Şaşkınlıktan mı meraktan mı bilmem ama ağzım üç metre açık duruyordum.Bunu farkedip salyamın akmasını engelleyerek o muhteşem soruyu sordum:
"Babam mı?"
Nedense söylerken içimde en ufak bir titreme dahi yoktu.Sadece mal gibi bakıyordum.Yoksa babama olan sevgim yıllar sonra nefrete mi dönüşüyordu.Nedense bunları düşünürken gözümden bir damla yaş geldi.Batuhan gözyaşıma silmek için yeltenip elini uzattığında eline bir şaplak vurdum.Ve hiçbir şey söylemeden kalkıp gittim.Anında bir taksi çevirdim.Aynı filmlerdeki gibi olmuştu;atar yapıp kalkmıştım ve aynı anda önümde bir taksi durmuştu.Filmlerden tek farkı Batuhan'ın hala orada oturup sigara içiyor olmasıydı.Rahatlığa bak ya!!!
"Pursaklar!"
Taksiye gideceğim yeri söyledikten sonra kendime bir cimcik atma gereği duydum.Ve taksinin içinde resmen çığlık attım.Taksi şoförü aniden frene basınca kafamı önümdeki koltuğa çarptım.
"Neden çığlık attınız bir şey mi oldu?"
"Ya adam doğru düzgün sürsene!Ahhh!Kafamı çarptım ya!!"
"Sen çığlık atınca neye uğradığımi şaşırdım."
"Neyse dikkatini dağıttığım için özür dilerim.Bir daha olmaz!"
Birden elimi ağzıma kapattım.Bu ben değildim.Her dakika her saniye insanlarla kavga eden ben şimdi adamdan özür diliyordum.Tövbe tövbe...Dikiz aynasında adamın bakışlarını görünce elimi ağzımdan yavaşça çektim.Yoksa beni yurda değil,hastaneye götürecekti.
Yaklaşık 15-20 dakika sonra yurdun kapısından girerken buldum kendimi.Kapıda bekliyordu yine manyak karı...
"He geldim işte!Ne oldu merakını giderdin mi?"
"Nerdesin sen bir uğruyorsun,bir gidiyorsun.Bu yurdu oyuncak mı sandın sen?"
"O zaman bırak da eve çıkıyım."
"Okulun bitmeden olmaz!Neyse hayırdır kıyafet değiştirmeye falan mı geldin?"
"Aaa!İyi hatırlattın bak!Şu çantayı sana zahmet benim odama bırakır mısın?Ben gidiyorum da!"
"Nereye?"
"Sanane!"
"Nereye gittiğini söylemezsen gidemezsin.Burası yurt küçük hanım senin evin değil."
Birkaç dakika bekledikten sonra:
"Nereye diyorum?"
"Offf!Lanet olsun ya! Evime gidiyorum.Babamla yaşadığımız eve gidiyorum.Görüşürüz..."
Onun bur açıklama yapmasına izin bile vermeden beni bekleyen taksiye binip gittim.Taksiciyle kanka olmuştuk resmen...
"Hasta mısın sen?"
"Herkes öyle düşünüyor ama değilim.Olmayı da tercih etmiyorum.Sadece biraz asabi bir kızım!"
"Nereye gidiyorsun bakalım?"
"Eskiden babamla yaşadığımız eve!"
"Pekiii!Orası neresi?"
Küçük bir kahkaha attım.
"Yenimahalle!Şu metronun oralarda biryer!!"
"Tamam!Eskiden dedin;ayrı mı yaşıyorsun.Annele baban ayrı sanırım.Biraz önceki kadın da annen herhalde.Ama annelere düzgün davranmalısın.Onlar melektir.Seni her türlü kötülükten koruyan bir melek..."
Ağlamak istemiyordum ama gözlerimden yaş gelmesine engel olamıyordum.
"Benim babam da annem de yok!"
"Pardon kızım bilmiyordum."
"Önemli değil."
Gideceğimiz yere gelmiştik.Eve girdiğimde her şey örümcek ağı olmuştu.Dışarı çıkıp babamın öldüğü gün onu beklediğim yere gittim.Gözümden akan yaşın haddi hesabı yoktu.Oraya çöktüm.Ve çantamdan telefonumu çıkardım.Kulaklığımı da taktıktan sonra Zakkum-Gökyüzünde şarkısını açtım.Sesi son ses açtıktan sonra kendi hıçkırıklarımı duymadan ağlamaya başladım.Bazen iyi geliyordu.Etrafındaki hiçbir şeyi duymuyordum...
Gözlerimi kapattım ve sadece babamı düşündüm...O sırada sağ kulağmdaki kulaklığın çıktığıni hissettim.Gözlerimi açtığımda Duru karşımda duruyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KISACASI HAYAT...
ChickLitBazan hayatın benimle oyun oynadığını düşünür;umutlarıma sarılırdım.İşte o an bana gülümseyen bir hayatımın olduğunu anlamam kaçınılmaz bir sondu.Ben buyum.Umutlarımla gökyüzüne kadar uzanmış bir genç kız... Hayatın uzun bir yol olduğu söylenirdi he...