav gibi eğik sana.
Ne dersen kabulüm,
yüzüm yerlerde.Katmerleşmiş günahım,
secdelere aç.
Kat kat mermerin döşendiği soğuk bir mezarda
yatan bir leş gibi yalnızlığım.
Beni temize çıkarmak adına acaba kaç tevbe gerek,
kaç tevbe tuğlası dikmeli
bina dudağımda?Adın anılınca,
Kaskatı kesilmiş yüzüme
Buğday tarlalarında esen rüzgar huzuru serpişti.
Ve başağın güneşi emdikçe ağırlaşmasına benzedi,
Sensizliği emdikçe ağırlaşan yüreğim.Rabb 'yok ol' dedi,
O an yok oldu sana benzeyen
her şey.
Yok oldum,
Gidişinin hürmetine toz olup atmosfere yayıldı hücrelerim.