Gökyüzü yıldızlarla tesbih ederken yaratıcıyı,
imrendik.
Ağzı açık kaldı evrenin.
Gök gibi yüzün, içimdeki senden adım adım uzaklaşarak kat kat artırırmış acıyı.
Öğrendim.
Bazen telafisi olmuyor canını acıttığın birçok şeyin.ey özenilerek yaratılanların en temizi.
Bam telime dokunan sözlerin,
incitiyor beş vakit ürpererek ettiğim niyazı.
Bitirir sabrı,
Yüzümü görmezden gelişin.
Öldürür beni,
altında ezildiğim düşsel enkazın.Teni huzurdan ipek olanım..
yine gel, yine seveyim seni.
Kirpiğin batsın gözüme,
etsin beni dilim dilim.Bilir misin ?
hem kalbe oluk oluk acı akıtan,
Hem de o kalbi oluk oluk aşklatan,
Bir diyalektik yasasının en çarpıcı örneğiydi gözlerin.Ey aşkı akıl çatlatan sevgili.. !
İçimde basmadığı yer kalmadı, acısıyla pişmem için bıraktığın hayalin.
Ellerinde kardelen çiçeği.
Üstünde yaz akşamlarının serinliğinden kalma ayak bileklerine kadar dökülmüş eteğin.
Ve ben yanaydım sana ömrümce.
Kül edip tozumu etrafa dağıtmalıydı ateşin.Son sözlerin aklımdan çıkmadı hiç.
Bindiğin uğursuz otobüsün uzaklaşırken bıraktığı homurtu hâlâ kulağımda.
Tüm hislerin boynunu bükerek gitmemeliydin. Gittin.
Sen gidince, eceli eli kulağında bir hastanın işlediği tüm günahların pişmanlığıyla irkildim.Bilir misin ?
ben o günden sonra bana sarıldığın o eve hiç gitmedim.
Ve ben o günden sonra,
Birçok parçamı köpeklerin bile yaşamadığı sokakların en ıssız köşelerine terk ettim.Basmakalıp hayatların keşmekeşliği sardı ucuz düşlerimizi.
Beni senden uzaklaştıran ne kadar şey varsa
hepsinden uzaklaştım,
hepsini uzaklaştırdım kendimden bir bir.Sen bunu çok iyi bilirsin.
Orda bir kadının ayağına tüy batsa,
Burda bir adamın canı gırtlağa dayanırdı sevgili.. !
Ve bende bunu çok iyi bilirim.
Sen şiirden anlardın,
beni de anlamalıydın.
Neden anlamadığını,
Hiçbir zaman anlayamadım.