Sancak henüz 10 yaşını bitirmeden biniciliği öğrenmiş,ok tutar kılıç kuşanır hale gelmişti.Sancakla beraber Uhhun köyü de büyüyor,nüfusu artıyor askeri çoğalıyordu.O dönemde bölgeye hakim olan Kergit Hanlığı çökmek üzereydi.Batıdan Swadya doğudanDoğulular tarafından sürekli sömürülen ve yağmalanan hanlık buna hiç cevap veremiyor,köyler ve şehirler hanlığından yarı bağımsız olarak kendilerini savunuyor ve savaşıyorlardı.Türkün gücünü herkes biliyordu ama Türkler çok dağılmıştı.Şüphesiz bir kurtarıcıya ihtiyaç vardı.Ülkeyi toparlayacak bir kurtarıcıya.
Uhhun'da ise toplantı vardı.Gözcüler 2 gün uzaklıkta bir Swadya kampı farketmiş telaşla komutanları uyarmıştı.Kotantuğrul merkez çadırda bütün ileri gelenleri toplamış,yorumları alıyor ve öneri sunuyordu.
-Bir çare bulmalıyız efendiler
-Toparlanıp terkedelim burayı.
-Terketmek mi ? İki Swadya çapulcusu yüzünden toprağımdan gitmem ben Alkağan Bey !
-Onlardan tez vakit biz saldıralım öyleyse.Hem belki korkup kaçarlar.
-Koca bir ordu bir kaç çiftçiden mi kaçacak Dede Cengiz ?
Kotantuğrul dayanamadı ve yumruğunu sıkarak çadırın ortasındaki tahta masaya vurdu.
-Yeter ! Ne boş kelam edersiniz efendiler ? Herşeyin bir hal çaresi vardır.Olmalı.(en tecrübeli komutana dönerek)
-Ne kadar askerimiz var ?
-Gözcülerin tahminine göre onların çeyreği kadar beyim.
-Düşman hakkında ne biliyoruz ?
-Sıkı ve sağlam askerlerden oluşan bir birlik.Onları yenmek mucize olacak.
Yaşlılardan biri atıldı :
-Düşüncen nedir Kotantuğrul ?
-Onlara istediklerini vericeğiz.
Çadır bir anda sessizliğe büründü.Bir süre sonra uğultular başladı çok geçmeden bu fikre karşı çıkıldı.
-Neler dersiniz Bey ?
-Yapma Kotan,teslim mi olucaz ?
-Türkler'in kitabında boyun eğmek var mı bre Kotantuğrul ?
Kotantuğrul kaşlarını çattı,kömür karası saçlarını iki eliyle arkadan birleştirdi,kısık gözlerini açtı ve derin bir nefes alarak başladı :
-Onlar buraya bizi yoketmek için değil,erzak ve para için geldiler.Bu sene çok kuraktı.Herhalde ülkelerindeki tarlaları zarar gördü.Onlarla anlaşıp onlara istediklerini vererek geri yollayabiliriz.
-Ama Beyim...
-Aması yok Aktaş dede.Erzak ve para için gençlerimizi telef edemeyiz.
Hiçbiri bunu istemesede bu fikrin en iyisi olduğunu biliyorlardı.Çadırdaki sessizlik kabul edildiğine işaretti.
Sancak ise Bars ve Altınayla beraber köyün dışındaki ormana gitmişti.Sohbet ediyor,şakalaşıyor ve aynı zamanda geziyorlardı ki karşılarına hiç görmedikleri büyüklükte bir yaban domuzu çıktı.Hepsi kaskatı kesilmiş beti benzi atmıştı.Domuz mora yakın kahverengiydi.Uzun ve keskin iki dişi,değişik bir korku veren sesi ve dik bakışları ondan korkmaya yetiyordu.Altınay o altın sarısı saçlarını bi eliyle toplayıp sağ omzunda birleştirdi ve bağırarak köye doğru kaçmaya başladı.
-Kaçın !
Bars ve Sancak'ta Altınay'ın arkasından koşup çare arıyorlardı.
-Ne yapacağız Sancak ?
-Gözcüler bizi farkedene kadar koşun yeter.
-Ya bizi yakalarsa ?
-Koş dedim Bars.Sadece koş.
Bir süre sonra Bars taşa takıldı ve yere düştü.Domuz da Bars düşünce aniden durdu.Hem Bars'ı süzüyor hem de dehşet verici bir şekilde ona yaklaşıyordu.Sancak babası Kotantuğrul'un hediyesi bıçağını çıkardı.Her iki tarafta birbirinin hamlesini bekleyen iki silahşör gibiydiler.Domuz aniden Bars'a doğru koşmaya başladı.Tam Bars'ı geriye tepecekti ki Sancak canı pahasına domuza atıldı ve bıçağı domuza saplamaya çalıştı.Herkes ne olduğunu anlamaya çalışırken iri domuzdan çıkan kanlar herşeyi açıklıyordu.
-Sancak.Kurtardın beni kardeşim.Var ol !
-Abartma Bars sen olsan aynı şeyi yapardın eminim.
Evet Sancak başarmış.arkadaşını kurtarmıştı.Bars'ı kaldırdıktan sonra domuzun boynundan bıçağını çıkardı,temizledi ve kamasına koydu.Altınay'ın bağırışları ve domuzun inlemeleri gözcüleri oraya toplamaya yetti.Sancak bir kez daha köye adını duyurmuş,insanların takdirini ve sevgisini kazanmıştı.O olaydan sonra Bars ile Sancak'ın dostluğu çok daha sıkılaşacak,birbirini yaşamları boyunca öz kardeş gibi seveceklerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sancak Han ve Noyanları
Historical FictionSHvN... Salt tarihi kurgu veya olayın değil, aşkın, kardeşliğin, nefretin, ihanetin, edilen yeminlerin, tanımadığı insanlarla tanıdığı düşmanlarına karşı bir olmanın öyküsü.. Okuduktan sonra her yerde Tuğrul kardeşleri, Sancak'ı, Bars'ı, Altınay'ı...