Sencer Han apar topar dışarı koştu. Doğu yakasındaki surları gören balkona çıktığında sayısız Doğulu ve önlerindeki 5 atlıyı gördü. ''Sizi bekliyorlar efendim.'' dedi Emre. ''Sultan Baykara.'' diye tamamladı. Sencer Han birkaç dakikada giydirildi. Atı hazırlandı ve yanında Emre, arkasında 100 atlıyla Sultan Baykara'yla konuşmak için surun dışına çıktı. Sencer Han aceleyle geldiğinden mi bilinmez ama Doğuluların Sultanına yaklaştıkça daha da heyecanlanıyordu. 2 lider karşı karşıya geldiğinde surun üstündeki okçular da kapının önündeki atlılarda her ihtimale karşı hazırdı. Gelenek kavramını iyi bilen Sencer başladı.
-Selamın Aleyküm Sultanım. Hoş geldiniz.
-Aleyküm Selam Hünkarım. Hoş bulduk.
-Şehrimizi gezmek gibi bir niyetiniz varsa maalesef bu kadar fazla misafiri kabul edemeyiz.
-Ben şehrinizi gezmeye değil. Kalelerinize çöl aslanlı sarı sancaklarımı asmaya geldim
-Bir sancağınız var demek. Doğulu yağmacı ve çapulculardan oluşan bir ordu ve başlarında çiçeği burnunda sultanları. Biraz tarih eğitimiyle sizden kat kat iyilerini dize getirdiğimizi görebilirsiniz. Türk'e saldırmak kurt sürüsüne taşla yürümek derdi büyüklerimiz. Anlamını ilerde öğreneceksiniz.
-O yağmacı dediğin insanların aşiretlerini bir araya getirmek 15 yılımı aldı Sencer. Ama emin ol buna değdi. Emrimde o kadar çok asker var ki bu savaşta ölecekler gücümü bir nebze bile eksiltmez. Şehirdeki asker sayısından yaşayan tavuklara kadar her şeyi biliyorum. Lepka'yı bize teslim edersen içindeki insanların zarar görmeyeceğine söz veriyorum.
-Lepkadaki tavuk sana bir şey kazandırmaz genç adam. Ayrıca bu eşsiz şehri karşılıksız alacağına inanıyorsan bu kadar yolu boşuna gelmişsin
-Çok kan dökülür Sencer. Güzel şehrinin güzel insanlarını ölürken görmek seni üzebilir.
-Kan dökülmesini umursamayan sendin. Sizi son kez topraklarımdan gitmeniz için uyarıyorum. Aksi takdirde gördüğüm her sarı zırhlıyı vururum.
Küstahça tebessüm etti Baykara. Gri ve bakımlı atını ordusuna doğru çevirip son hızla sürdü. Ata takılmış altınlar eşsiz güzellikte ama ufak tonda bir ses çıkartıyordu. Sencer Han söz düellosunu kazandığını düşünerek görkemli ama hızlı bir şekilde surlara girdi. Surun güvenli kısmına geçtiklerinde Emre Bey soru sormaktan kaçınmadı.
-Ne konuştunuz hünkarım ?
-Savaş istiyor. İstediğini alacak. Askerler hazır olsun çok geçmeden saldıracaktır.
-Emredersiniz.
-Sadece Lepka değil tüm hanlık sana bağlı Emre. Bu insanlar önce Allah'a sonra sana emanet.
-Şüpheniz olmasın.
Emre Sencer Han'ın güvenli bir şekilde kaleye döndüğünden emin olduktan sonra işe koyuldu. Savaşı yöneteceği kuleye gelirken askerlerden kimi sokaklara çıkmaması için halkı uyarıyor, kimi birliğine katılmak için hazırlanıyor, kimileri sura inip çıkıyordu. Kuleye geldiklerinde komutanlar bildikleri planı tekrar doğrulamak istedi.
-Hazırlandığımız gibi değil mi Emre ?
-Tabi ki. Savunma avantajımız varken meydan savaşına giremeyiz. Öncü birlikleri bile çok kalabalık.
-Filleri ve kuşatma kulelerini ne yapacağız ?
-Onlara da bir çare düşündüm.
Çok geçmeden Doğulular harekete geçti. Sura yaklaştıkça anlaşıldı ki bu askerler sanılanın aksine ne yağmacı ne de çapulcuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sancak Han ve Noyanları
Historical FictionSHvN... Salt tarihi kurgu veya olayın değil, aşkın, kardeşliğin, nefretin, ihanetin, edilen yeminlerin, tanımadığı insanlarla tanıdığı düşmanlarına karşı bir olmanın öyküsü.. Okuduktan sonra her yerde Tuğrul kardeşleri, Sancak'ı, Bars'ı, Altınay'ı...